17

5.7K 613 1K
                                    

Spor salonundan gelen bağrışma sesleri diğer bir çok kişi gibi Liam'ın da dikkatini çekti. Elindeki çikolatanın yarısını bile bitirememişken keskin kulakları ona sesleri ayrıştırmaya başladı. En yüksek çıkan iki sesten ince olanın Louis'ye, boğuk olanın ise Harry'ye ait olduğunu fark etti.

"Hayır..." dedi yüzünü buruşturarak. "Hayır ya, olamaz, hayır." Gözü koridorun ucundan gelen okul müdiresine kaydı. "Ay hayır, yine olmaz ya!"

Elindekini pakete iyice sarıp cebine attı ve spor salonuna doğru koştu. Yaklaştıkça seslerin o ikisine ait olduğu daha da kesinleşiyordu. Liam artık Harry'nin arkasını toplamaktan yorulmuş olsa da oraya gitmek ve duruma acilen el koymak zorunda olduğunu hissederek, büyük bir görev aşkıyla içeri girdi.

"Bana bak, Styles, kıyafetlerimi geri ver seni parçalarım!"

"Önce sen bana hesap ver! Kitabımı nasıl yırtarsın, pislik ya!"

İkisi bağrışırken içerideki bir kısım insan sadece onları izliyordu. Buna Harry'nin eskiden hoşlandığı Cooper ve güya en yakın arkadaşı olan Niall da dahildi.

Liam insanların arasından sıyrılıp Niall'a ulaştı. "Ne oluyor?"

"Louis, Harry'nin okuduğu romanın sayfalarını kesip onun dolabına doluşturmuş. Harry de beden dersindeyken onun kıyafetlerini çaldı, nereye koydu bilmiyoruz ama Louis şu kısa şort ve sporcu atletiyle kalakaldı."

"Peki ye araya girmedin?"

"Ortamdaki cinsel elektriği hissetmiyor musun Li? Yarım dakika sonra öpüşecekler!"

Liam iç çekip gözlerini devirdi. "Harry, Louis, ayrılın. Saçma sapan bağrışmayın, ceza alacaksınız!" dedi ama cümlesini bitirdiği anda omzunda bir el hisseti. "Bay Payne, boşuna uğraşmayın. Tomlinson, Styles, hemen odama."

Liam ile birlikte Louis, Harry ve içerideki diğer herkes aynı anda okul müdiresine döndü. Kırklı yaşlardaki kadın siyah kalem eteği, beyaz fırfırlı gömleği, mor ceketi ve siyah stilettolarıyla her günkü gibi otoriter bir duruş sergiliyordu. Kalın çerçeveli kırmızı gözlüğü burnunun ucuna kadar inmişti.

Louis de Harry de kadına karşı tek kelime edemediler. Başlarını öne eğdiler, spor salonunun çıkışından üst kattaki müdür odasına doğru yol aldılar. Bu yoldan birlikte kaç defa geçtiklerini bilmiyorlardı bile.

Bayan Fischer spor salonundaki kalabalığı dağıtmış, tüm öğrencileri derslerine göndermiş, sonra da kendi odasına dönmüştü. Şimdi mahsun bakışlarla onu bekleyen iki çocuğun aslında yalnız kalır kalmaz kavgaya tutuşacaklarını bildiği için gülesi geldi ama duruşunu bozmadan masasına geçip oturmayı başardı. "Şimdi anlatın bakayım, neyi paylaşamıyorsunuz yine?"

"Kıyafetlerimi almış şortla kaldım bu halde derse girilir mi-"

"Kitabımı paramparça etmiş kağıt parçalarını da dolabıma doldurmuş-"

Aynı anda bağırmaya başladıklarında kadın burnunun kökünü işaret parmağıyla baş parmağının arasına alıp sıkmaya başladı. "Susun tamam!"

"Ama Bayan Fisher-"

"Louis, arkadaşından özür dile. Aynı kitabı tekrar satın alıp vereceksin, aksi takdirde disiplin cezası alırsın."

Harry sırıtarak Louis'ye dönüp dil çıkarttığında kadın ona döndü. "Sözüm bitmedi, Harry. Sen de Louis'nin kıyafetlerini geri veriyorsun."

İkisi yeniden sessizleşince kadın arkasına yaslandı. "Ayrıca cezalısınız." dedi. "Bıktım kavgalarınızdan. Yoruyorsunuz beni. Cezalısınız derken, okuldan sonra bir saat burada oturmaktan bahsetmiyorum, o ceza sizi kesmiyor artık."

Louis tereddütle Harry'ye döndüğünde Harry omuz silkti. O da ne gibi bir ceza alacaklarını bilmiyordu.

"Müzik odasını temizlemeye gidiyorsunuz. Hemen şimdi. Temizlik odasından ihtiyacınız olanları alın. Enstrümanlar dahil her yer tertemiz olacak."

"Ya of!"

"Bir şey mi dediniz Bay Styles?"

"Demedim, Bayan Fischer."

"Güzel, gidin hadi. Kavga ettiğinizi duymayayım bir daha."

Louis iç çekip kapıya yönelirken Harry de onun arkasından yürüdü. Ders arası bitip de dolabını açtığında daha önceki gün aldığı kitabı parçalanmış halde görünce nevri dönmüş, o öfkeyle gidip beden dersinde olan Louis'nin okul üniformasını çalıp temizlik malzemelerinin olduğu dolaba tıkmıştı.

"Senin yüzünden ceza aldık yine." dedi Louis huysuz huysuz yürürken. Harry onun koluna vurdu. "Salak, sen başlattın. O kitabı daha dün satın almıştım. Mahvettin."

"Çünkü başımdan aşağı süt döktün."

"Saçımı yağlı yemeğe soktun."

"Sen de-"

Sesleri yükselmeye başlamışken Bayan Fischer başını odasının kapısından uzattı. "Kavga etmek yok demedim mi? Koridorları da temizletirim bakın!"

"Üzgünüz, Bayan Fischer."

Aynı anda özür dileyip somurtarak önlerine döndüler. Louis omzuyla Harry'yi dürttü. "Kıyafetlerime ne yaptın?"

"Buradalar." Harry temizlik dolabını açtığında Louis etrafa saçılmış pantolonu, gömleği ve ceketine baktı. "Sen cidden delisin."

"Aman aman, sen çok akıllısın. Salak."

"Pantolonumun parçası deterjanlı suyun içinde. Sen daha delisin."

"Kitabım paramparça olmuş, salaksın işte."

"Deli."

"Salak."

Aynı anda birbirlerine gözlerini kısarak baktılar.

"Deli."

"Salak."

Sonunda durumun saçmalığına dayanamayıp kahkaha atmaya başladılar.

MISANTHROPE CHERRYWhere stories live. Discover now