Ahmed Arif'ten Leyla'ya Mektuplar

578 20 12
                                    

Ahmed Arif ve Leyla Erbil'in hangi tarihte tanıştıkları ve tam anlamıyla neler paylaştıkları bilgisi yoktur, tek bildiğimiz şey tanıştığında ikisi de yalnızdır, yaşları gençtir ve mektuplaşmaları başlar.

Bir süre sonra Leyla Erbil, eşi Mehmet Bey ile tanışır ve Ahmed Arif'i kibar bir şekilde reddeder. Bunun karşılığında Ahmed Arif ise düğün hediyesi olarak "Suskun" şiirini yazıp Leyla'ya şu cümleleri sarf eder. "Sen ister dostum ol, ister sevgilim, yeter ki hayatımda ol."

Aradan yıllar geçer, Ahmed Arif asla pes etmez ama Leyla'dan karşılık bulamaz. En sonunda 1967 yılında eşi Aynur Hanımla evlendiğinde bir oğlu olur fakat ölene kadar aşkını dile getirmekten asla vazgeçmez.

1954-1959 yılları arasında yazdığı mektuplarını 1977'de gönderdiği son mektupla sonlandırır bir daha ise mektup yazmaz.

Tarihsiz

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Tarihsiz

"Leylâ önce sana böyle bir kağıda yazdığım için özür dilerim. Bu akşam birçok defa başlayıp sonunu getiremediğim bir hikayeyi tamamlamaya çalıştım. Fakat nafile, insan aklını bir şeye verdi mi kurtulamıyor ondan. Daima düşünmekle ve daima da aynı şeyi düşünmekle insan aşkın bir fikri-işgal olduğunu kabul ediyor.

Sonra ben Leylâ mütemadiyen şiddetli bir arzu ile bir tatmin edilememezlik içinde bir şeyler istiyorum. Bunun gibi, yani bu tatminsizlik gibi bir de ifade edemeyiş var ki bu insanı bitiriyor, harap ediyor. Çok defa yazdıklarımı yırtıyorum, çok defa bu, bedbinlikten ve ümitsizlikten oluyor. Fakat yine de işte yaşıyoruz ve acı içinde bile olsa bu bize bir haz veriyor ve yaşamayı istiyoruz. Ne kadar ölümü fevkalade bir facia gibi veya ne bileyim bir felaket gibi kabul etmesek de ölmek veya sevdiklerimizden ayrı olmak istemiyoruz. Çok zaman olmuştur Leylâ, şu memleketten gitmeyi düşünmüşümdür. Amma daima bunu yapamamışımdır. İlk seferler daima bir imkânsızlık vardı, bunlar mani idi...

Son zamanlar imkanlar olmuştur amma kendim bu maceraya atılamamışımdır. Belki eminim ki ayrılık veya uzak oluş mühim değil de asıl onu düşünmek ve bir daha hiç dönülmeyeceği ve geride kalanları insanın bir daha göremeyeceğini düşünmesi çok feci bir şey. Bazen o ânı yaşıyorum Leylâ'm o zaman tüylerim diken diken oluyor. Bazen şöyle düşünüyorum da buna cesaret edemiyorum. Bir o dönmemek ve dostları Leylâ'm ve asıl seni bir daha görmemek... Ve asıl seni görmemeyi düşünmek insanı deli ediyor. Seni belki bir ay görmesem ne bileyim seni 3 ay, bir sene görmesem bu insana koymaz da bu bir yasak olursa ve hiç dönmemek karışınca işe, çok acı oluyor Leylâ. Amma diyeceksin ki, biz birbirimize o kadar alışmamıştık ki. Öyle değil halbuki Leylâ, alışmamıştık amma, alışabilirdik ve alışacaktık...

5 Mayıs 1954

''Ama senin mecburun olmak, beni hiç mi hiç küçültmüyor. Aksine yüceltiyorsun, İNSAN ediyorsun, yaşatıyorsun."

Aynı mektuptan

''Gözlerinden öperim. O güzel burnuna yıldızlarca öpücük..."

''Kendine iyi bak,bir daha hiçbir ana doğurmaz seni. Bir daha hiçbir cihan bulamaz seni. Tekrar öperim."

Aşk MektuplarıWhere stories live. Discover now