3. Bölüm: Aşama 1

117 33 16
                                    

Gözümü alan ışıktan sakınmak için ellerimi gözüme siper ettim. Kaynağı belli olmayan bu ışık, gözlerimi delmek istercesine işkence ediyordu bana. Bulunduğum yer çok sıcaktı, her tarafımdan ter boşanıyordu. Çaresizce etrafıma bakınmaya çalıştım ama ışık sinirlenmişçesine kuvvetini arttırdı ve gözlerimi sımsıkı yummama sebep oldu. Boğuluyormuş gibi hissediyordum. Görünmez eller boğazımı kavrıyor her geçen saniye daha çok sıkıyordu. Oturduğum yerde dizlerimi kendime çekmek istedim ama hareket ettirmeyi bırak onları hissetmiyordum bile.

Görünmez kuvvet gözlerime yapıştırdığım ellerimi zorla ayırınca acı dayanılmaza ulaştı. Ellerimi çektiğim an sonuna kadar açılan göz kapaklarım, kapanmamakta ısrar ediyor, beynimin emrine itaat etmiyordu. Kuvvetli ışık gözlerimi kör ederken geriye doğru düştüğümü hissettim. Yerde uzanmış vaziyette yatarken beyazdan başka bir şey görmüyordum. Kontrolsüzce yerden yükselirken ağzımın açıldığını hissettim. Yerden havalandığımda kollarım, başım ve ayaklarım boşlukta sallanıyor gibiydi. Sanki bir şey belimden tutup beni kolayca havaya kaldırmıştı.

Geriye düşmüş başımdaki açık ağzımdan, hava çıkıyormuş gibi olunca boğazım kurudu ve dudaklarım yanmaya başladı. Kuvvetli bir kasırganın içinde kalmış, kurtulamıyor gibiydim. Sıcak rüzgar tüm bedenimi sarıyor ve beni her tarafımdan sıkıştırıyordu. Saçlarım yüzüme geliyor, yüzümden uzaklaşıyor, savruluyor sonra tekrar tekrar aynı şey oluyordu.

İçimden ruhum çekiliyor gibi hissederken bu işkencenin bitmesi için her şeyi yapabilirdim. Nerede olduğumu bilmiyordum, buraya nasıl geldiğimi, bana tüm bunları kimin yaptığını, o saçma ışığın ne olduğunu, hiçbir şey bilmiyordum. Işık sıcaklığını artırırken artık ölmekten başka bir şey düşünmez olmuştum. Vücudumdaki her nokta yanıyor, kavruluyor, bundan da nasibini en çok açıkta kalan kollarım, boynum ve yüzüm alıyordu. Ölmek istiyordum, ölüp bu acıdan kurtulmak, bu saçmalıktan kurtulmak.

Neden hala ölmediğimi ya da acıdan bayılmadığımı düşünürken üstümdeki görünmez güç birden yok oldu ve ben yavaş yavaş düşmeye başladım. Vücudumda hiçbir rahatlama olmazken sadece ağzımın kapandığını hissettim. Cehennem sıcağından ve acıdan bir şey eksilmezken, burada bulunduğum sürece en nazik hareket sayılabilecek bir yavaşlıkla vücudum yerle temas etti. Şimdi ne olacak diye düşünürken talihsiz yanım beni yanıltmadı ve hepsinden daha kötü bir acıya maruz kaldım. Kafama birden bıçak gibi saplanan ağrıyla artık sonumun geldiğini düşündüm. Vücudumu hareket ettirebilseydim şimdi acıdan kıvranır, işe yarayamayacağını bilsem de saçlarımı çekiştirir, kafamı bir yerlere vurarak bunun sonunu getirmeye çalışırdım.

Acı beynimi sıkıştırır gibi hissederken nefes almak tekrardan zorlaştı ve vücudumun beynimin komutlarını dinlemediğini kabul ederek sessiz uğraşlarıma son verdim. Nefesim kesilmeden önce kulaklarımda yankılanarak duyduğum 'Aşama 1' sözcüğü hiçbir şey ifade etmezken, mutluluğum, her şey biteceği içindi.

*

Gözlerimi açıp, çığlık atarak yatakta doğrulunca hayatım boyunca böyle gerçekçi bir rüya görmediğimi düşündüm. Nefes nefese kalmıştım ve deli gibi titriyordum. Saçlarımın bir kısmı yüzüme yapışmış, yatağın yattığım kısmında ve yastığımda terden gözle görülebilir bir ıslaklık meydana gelmişti. Dizlerimi kendime çekip başımı dayadım ve biraz sakinleşmeye çalıştım. Vücudum hala yanıyor gibiydi, çok sıcaktı.

Ağzımdan büyük nefesler alıp verirken kurumuş dudaklarımı yaladım ve  bacaklarımla bakışmama son verip kafamı kaldırdım. Titremem durmuş, kalp atışlarım yavaşlamıştı. Çift kişilik yatağımın tam karşısında bulunan gardırobumun aynasından yansımamı görüp halimin berbat olduğunu fark ettim. Tam telefonumu bulup saate bakmak için harekete geçmişken içeriden Karen'ın bana seslendiğini duydum. Ses yaklaşırken kapımın önüne gelip bir daha seslendi. "Marie, iyi misin?" cevap vermek için boğazımı temizledim "Be..."  tam konuşmaya başladığımda, sol elimi yüzümdeki saçlarımı çekmek için kullanacakken gördüğüm şey, cümlemin havada kalmasına sebep olmuştu.

NesilWhere stories live. Discover now