~6~

3.2K 186 51
                                    

"Bilmem, olabilir." Dedi Nida sorarcasına bana bakarak.

"Hayır, saçmalıyorsunuz şuan." Dedim sitem ederek.

"Neden ya Berk iyi bir çocuğa benziyordu?" Dedi Nida.

"Nidaaa!" Dedim uyarırcasına.

"Aman ya, ne bok yiyorsanız yiyin ben uyuyorum." Dedi Ilgın. Bizde başımızla onayladık ve odadan çıktık.

O odayı onlara gösterme gibi bir niyetim yoktu tabi ki! Acaba göstersemiydim? Yok lan saçmalama.

Sonunda içimdeki kavgaya son verdiğimde kantine inmiştim bile. Hemen bir çikolata aldım ve kütüphaneye doğru yola koyuldum. Bu okulun geçmişiyle ilgili bir şeyler öğrenmem lazımdı. Çikolatam bittiğinde çöpe attım ve kütüphanenin kapısını açıp içeri girdim.

Yaklaşık yarım saattir okulun geçmişiyle ilgili kitap arıyordum ama Allah kahretsin ki bulamamıştım. Artık pes etmiş bir vaziyetteydim ki kütüphaneden çıkarken görevli kadına da sormak istedim. Hem sormaktan bir şey kaybetmezdim öyle değil mi?

"Bakar mısınız?" Dedim görevli kadına bakarak.

"Buyurun." Dedi kadın soğuk bir ses tonuyla.

"Ne zamandır burada çalışıyorsunuz?"

"Okul açıldıktan 2,5 yıl sonra burada işe başladım." Dedi kadın yine aynı soğuklukla.
"Hem neden soruyorsun bunu?" Diye devam etti. İsmini sorsamıydım acaba? Aman bana ne ya kadının isminden!

"Bu okulun geçmişiyle ilgili bir şeyler öğrenmem lazım."

"Mesela?"

"Mesela neden bu okulu çok terk eden var? Mesela neden bu okulda anlayamadığım sesler duyuyorum? Mesela neden okulun ilk gününü bir kız intihar etmişti? Mesela neden bu okul yatılı oldu? Daha da saymamı ister misin?" Hepsini tek nefeste söylediğim içinden nefessiz kaldım, az kalsın ölecektim. Derin bir nefes aldım ve cevabı beklemeye başladım.

"Bu konuyu kurcalama. Seni ilgilendirmiyor küçük hanım! Her öğrenci gibi derslerine odaklan." Dedi hafif sinirle ve bir hışımla yanımdan geçip gitti.

Ne demek 'sono ilgolondormoyo koçok honom' sensin lan küçük hanım. Pislik karı. Derslerime odaklanacakmışım birde. Lan benim o sınavlardan geçmem bir kopyama bakar be. Ama sen dur ben bunun peşini bırakmayacağım.

Kütüphaneden çıkıp saate baktım 19:12'idi ben de yönümü değiştirip uyuşa uyuşa bahçeye çıktım. Uykum gelmeye başlamıştı hem de bu saate. Her neyse, çardağa oturup telefonumla uğraşmaya başladım. Telefonum çaldığında saate baktım 19:58'di. Nida'dan gelen aramayı açtım.

"Efendim."

"Ya kızım neredesin sen?" Dedi Nida bağıra bağıra.

"Bahçede çardakta oturuyorum, ne oldu?"

"Hemen odaya gel." Ağlıyor muydu o?

"Ne oluyor lan Ilgın'a mı bir şey oldu?"

Cevap vermiyordu, sadece susuyordu.

"Lan cevap ver!" Bu arada okula doğru koşarak değil uçarak gidiyordum.

"Ya gel işte."

"Tamam kapat geldim sayılır."

Merdivenlerdeki insanlara çarpa çarpa gidiyordum. Aman, sanki çok umrumda. Bizim kata çıktığımda koridorda hızla koşmaya başladım ve birine çarpmamla afallamam bir oldu ve yere kapaklandım. Ah hadi ama niye çarpıyodum ki? Bundan vazgeçmem lazımdı! Hemen ayağa kalktım ve çarptığım kişiye bakmadan koşmaya başlayacaktım ki ilk adımımda bileğimde bir el hissettim.

"Lan bıraksana putperest pezevek!" Bunu ben mi dedim? Gün geçtikçe değişiyorum. Kahrolası bazı şeyler!

"Anlamadım?" Başımı yavaşça çevirmemle karşımda Mert'i görmem bir oldu.

"Bırakırsan gitmem lazım, Ilgın'a bir şeyler olmuş olabilir."

"Ilgın'mı?"

"Evet, bırak hadi." Dedim bağırarak çünkü gerçekten endişeliydim.

"Tamam." Dedi ve bileğimi hafifçe bıraktı. Ben de tam gaz koşmaya başladım. Peşimden geldiğini hissedebiliyordum. Ah yapma koşarken 2 ayak sesiyle 4 ayak sesini herkes ayrıt edebilir. 1-2 dakika sonra bizim kapının önüne geldik. Kapıyı hızla açtım ve Nida'yı yerde diz çökmüş bir halde gördüm. Gözleri dolmuştu ve bana bakıyordu.

"Ayda..."

Gizemli OkulOn viuen les histories. Descobreix ara