strawberry gum ✓

sekizinci bölüm

"Minho hyungun boynuna dikkat ettin mi?"

"Üzgünüm ama Minho hyungun boynuna bakmayı pek tercih etmiyorum günlük yaşantımda." Hyunjin dediğim şeye göz devirince önemli bir şey olduğunu anladım.

"Ama nedenini söyle, ne var?"

Şimdi pis pis sırıtıyordu.

"Mor."

"Ne?"

"Minho hyungun boynu."

"Siktir oradan." Hyunjin şimdi kahkaha atıyordu, bense tamamen şok olmuştum. Tabii ki o da insandı ama bu... bilmiyorum, şaşırtıcıydı bir yandan.

"Jisung ile biraz bıcı bıcı yapmışlar gibi. Neyse buraya gelince sorarız ona, eleman aranıyor ya gelecekmiş bugün."

Gamzeli bir çocuk kendi adı söylenmiş gibi tam konunun üstüne kapıdan içeri girdi ve kapının yanında şakalaşan bizi görünce çekingen bir tavırda bakınırken sesini de en ince tona ayarladı.

"Şey, eleman aranıyormuş onun için gelmiştim."

"Kendimi müneccim ilan ediyorum."

"Ne diyorsun sen?" Hyunjin kendi kendine bir şeyler demeye başlamıştı yine. Ona sorduğum soruylaysa sanki aklına dahice bir fikir gelmiş gibi bir irkildi.

"Minho hyungu çağırabiliriz şimdi." Evet, bazen bu çocuğun aklı çalışıyordu ama başka şeylere. Anında telefonuna sarılıp bıcı bıcı meraklısı patronunu aradı. Bense bu çocukla tek kalmıştım, sanırım ona formu vermeliydim şimdi ama çok stresli görünüyordu.

"Şimdi sana dolduracağın formu vermem lazım tamam mı? Beni izle. Bu arada ben Changbin. Aslında ben de buraya gireli yaklaşık bir ay oldu, az önce gördüğün kişinin adı Hyunjin, o da dört aydır burada." Yürürken formu yerinden çıkartıp ona verdim ve tepkisine baktım. Elleri titreyerek formu aldı.

"Adım Jeongin, on dokuz yaşına girdim." Onu formu doldurabilmesi için kasada oturttum. Çok dar bir yer olduğu için resmen birbirimize yapışık duruyorduk.

"Affedersiniz-"

"Sadece Changbin hyung da diyebilirsin, fazla resmi konuşma." Gülerek söylediğim şeye o da gülümsedi.

"Şey hyung, ben burada ne dediğini anlamadım iş deneyimi olarak neler sayılıyor?" Onun dediği şeye bakabilmek için omzunun üstünden kafamı çıkardım ve cidden fazla yakın duruyorduk, bir kolumuysa diğer omzuna koymuştum.

"Daha önce çalıştığın yerleri yazman lazım ama günlük ve haftalık sayılmıyor sanırım, ben de tam bilmiyorum."

"İlişki durumumu niye soruyor ki?" Onun dediği şeye güldüm cidden ilişki durumuna ne gerek vardı ki?

"Sanırım markette sap durmanı istemiyorlar." İkimiz de bu dediğime güldük. Sonuçta buraya giren kısmetini buluyordu (Tabii bu kural soyadı Seo, adı Changbin olan ve sarışın gamzeli bir herife

"Rahatsız etmiyorum umarım." Bu gelen sesle dönmek için ani bir hareket yapmaya çalıştım.

Ve inanın küçücük yerde nasıl yere düştüm bilmiyorum.

"Ah Felix, kusura bakma." Yerden düştüğüm hızla kalktım ve karışan saçımı düzelttim, kıçım ciddi acımıştı.

"Yok yok rahatsız ettim ben, burada uzun boylu yakışıklı başka bir kasiyer var onu çağır sen işine devam et."

Aman Tanrım... şu an beni bariz kıskanıyordu ve izlemesi fazla zevkliydi.

"Hayır, saçmalama Felix ver hemen hallederim."

"İşine kaldığın yerden devam etmek için hemen hallet zaten." Her gün sakızını konveyör bandına normal bir şekilde koyan sarışın bu sefer yüzüme fırlatmıştı resmen. Evet, konveyör bandı.

Sakızı kasadan geçirirken ağlamak istiyordum cidden.

"Ya cidden sandığın gibi değil Felix. Bu Jeongin, işe girmek için form dolduruyor ve-"

"Ne güzel, sana da eğlence çıkmış niye bana açıklama yapıyorsun şu an?" Parayı da sertçe metal kısma koyduğunda çıkan ses mi beni ürküttü yoksa çıkmadan önce attığı sinirli bakışları mı anlamadım.

"Kolay gelsin!"

Derin bir nefes al Changbin, sonra da ver.

"Hyung sanırım yanlış bir... şey oldu. Sevgilin miydi?"

"Şu anlık sevgilim değil ama birkaç hafta sonra enişte diyebilme ihtimalin var." Jeongin kafasını yukarı aşağı salladı.

Sonraysa,

Aman Tanrım... Felix bunu yaptığına inanamıyorum.

Ellerini cama dayamış ve kafasından duman çıkan bir şekilde, küçük ellerinden sağ olanıyla cama vurdu. "Olmayacağım!" Sonraysa sinirli sinirli buradan uzaklaştı.

Gördüğüm en tatlı şey olabilirdi bu.

###

MARKETLERDEKİ O SİYAH BANDIN ADI KONVEYÖR BANDIYMIŞ ARKADAŞLAR SONUNDA ŞUNUN ADINI ÖĞRENEBİLDİM