killer queen

1K 128 52
                                    

31 Aralık 2002

Epeydir karın yağmadığı günlerde, serin bir öğleden sonrasıydı. Londra kentinde Noel'in hemen ardından gelen yeni yıl için kutlamalar son hızla devam ediyordu. Birkaç gün öncesinde kitapçıda başlayıp Londra'nın ünlü parklarından birinde sona eren melek ve iblisin ufak kutlaması da öyle. Yılbaşı arifesine dek birlikte iki kez öğle yemeğine çıkmış, bir kez sinemaya gitmiş ve bir defa da ünlü bir sanat galerisi gezmişlerdi. Hepsi bir yana, gittikleri film bir romantik komediydi. Fazlasıyla vasattı ve tamamiyle Crowley'nin seçimiydi. Ünlü tiyatrolar ve zaman içinde birer başyapıt olarak kabul edilen filmlerden sonra Aziraphale için böylesi bir film çok yeniydi. Klişelerden pek haberdar görünmüyordu, bu sebepten filmi kahkahalarla ve duygusal sahnelerde ise gözyaşlarını sileceği işlemeli bir mendille izlemişti. Crowley ise sıkılmış, ara sıra uykuya dalmıştı. Film kendi tercihi olsa da son yıllardaki tüm filmler o kadar birbirlerine benziyorlardı ki, bu yüzyılı da uykuda geçirme ihtimali aklının bir köşesindeydi. Ona göre sinemanın zirve yılları 1950 ile 2000 arası dönemdi.

Aziraphale, bu akşam en ünlü şehir kutlamalarının yapıldığı Westminster Köprüsü Caddesine gitme hayali kuruyordu. Orada Londra'nın yeni gözdesi, London Eye bulunuyordu. Bugün açılışının üçüncü yıldönümüydü ve her sene olduğu gibi bugün de çokça kalabalık olacaktı. Tabii ki bu Aziraphale için bir sorun teşkil etmiyordu, basit bir mucizeyle onlara da yer açılırdı. Crowley'e bu düşüncesinden bahsettiğinde olumlu yanıt almıştı ve saat akşam yediyi gösterdiğinde kitapçının önünde beliren tanıdık Bentley de bu cevabı destekleyiciydi.

Yola çıktıklarında Bentley'nin radyosundan Mercury'nin sesi yükselmeye başladı. Şarkı Marie Antoinette'ten, Khrushchev'den ve Kennedy'den bahsediyordu. Aziraphale kaşlarını çatmış, şarkının sözü geçen başkanlarla ilgisini anlamaya çalışıyordu. Beethoven, Bach ya da Çaykovski gibi klasik müziğin önde gelen isimleri dışında ona hitap eden başka bir tarz yoktu. İşin içine sözler girince aklı karışıyor, ritme ayak uydurmak yerine sözlerine kafayı takıyordu. Crowley ise bunu komik buluyordu. Birkaç kez ona sözleri bu kadar önemsememesini söylemiş olsa da Aziraphale uslanmıyordu. “Kraliçe her şeye rağmen çok güzel bir kadın olmalı.”
Bu sözler üzerine Crowley başını çevirip anlamsızca meleğe baktı. Killer Queen'den çıkardığı şeyin bu olmasına anlam veremiyordu, ama o Aziraphale'di işte. Her zamanki hâliydi. Alaylı bir sırıtış dudaklarındaki yerini alırken dişlerinin arasından tısladı: “Dishy.*

Birkaç dakika sonra tüm trafiğe rağmen Westminster'ı aşmış, heyecanlı kalabalığın arasına karışmışlardı. Crowley değerli arabasını insanların mahvedemeyeceği bir sokağa park ettikten sonra ikili, nehir kenarında yürüyüşe çıktılar. Thames Nehri her zamanki gibi göz alıcıydı. Etrafta alkol içen gençler sallana sallana yürüyorlardı. İçlerinden biri neredeyse Aziraphale'e çarpacaktı ki son anda Crowley, trençkot giymiş meleğin belini kavrayarak kendine doğru çekti ve çocuk da kendi ayağına takılarak yeri boyladı. Melek yüzünde utangaç bir gülümsemeyle teşekkür ettikten sonra bile Crowley kolunu geri çekmemişti. “Akşam yemeğine ne dersin, Melek?”
Aziraphale'in bu tekliften hoşlandığı belliydi, gözleri ışıldıyordu. “Harika bir fikir,” dedi, ellerini önünde çırparak. “Bao Fa Garden'a gidebiliriz o hâlde. Buralarda olduğunu duymuştum, uzun zamandır Çin yemeği yemiyordum da.”
Crowley, meleğin masum heyecanını siyah camlı gözlüklerinin ardından seyrederken dudaklarının kıvrılmasına engel olamamıştı. Söz konusu yemek olduğunda Aziraphale her zaman böyleydi. “Karides olsaymışım keşke.”
“Mm, ne dedin?” Aziraphale'in sorusuyla ağzından kaçırdığı şeyin farkına vardı, iblis. Neyse ki melek, Çin yemeklerini düşünmeye öyle dalmıştı ki, Crowley'nin söylediklerini anlamamıştı. İblis yüzüne çarpık bir gülümseme yerleştirip omuz silkti, planında henüz ona açık itirafta bulunmak yoktu. “Kahrolası kalabalık diyorum, çok gürültücüler.”

good old-fashioned lover boy | good omensWhere stories live. Discover now