~5~

3.5K 199 71
                                    

Yavaş yavaş kâğıdı açmaya başladım. Bulut'ta benim gibi şaşkınca kağıt parçasına bakıyordu.

Aslında aklımdan öyle ilginç bir şey çıkacak gibi geçmiyor, en fazla numara falandır ama benim ki de merak işte.

Ben bunları düşünürken kâğıdı hâlâ  açmadığımı fark edip son katıda açıp gözlerimi kelimelerde gezdirdim. Birinin beni dürtmesiyle kağıdı okuyamadan kafamı o yöne çevirdim.

"Ayda benimle gelmen gerekiyor hemen." Dedi Ilgın.

"İzin ver de şu kâğıda bir göz at-" Derken sözümü kesti.

"Bırak şu saçma kâğıdı, sana göstermem gereken bir şey var!" Kolumdan tutup beni çekiştirmeye başlamadan önce kâğıdı hemen aldığım yere koyum.

Arkamı döndüğümde Bulut'un çoktan gitmiş olduğunu fark ettim. Ve Ilgın'ın beni sürüklediği yere doğru yürümeye başladım. Allah'ım şu boktan şeyi bir an önce göstermeliydi çünkü kâğıtta neler yazdığını çok merak ediyorum çünkü düşündüğüm gibi numara falan değildi. Ah, neden cebime atmadım ki sanki? Ben bunları düşünürken odamıza vardığımızı fark ettim.

"Bunu görmen lazım." Odanın kapısını kapattı, ve yerdeki parkelerle uğraşmaya başladı. Allah aşkına ne yapıyordu bu? Biden parkeyi içe doğru itti ve bir anda gardrobumuzun arkasında bir hareketlenme oldu.

"5 dakika bekle hemen geleceğim."

"Nereye gidiyorsun.?"

"Geliyorum bekle." Dedi ve benim bir şeyler dememe izin vermeden gitti.

Benimde aklım hep o kâğıt parçasındaydı. Ama gardrobun arkasındaki şeyi merak etmiyorum da değil. Tabi ki merakıma yenik düşüp gardrobun yanına gittim, itmeye çalıştım ama sadece bir milim oynadı. Ben de pes edip yatağıma oturup beklemeye başladım, 1-2 dakika sonra Ilgın ve Nida nihayet gelebilmişti.

"Neden beni getirdin buraya?" Dedi Nida.

"Bir şey buldum."

"Ne buldun?"

"Şunu itelim görürsün." Dedi Ilgın gardrobu göstererek.

"Hadi itelim." Dedim.

Ve yavaşça ses çıkartmamaya dikkat ederek ittik. Gördüğümüz şey büyük demir bir kapıdan başka bir şey değildi.

Daha önce fark etmemem çok saçma diye geçirdim içimden.

"Ilgın bu ne?" Dedi Nida.

"Bilmiyorum ayağım parkeye takıldı, düştüm ve sonra bunu gördüm. Daha doğrusu gardrobu itemediğim için göremedim, ama şimdi görmüş oldum."

"İyi, peki açıyorum o zaman." Dedi Nida ve kapıyı yavaşça açtı. 

İçeriye girdiğimizde burnuma çok kötü ve tiksindirici bir koku geldi, yanık saç kokusuna benziyordu, istemsizce elimi burnuma götürdüm. Oldukça karanlık, gizli oda gibi bir yerdi. İçeriye uzun zamandır kimse girmiyor olmalı, her yerde örümcek ağları vardı. Yanmış saçlar ve birde kan...

"Buradan hemen çıkabilir miyiz?"

Onlarda dünden razı gibi hemen o iğrenç yerden çıktılar.

"Bu oda da neyin nesiydi?" Dedim.

"İnan bilmiyorum." Dedi Ilgın.

Biz bu oda hakkında biraz daha konuştuktan sonra o kâğıt parçasını almak için, arka bahçeye doğru yürüdüm. Çardağa oturdum ve kağıt bıraktığım yerdeydi. Elime aldım, kâğıdı açtım ve içindekini okudum.

'Beni neden terk ettin? Ben sana ne yaptım, Onca emek bir hiç uğruna mı bitecek? Sen bana inanmasan da ben seni hâlâ seviyorum Bu-'

Bu notta neyin nesi? Kâğıt parçasında isim yazan yer karalanmıştı ve kâğıdın üst bölümleri de yırtıktı. Of şimdi nereden bulacağım üst parçasını, ve kâğıdı kimin karaladığını. En önemlisi bu notu kimin yazdığı ve kime yazdığı bu okulda 'Bu' ile başlayan bir sürü isim var. Mesela Burak, Buğra, Burhan gibi gibi işte.

Allah'ım nereden bulacağım ben bunu? Ve tabi şu gizli oda da var. Allah kahretsin bu işler bu kadar zor olmak zorunda mı? Zil çaldı, ben de kâğıdı cebime attım ve sınıfa girip hiçbir şey olmamış gibi Ilgın'ın yanına oturdum.

Gerçekten bu okulda çok tuhaf şeyler oluyor. Beni bu okulda bekleyen daha neler var acaba? Birkaç dedikodu duymuştum, daha önce okulda intihar olaylarına benzer birkaç olay daha yaşanmıştı. İnsanlar intihara kalkışacak kadar ne yaşamış olabilir ki? Bu soruların cevabını yakın zamanda öğrenecektim. Ben bunları düşünürken teneffüs zili çaldığında dışarı çıkacaktım ki Bulut yanıma geldi.

"Kâğıdı okudun mu?"

"Okudum." Dedim ve cebimdeki kâğıdı çıkarıp okuması için ona verdim ve kağıdı açıp okudu.

"Ne kâğıdı?" Dedi Ilgın.

"Çardağın arasında bir kâğıt buldum."

"İlginç." Dedi Bulut.

"İlginç olan neymiş?" Dedi Nida ve yanımıza geldi. Ardından Berk ve Mert'te geldi. Harika! Bulut'ta kâğıdı Nida'ya uzattı. Hepsi okuduktan sonra, yüzlerinde hiç bir şeyi anlamamış bir ifade vardı.

"Bu da ne?" Dedi Berk ve onlara olan biten her şeyi anlattık. 'oha' 'gerçekten değişikmiş' gibi şeyler mırıldandılar. Gerçekten tuhaftı.

"Kâğıt çok eskiye benzemiyor. En fazla 2-3 haftadır orada olmalı." Dedi Mert.

"Aynen çok eski durmuyor." Dedim.

Tekrardan zil çaldı ve hemen kağıdı Berk'ten aldım.

"Her neyse bunu daha sonra sakin bir kafayla konuşsak daha iyi olur." Dedi Ilgın.

Herkes Ilgın'ı onayladı ve yerlerine geçti. Dersler bittikten sonra ben Ilgın ve Nida odamıza gittik. Ben direkt kendimi yatağa attığımda Ilgın'ın sesini işittim:

"Sizce onlara söylemeli miyiz şu bulduğumuz odayı?"

Gizemli OkulWhere stories live. Discover now