2.4

144 19 8
                                    

Slm.

Nasılsınız? Ben az önceki quizden sonra bok gibiyim. Abi üniversitede hani hayat güzeldiiğğğğğğ?

Bu arada hâlâ bekleyen var mıdır ki?

-
-

Bakışlarım hâlâ o adam ve Sinandayken hareket edemiyordum. O adam kimdi bilmiyordum ama Sinan'ın tepki vermeksizin adama bakması benim de tepki verememe neden oluyordu.

Neden adam, onu öldürecek gibi dövüyordu ya da neden buna rağmen Sinan karşılık vermiyordu, anlayamıyordum.

"Yusem! Orda durmayı kes ve onları çağır!"

Adamı engellemeye çalışan Deren'in titrek sesi kendime gelmeme sebep olurken hızla ordan ayrılıp okula doğru koşmaya başladım.

Okula girer girmez ilk baktığım yer kantin olmuştu. Gözümü kantinde gezdirirken Berke'nin bakışlarıyla karşılaşmış elim ayağım birbine dolana dolana onlara doğru yürümeye başlamıştım.

"Ne bu halin?"

Berke'nin konuşmasına aldırmadan Yiğit'e döndüm.

"Hemen bahçeye gelmeniz gerekiyor."

Nefes nefese çıkan sesim Yiğit'in hızla ayaklanmasına neden olmuştu.

"Neden bu kadar telaşlısın? Der-"

Hızla lafını bölüp konuşmaya başladım. "Sinan," ve daha da bir şey dememe kalmadan ikisi de hızla kantinden koşarak çıkmıştı.

Bende peşlerinden bahçeye çıktığımda Berke'nin gördüğü şey karşısında duraksadığına şahit olmuştum. Bir süre öylece onlara bakarken onu beklemeden üniversitenin bahçesine girmiş Yiğit'in, adamı; Sinan'ın üstünden sertçe çekip aldığını görmüş biraz olsun rahatlamıştım.

"Ne yapıyorsun lan sen?"

Yiğit'in sert çıkan sesi, Berke'yi de kendine getirmiş olmalı ki hızla Sinan'a doğru ilerledi. Berke'nin, Sinan'ın bu hali karşısında zorla yutkunduğuna gördüğümde Berke'nin gerçekten de korktuğunu hissetmiştim ilk defa.

"İyi misin?"

Berke, Sinan'ı dürterek konuşmaya başladığında Sinan'ın herhangi bir tepki vermemesi beni korkuttuğundan ona doğru ilerlerken bulmuştum kendimi.

"Sinan?"

Her an ağlayacak gibi çıkan sesimle konuştuğumda Berk, Sinan'ı yavaşça kaldırmaya çalışmış ama becerememişti.

"Kendine gel, oğlum. İyisin sen."

Kendini zorlayarak bir daha kaldırmaya çalışan Berkeye yardım ederek Sinan'ın kolunu, omzuma atmış, Berkeye destek olmuştum.

"Sinan? İyi misin?"

Kolundan hafif dürterek kendine gelmesini beklemek belki saçmaydı ama uyansın istiyordum. Gözlerini görmek istiyordum.

"Açsana gözlerini!"

"Dürtmeyi kes!"

"Neden kendine gelmiyor, Berke?"

Ağlamamak için kendimi sıkıyordum. Ağlayıp işleri daha da batırmak gibi bir niyetim yoktu ama onun hâlâ kendine gelmemiş olması ağlamamı tetikliyordu.

"Sakın ağlamayı düşünme!"

"Ama uyanmıyor!"

Küçük çocuklar gibi ayağımı yere vura vura ağlamaya başlayabilirdim her an.

ATEŞBÖCEĞİ || Yarı TextingWhere stories live. Discover now