on üçüncü bölüm

4.5K 678 578
                                    

"Beni kandırdı resmen, inanabiliyor musun? Aslında tam olarak kandırdı diyemeyiz ama kandırdı."

"Kötü olmuş ama anlaman lazımdı, ne kadar süredir tanışıyorsunuz da sevişeceğini düşünüyorsun salak?"

"Saçmalama o kadar yakınımda duruyorken, tam gözlerime bakıyorken ve gülümserken bir şey demesi zordu." Bunları söylerken bile msyışmıştım, ne kadar ona kızsam da bu sevmediğim anlamına gelmiyordu.

"Ne diyeyim o zaman ben şimdi aptal Changbin? Bir boka yaramıyorsun zaten burada, işin gücün Felix."

Sanırım cidden kızmıştı bu sefer Hyunjin.

"Ya şen sinirlendin mi? Bak Jeongin'i getiririm sana." Yüzüme tatlı bir ifade takınmıştım ama o sadece derin bir nefes aldı.

"Sus, zaten dün ben yoktum üstüne onu tek bırakıp gitmişsin sinirliyim sana."

"Ya ne alaka? İşi öğrenmesi lazım iyice. Ekmek parası bu, emeğiyle kazansın."

"Changbin ağzının ortasına bir tane yapıştıracağım göreceksin. Gidip noodle rafını düzenlesene." Oflayarak oraya gittim ve düzenlemeye başladım. Hayır, niye insan bir şeyleri aldığı yere koymuyor ki?

Bu arada Jeongin'den özür dilemem de lazımdı cidden çünkü dediği gibi dün ona haber vermeden tek başına bırakmıştım.

Bir ara yaparım.

"Hyung, yardım edeyim mi?" Resmen düşüncelerimde kendi adını duymuş ve gelmişti Jeongin. Bu çocuk hep kendinden bahsedildiğinde ortama giriyor. Sesli ya da sessiz fark etmez iken hem de.

"Ne? Yok gerek yok ama başımda dikilebilirsin, ben de senden özür dilerim böylece."

"Niçin hyung?" Eğilip alt rafları düzenlerken o da eğilmişti.

"Dün sana haber vermeden gittim ve tek başına kaldın, üzgünüm. O yüzden yani."

"Sorun değil, hiç hareketli değildi zaten market. Sen niye gittin?"

"Büyülendim."

"Ne?"

"Felix geldi, beni etkilemeye çalıştı ev boş diye. Tabii ki ben de saniyesinde kabul ettim." Dediğime güldü.

"Ee evde ne yaptınız?" Pis pis sırıttı. Bu çocuk işini cidden biliyor. Hyunjin bunu al bir daha bırakma çok ciddiyim.

"Sorun da burada başlıyor, beni evine sokmadı. Birlikte bir yerde oturduk ve kahve içtik, tüm hayallerim çöpe gitti."

"Bence akıllılık yapmış seni eve sokmamakla, ama ben dün Hyunjin'in evine gittim."

"Ne yaptığınızı sormak bile istemiyorum."

"Sadece ona çorba yaptım ve sürekli saçma sessizlikler oldu. Yani ben tanışmamızın ilk haftasında evine gitmişken sen bir buçuk aydır çabalıyorsun." Buna sesli gülmeye başlamışken yüzüme çarpan acıtıcı gerçekle derin bir nefes aldım ama Felix, Hyunjin gibi değildi böyle konularda. Hyunjin tek yaşıyordu bir kere, yoldan geçen tanımadığı bir adamı soksa ailesinin haberi olmazdı ancak Felix, ailesiyle yaşayan bir lise son sınıf öğrencisiydi.

"Sus ya." Raf bittiğinde yerime geçtim ve birkaç dakika sonra içeri biriyle birlikte girdi.

Kaç gündür buradayım ve ilk defa biriyle birlikte geliyordu. Geldiği çocuksa benim kadar olmasa da yapılı, benim kadar olmasa da yakışıklıydı. Hah!

"Bir şey ister misin?"

"Hayır, sadece sakız alacağım." Felix ona gülümsedi, onunla geçen konuşması nedensizce beni sinirlendiriyordu. Fazla yakın duruyorlardı.

"Oo, kimleri görüyorum burada? Merhaba Felix, arkadaşınla tanıştıracak mısın?" Sakızı kasadan geçirdim, o da bana parayı uzattı. Arkadaş kelimesine yaptığım vurgulamayla bir şeyler anlamasını umdum. Bu yaşımda aldatılıyor muydum cidden? Bir de bu kadar açık bir şekilde. Onu çalıştığım markete getirerek.

Sonra da ilk bana baktı, ardından ona. Çok garip bir ortam vardı şu an.

"Peki. Chan hyung, bu Changbin hyung." Benden uzun olan çocuğa pis pis baktım. Yani komik ve tatlı bir çocuk olabilirdim ama dik dik baktığımda korkunç biri oluyordum. O da bana aynı şekilde bakıyordu ama benim kadar güçlü değildi bakışları, hatta normal bakıyordu bile diyebilirim. Sert duran ifadesinden dolayı soğuk bakışları benim sinirli bakışlarımla yarışırdı. Sonunda gözümü ondan ziyade oluşan bu garip havaya şaşırmış şekilde bakan Felix'e çevirdim.

"Arkadaşın sanırım, değil mi Felix? Arkadaşındır yani." Bana onun görmeyeceği şekilde kafasını sağa sola salladı. Gittikçe sinirlendiğimi hissettim neyiydi o zaman bu bok onun? Bu işe bir dur demeliydim, cidden kafamdan duman çıkacaktı.

"Bak yakışıklı, Felix ile aranda ne var bilmiyorum ama tek bildiğim şey hayallerini suya düşecek." Chan kişisinin bakışları değişti, şimdi bana garipser gibi bakıyordu. Yüzüne yumruk geçirmek istiyordum, hem de çok fena. Ayrıca sanırım o da aynısını yapmak istiyordu şu andan itibaren.

"Ben abisiyim."

"Ne?"

"Aptal evladı seni. Yürü Felix sen de, kimlerle uğraşıyoruz ya."

Felix'i kolundan tuttu ve bir yandan söylenirken birlikte oradan ayrıldılar. Ayrılmadan önce arkadan Felix bana arkadan eliyle kalp yaptı ve salak diye fısıldadı. Yani, ne yapabilirim ki? Şu an utanmak istiyordum ama Felix'in bana kalp yaptığı gerçeği değişmiyordu. Gördüğüm en tatlı görüntüler listesine çocuk gibi kolundan çekiştirirken gülümseyerek arkasını dönüp kalp yapan Felix iki numara olarak giriş yapmıştı. Birinciyse minik elini cama vurup şikayetlenen Felix'ti.

Salak gibi yerimde oturdum ve öylece durmaya başladım.

Abisi olduğunu söylememişti.

Tamam, sanırım çok iyi rezil oldum.

###

Arkadaşlar ben Pentagon stanlemek istiyorum ama üşeniyorum, çok iyi grup ama çok kişiler falan diyen varsa gelsin bana yemin ederim tırnağınızı kıpırdatmazsınız ben size saç diplerine kadar anlatırım lütfen stanleyin çok güzel bir grup

strawberry gum ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin