always, angel

724 112 46
                                    

Bölümü okurken dinlemenizi tavsiye ettiğim şarkılar:
Bon Jovi - Always
Aerosmith - Angel
⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀
×××
⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀
18 Mayıs 2003

Bahar sıcaklarının ani molasıyla şiddetli bir yağmur başlamıştı. Hava durumu tahmini yapma konusunda başarılı olamayan Crowley için bu hem bir yıkım hem de bir fırsat olmuştu. Çünkü bugün Aziraphale'in çok önceden sunduğu bir öneriyi gerçekleştirme kararı almıştı; pikniğe gitmek. Tatlı bahar esintileri eşliğinde, Londra'nın hemen dışındaki tepelik alanlarda basit bir piknik umuyordu. Sahafta ya da Ritz'de uygun anı yakalayamayacağını anlamıştı. Onu yeni ve güzel bir yere götürmesi gerekiyordu. Bu yüzden birkaç günlük plan ve hazırlıktan sonra gerekli her şeyi ayarlamıştı, -tabii anlaşılan hava durumu dışında her şeyi.

Aziraphale bu fikri duyduğunda çokça mutlu olmuştu ve bu işin en iyi tarafıydı. Birlikte atıştırmalık hazırlamışlar -aslında daha çok Aziraphale hazırlamış, Crowley bir köşede onu izlemişti,- ve o Salı, öğle vakti yola çıkmışlardı. Geldikleri tepelik alan epey büyüktü ve çevrede yerliler dışında tek tük insan vardı. Muhtemelen akşam olmak üzere oluşundan diye düşünüyordu, Crowley. Yanılıyordu, eğer gazeteleri ya da televizyonu takip etseydi gerçek sebebini bilebilirdi. Yine de umutsuz hayallerle, getirdikleri ekose örtüyü çimlerin üzerine serdi söylenerek. “Ekoseden hiç vazgeçecek misin?”
“Hayır,” dedi, Aziraphale keyifle. Küçük bir sepete doldurduğu atıştırmalıkları çıkarıp örtünün üzerine dizdi. Ardından hemen kenarına oturmuştu, Crowley de öyle yaptı. Önlerinde uzanan doğa manzarasıyla fazla ilgilenmeden sepetten çıkardığı şarap şişesini açtı. Bu, Aziraphale'e Noel'de aldığı şaraptan başkası değildi. Büyük kadehlere azar azar doldururken sırıtarak sordu: “Ritz'de akşam yemeği ve piknik. Listende üstü çizilmemiş başka ne kaldı?”
Aziraphale gülerek ona dönmüştü. “Muhtemelen bir şey kalmamıştır. Altı bin küsür yıl sürse de, hepsini gerçekleştirmişiz gibi görünüyor.”
“Bu artık benimle evlenmeye hazır olduğun anlamına mı geliyor?” Crowley alay ediyordu.
“Teklifimi alamadı-” Meleğin sözü yarıda kesilmişti, çünkü kararmaya dönmüş göğü baştan sona aydınlatan bir şimşek çakmış ve hemen ardından gök gürlemişti. Her ikisi de şaşkın bakışlarını gökyüzüne çevirdikleri anda yüzlerine düşen yağmur sularıyla Aziraphale gülümsemiş, Crowley ise küfür etmişti. “Siktir.”

“Biliyor musun, Crowley? Bunca seneden sonra insan meteorolojiden anlaması gerektiğini zannediyor. Görünen o ki, hiçbir şey anlamıyormuşuz. Tabii sen bunu bilinçli olan planlamadıysan.” Aziraphale böyle söylemesine karşın hiç de keyifsiz görünmüyordu. Sadece ıslanabileceğini düşündüğü tatlı kaplarını sepete geri yerleştirdi. “Planlı değildi,” dedi, iblis. “Lanet olsun.”
“Öyle deme, hayatım. Yağmur güzeldir.” Meleğin böylesine pozitif olması bile Crowley'i rahatlatmamıştı. Aslına bakarsanız, her yağmur yağdığında iblisin aklına Dünya'ya düşen ilk yağmur gelirdi. Şimdi de aynı şey olmuştu ve onu koruyacak kanatların melekten söküp alındığı gerçeğini yeniden hatırlamıştı, bu da tüm keyfini kaçırmıştı. Bakışlarını, yan tarafında huzurlu bir ifadeyle çevreyi inceleyen meleğe çevirdi. İşte o anda fırsatın farkına varmıştı.

Crowley, çimlerde otururken aralarına giren sepeti alıp kenara bıraktı. Örtünün üstünde kalan kadehleri de dikkatle yanına koymuştu. Yana doğru kayarak Aziraphale'e yaklaşıp da aralarındaki mesafeyi kapatırken etraflarını kolaçan etmeyi ihmal etmedi. Kimsenin olmadığından emin olduktan sonra da siyah takımının sırt bölgesinden kanatları ortaya çıktı. Siyah tüyler tüm görkemiyle göründüğünde uzun kanatlarından birini Aziraphale'in başının üstüne uzatarak onu yağmurdan korudu. Sarı saçlarından sular damlayan meleğin bakışları iblisi bulduğunda dejavu hissiyle ikisi de gülümsemişlerdi.

“Farkında mısın, Melek? Tıpkı başladığımız yerdeyiz.”
Crowley yumuşak bir tonda söyledikten sonra gözlüğünü çıkarmıştı. Sarı gözleri kısılmış, Aziraphale'in gözlerine kilitlenmişti. “Aslında Cennet Bahçesi İngiltere'de değildi,” diye açıklamaya çalışıyordu Aziraphale. “Bunu biliyor olmalısın.”
“Şşh, bahsettiğim o değil.” Crowley onu susturmak için işaret parmağını meleğin dudaklarına götürdü. Aziraphale'in büyük gözleri, iblisin gözlerinden aşağıya kaydığı sırada Crowley orada bir ışıltı gördüğüne Tanrı'nın üstüne bile yemin edebilirdi. “Demek istediğim.. Benim demek istediğim şey şu ki.. Buradayız ve her şey um.. Mükemmel?” Crowley saniyeler geçtikçe paniklemeye başlamıştı. Doğru anı yakaladığını biliyordu ama cümlesini toparlayamıyordu.
“Ah, Crowley..” diye mırıldandı, Aziraphale. Yüzünde belli belirsiz bir tebessüm oluşurken gözlerini yumdu ve tatlı bir sesle ekledi:
“Kes sesini, seni ihtiyar yılan.”

Bu, Crowley için beklenmedik bir onaydı, meleği onun hamlesini gözleri kapalı bir şekilde bekliyordu. O an ilk defa Aziraphale'den onay aldığını fark etti ve 6000 küsür yıldır hayalini kurduğu şeyi yaptı. Parmağını Aziraphale'in dudağından geri çekerken ona yaklaştı yavaşça. Heyecandan kanatları titremeye başlamıştı, ama bu utanç verici gerçeği dahi göz ardı etti. Parmakları bu defa meleğin yüzünü bulmuş, baş parmağıyla yanağını okşamaya başlamıştı. Gözleri kapandığı sırada başını eğdi ve dudaklarını, Aziraphale'in dudaklarıyla buluşturdu.

Nazikçe bastırıyordu, hareket etmeden. Tam geri çekilmek üzereydi ki Aziraphale, iblisi yavaşça öpmeye başladı. Bu gerçekte neydi bilmiyordu, ama Crowley asıl Kıyamet'in şu an onun içinde koptuğundan emindi. Meleğin ince parmakları beline dolandığında, dudaklarını tutkuyla emmeye başladı. Sanki yüzyıllar öncesinden beri çektiği bir özlem vardı da içinde, meleğin onu kutsuyormuş gibi hissettiren dudaklarından alamıyordu kendini.

O an gökten yeryüzüne yıldırımlar düştü, büyüklü küçüklü depremler oldu, sayısız dev dalga kıyıları dövdü. Bir melek ile bir iblisin birleşmesi neredeyse Deccal kadar etkiliydi. Başlangıçtaki elmanın ilk insan tarafından ısırılması gibiydi. Bir küçük Kıyamet yaşandı gezegende, ama onlar umursamadılar. Çünkü varoluşa aykırı son yasayı da çiğnemiş, birbirlerine âşık olmuşlardı. Daha önemli hiçbir şey kalmamıştı.
⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀
⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀
×××
⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀
Gelecek bölüm final arkadaşlar. :c

good old-fashioned lover boy | good omensOnde histórias criam vida. Descubra agora