birinci bölüm

11.4K 885 657
                                    

Kolumdaki saate baktığım gibi kasaya ilerledim çünkü saat an itibariyle dördü yirmi iki geçiyordu. Kulağa biraz garip geliyor olmalı, değil mi? Kasada yerime girdiğim gibi her yeri gören kameralara bakmaya başladım ve beni yine şaşırtmayan yabancı kapıdan girdi.

Çarşamba günüydü ve sarı saçlı çocuk her zamanki gibi markete girmişti. Hiçbir şeye bakmadan direkt kasaya yöneldi ve sağ taraftaki kasanın önündeki sakızlardan artık yerini ezberlediği First'ün yeni sayılacak çilek aromalı sakız paketlerinden birini aldığı gibi tezgaha koydu bana bir kez bile bakmadan. Şu siyah hareket eden şeyin üstüne koydu işte, burada çalışmama rağmen ben de adının ne olduğunu bilmiyordum. Siyah bant? Belki.

Ben onu kasadan geçirirken göz ucuyla bakmayı ihmal etmemiştim ona, oysa her gün yaptığı bu eylemin farkındaydı ki çok rahat bir ifadeyle -ya da okuldan geldiğini tahmin ediyorum, yorulmuş da duruyordu bir yandan- ağır olduğu buradan belli olan lacivert çantasının en öndeki küçük cebinden yeterli olan parayı çıkardı, bana elini değdirmeden parayı elime koydu ve fişi beklemeden "kolay gelsin" diye duyacağımı umursamadan mırıldandı-ki her zaman duyuyordum. Ardından cevabı beklemeden marketten hızlıca çıktı, bense kendi kendime 'teşekkürler' diye her zaman onun duyamayacağı şekilde mırıldanıyordum.

Uzun süredir her gün geldiğinden artık hoşgeldin demeyi de bırakmıştım, sadece kasadan geçirip parayı alıyordum ve olay bundan ibaret oluyordu. Ayrıca garip olacaktır ki hep ben oluyordum onu karşılayan. Kaderin bir oyunu mudur bilinmez.

Bilerek mi geldiği saati ezberlemiş olduğumdan hep o zaman kasaya kendilğimden geçiyordum? Bunu yapmam için bir sebep yoktu aslında.

Her gün aynı şey, yirmi dördüncü günde de pek bir şey değişmemişti.

Aynı çanta, aynı saç, para çantanın aynı gözünde ve benim aynı bakışlarım.

Aynı mırıldanmalar.

Aynı yüz ifadesi.

Hatta bir gün bana tam para verse ve ben ona para üstü versem, hatta para üstü uzatırken parmağımı parmağına bilerek değdirsem bile yeter ama her gün bu garip çocuk bana yeteri kadar para veriyor ve bu beni nedensizce delirtmek üzere. Neden buna bu kadar takıldığım aslında beni de bir o kadar şaşırtıyor lakin kendimi alıkoyamadığım da bir gerçek.

Her şeye rağmense yine de her gün cevabı dinlemeden 'kolay gelsin' diyip çıkmasına rağmen ona "teşekkürler" diyorum arkasından bakakalmış şekilde.

Eğer başka hiçbir müşteri gelmese cidden her günün aynı gün olduğunu düşüneceğim artık anasını satayım, yok çünkü değişik hiçbir şey yok. Yirmi üç gün boyunca kıyafetleri dışında hiçbir şey değişmedi ve bu canımı fena halde sıkarken ilgimi de bir o kadar çekiyor.

Ve garip olan şey şu, ben yirmi üç gündür burada çalışıyorum.

Patronum Minho hyung ise onun aylardır aynı şekilde geldiğini söylüyor. Biraz psikopatlık aslında düşündüğümüzde.

Ne, biliyor musun? Yeter artık. Bir şey, biri bu kadar rutin olamaz. Acaba arada bir ikizi mi geliyordu?

Tabii bu kadar saçma bir konuya kafamı bu kadar takmam ne kadar doğru o da ayrı bir meseleydi.

Hem niye olmasın ki? Mükemmel bir motivasyon cümlesi bu. Neden olmasın ki? Adolf Hitler bile mesela kış günü Rusya'ya saldırarak dünyanın en mantıksız eylemini yapsa ve kendi gücünü sadece bu salaklığıyla harcamış olsa da ben emindim ki buna karar verilme aşamasında Hitler durup kendine demişti ki 'neden olmasın?' ve evet. Bu.

O yüzden, neden olmasın?

Hem ben Seo Changbin'im, yaptığımın yanlış olduğunu bilsem bile yaparım. Aynı az önce anlattığım Adolf Hitler'in yanlış stratejisi gibi. Adamı kesin suretle kınasam da zekiydi, bunu inkar edemezdik ve böyle kolay bir ayrıntıyı gözden mi kaçıracaktı? Tabii ki hayır. Aslında ben de bilmiyordum neden böyle bir aptallık yaptığını. Sahi, neden acaba?

Onu bilemem ama kendi adıma konuşursam salağım ve kendimi rezil etmeyi seviyorum.

Ve beni ilerde nasıl rezillikler bekliyor tahmin edemiyorum bile.

"Gel şuraya!"

Ama şimdilik beni bekleyen tek şey sayılmayı ve yerleştirilmeyi bekleyen bir koli dolusu hazır noodle ile bunu yapmamı bekleyen Hyunjin'di.

###

Hey hey heyy
Normal bir fic
Fazla normal
Lütfen beklentileri yüksek tutmayın :")
Seveceğinizi umuyorum ve sıkılmamanızı tabii ki.
Zaten kısa, çerezlik bir şey

Sizi seviyorumm ( ꈍᴗꈍ)

strawberry gum ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin