Bölüm On: Okul Gezisinde Kayıplar

66.1K 3.4K 10.8K
                                    

*Bilgilendirme*

24 Ağustos saat 14.00-16.00 arası Bursa BKM Özlüce'ye kitaplarınızı imzalamak ve sizlerle sohbet etmek için geliyorum. Gelen gelsin gelmeyen de gelmenin bir yolunu bulup gelsin çok eğleneceğiz bence dkfjgkfd Normalde imzaları Instagram'dan duyuruyorum biliyorsunuz ama hazır bölüm atıyorken paylaşayım istedim. Kimler geliyor? :3

*Bilgilendirme bitmiştir bölüme odaklanalım jkfhgjkf*

Nedendir bilemiyorum; sana bakınca kendimi görüyorum, sana gelirken kendimden gidiyorum; senden giderken kendime gelemiyorum.

Oruç Aruoba

11 Mart 2005/ Cuma Gecesi

Gökçe saat on bir buçuğu geçtiğinde çoktan kütüphaneden çıkmış, evine varmıştı fakat nedense uykusu yoktu ve bu onu tekrar çalışma masasına oturup bilgilerini tazelemeye itti.

Kendine hazırladığı kartları çıkardı. Bunlar bir tarafında tarihle ilgili sorular olan, arkasındaysa cevabı yazan kağıt parçalarıydı. Gökçe'nin işine çok yarıyorlardı.

Telefonu titreyince başını kağıt parçalarından kaldırdı. Mesajın geldiğini gösteren bir titremeydi bu. İlk etapta önemsemedi ama sonra ona bu saatte kimin mesaj atabileceğini merak etti.

Masadan kalkıp yatağının üstünde duran telefonu aldı. Mesaj Alper'den geliyordu. Gökçe çocuğun mesajını görünce birkaç saniye mesaja baktı.

Arayabilir miyim?

Gökçe'nin cevabı gecikmedi.

Olur.

Mesaj atıldıktan yaklaşık yedi saniye sonra Gökçe'nin telefonu Alper'den gelen aramayı duyurmak adına titretip durdu. Genç kız derin bir nefes aldıktan sonra telefonu açtı.

"Efendim."

Alper'in sesi birkaç saniye gecikti. Gökçe, çocuğun düşüncelerini kafasında toparlamaya çalıştığını sezebiliyordu ama bu bekleme süreci çok canını sıkıyordu. Adeta bir işkence gibiydi.

"Merhaba," dedi Alper sonunda. "Nasılsın?"

Gökçe, hiç öyle hissetmese de klasikleşmiş cevabı verdi: "İyiyim, sen?"

"Ben de," dedi Alper ve ardından bekledi. "Bugün olanlar için üzgünüm."

Gökçe cevap vermeden gerginlikle dudağının kenarını ısırdı. "Evet, ben de."

"Seni kötü bir duruma sokmak istememiştim."

"Biliyorum," dedi Gökçe. "Bugün kızlardan biri kavganın nedeniyle ilgili bir şeyler geveledi."

Alper direkt "Canan mı?" diye sordu. Gökçe'nin sessizliği açık bir cevaptı. "O kız cidden yılanın başı."

"Benden pek hoşlanmıyor," dedi Gökçe. "Yüzünde bunu söylerken anlamsız bir zevk vardı."

Alper bir şey söylemek için derin bir nefes aldı ama ardından hemen sustu. Gökçe, çocuğun muhtemelen bir küfür savuracağını ama kendini son anda frenlediğini anladı.

"Benim sormak istediğim şey," dedi Alper. "Bu söylediği şeyler gerçek mi?"

İkisi için de konuşmak çok zordu. Gökçe nasıl bir cevap vereceğini bilemedi. Genç kız sessizliği uzadıkça Alper işkence çekiyor gibiydi. "Canan bana sevgili olduğunuzu söyledi," diye konuşmayı sürdürdü.

Gökçe'nin kaşları çatıldı. "Demek öyle söyledi."

"Her neyse," dedi Alper. Gökçe'nin ne kadar sinirlendiğinin farkında değildi. "Sorumu yinelemek istemiyorum."

ÖLÜLER KONUŞAMAZWhere stories live. Discover now