i think to remain in someone's memory is something meaningful

54 13 2
                                    




Minseok hyung yorulduğunu söylediğinde biraz ilerimizde kalan metro istasyonunun girişine adımladık. Birkaç kişi merdivenlerden aşağı indi, günün son birkaç metro seferi olmalıydı. Minseok hyung içecek dolu otomatın yanına yürürken "İstediğin bir şey var mı?" diye sordu. "Su." dedim o montunun cebinden bozuklukları çıkartmaya çalışırken. Bir su ve bir Capri Sun aldı, sonra metronun merdivenlerine çöktü. Yanına otururken kendimi evsiz bir çocuk gibi hissettim, altımdaki taşlar yüzüme çarpan ayazdan daha soğuktu, Minseok hyungun minik burnu soğuktan kıpkırmızıydı. 

Suyu bana uzattı, sonra pipeti taktığı gibi bütün Capri Sun'ı tek nefeste içti. Ağzını elinin tersine, elinin tersini pantolonuma silerken kıkır kıkırdı. Bir süre ses etmeden orada oturduk, yanımızdan birkaç kişi daha merdivenlerden indi. Maruz kaldığımız garipser bakışlar dağılan saçlarımıza takıldı, aklımızın köşesinde kaybolup gittiler. Gecenin sessiz telaşesinde insanlar su gibi yanımızdan akıp geçti. Yerin altından, çok uzaklardanmış gibi metronun o sesi kulaklarımıza doldu. 

"Bunun beni yorduğunu yeni fark etmem çok komik." dedim yüreğimdeki sıkıntıyı ona açmaya çalışırken, bu gece belki milyonuncu kere.

Parmağım elimden asla bırakmadığım pusulanın metal çerçevesinde bir tur attı. Sırtımızdan vuran ışığın altında, ibrenin üstüne karınca duası gibi minicik harfleri zar zor seçtim. Gözlerim kısılırken "Önemli olan fark etmen." dedi.

"Ben," dedim parmak izim pusulanın camında kalırken "hep yaşamak istedim. Öyle ölümden korkmak gibi falan değil bu." 

Ağzından çıkan duman soğuk havaya karıştı. İşaret parmağının üst kısmıyla burnunu ovaladı.

"Bir yerde okudum sanırım ya da duydum, Twitter'da bile görmüş olabilirim, her neyse bir söz vardı hyung. İsmini hatırlayan son kişi öldüğünde hiç var olmamış olacaksın."  Gözlerini üzerimde hissettim ama bakışlarımı elimdeki pusuladan çekmedim.

"Ben öylece geçip gitmek, öylece silinmek istemiyorum. Öyle herkesin aklında kalayım gibi bir şey değil bu, beni anlamlı kılan bir şey istedim.  Hayatıma bir anlam yüklemeyi her zaman istedim. Senin, Baekhyun'un veya bazı insanların gözünde gördüğüm o ışıltının aynısını aynaya baktığım zaman görmek istedim. Bu isteği geri atmak beni çok yordu ve şimdi unutulmak istemiyorum."

Bir eli boynundaki kolyesini okşadı. "Ben seni unutmayacağım Jongdae-ah. Gözlerinde o ışığı gördüm çünkü."

Gülümsedim. "Sen ölünce ne olacak? Sonsuza kadar yaşamayacaksın." Yutkunarak ibrenin üstüne kazılı Çince yazıyı okuldan öğrendiklerimle okudum içimden.

"我会成为一个明星, bir yıldız olacağım."

O da gülümsedi. "Bilemezsin."

Başımı sana eğdim. "Hyung," dedim elindeki boş Capri Sun jelatinini alıp elimdeki boş su şisesi ile çöpe atmak için ayağa kalkarken. "boynundaki benlerin kartal takım yıldızı gibi dizili." 

"Biliyorum." dedi peşimden ayaklanırken. Derin bir iç geçirdiğini duydum. 

"Hatıralarımda yaşatacağım seni her zaman." diye ekledi. "Anılar ölümsüzdür."

"Aquila." dedim.

Boynundaki benler parladı. "Anlamlısın Peter Pan, seni anlamlı kılması için bir şeye ihtiyacın yok."

a night with peter pan  "xiuchenWhere stories live. Discover now