Bölüm On Üç: Bay R.

56K 3K 8.7K
                                    

Selam! Bölüme başlamadan önce size beni biraz üzen bir şeyden bahsetmek istiyorum.

Şu sıralar çok dengesiz bir psikoloji içindeyim. Olur olmadık şeylere kendimi üzebiliyorum. Kafamda bir ton şey var. ''Şu şöyle olmazsa ne yapacağım, bu böyle olmazsa ne yaparım?'' diye düşünmekten kendimi alamıyorum ve bu ister istemez yazmamı da etkiliyor. Bunu fark edince ağlama krizlerine giriyorum ve iyice çıkmaza düşüyorum.

Yazamıyorum. Bilgisayarın başına oturunca her şey çok kolay oluyor ama o bilgisayarı açamıyorum. Bu yüzden biraz üzgünüm.

Yine de siz değerli okurlarıma bir özür borçlu olduğumu düşünüyorum. Neticede sabırla bekliyorsunuz, belki sinirleniyorsunuz ama inanın kontrol edebildiğim bir süreç değil. Sizi bekletmem çok yanlış ama kontrol etmekte çok zorlandığım bu süreç için sizden gerçekten özür dilerim. Umarım en yakın zamanda bu sorunu halledebilirim.

İyi okumalar. Sizi seviyorum. 💙

*

"Biliyorsunuz ki ölüm, bütün ölümlülerin yanı başında.''

Roma Dönemi'nden kalma bir mezar steline ait söz.
(Kalıntılar Samsun'dan çıkarılmıştır.)

29 Ağustos 2016

Yankı, köpeğiyle birlikte kanepede uzanırken birkaç gün önce yaşadığı korkunç şeyleri düşündü. Aslında düşünmek yanlış bir tabir olabilirdi çünkü genç kadının yaşananları bir an için bile aklından çıkardığı söylenemezdi.

''Beni sen kurtarmışsın,'' dedi Mavi'ye bakıp. Köpek başını yana yatırıp sanki onu anlıyormuş gibi ışık saçan gözleriyle baktı.

Yankı derin bir nefes alıp yaşananları düşündü. Bir kişinin bilinçli olarak ona böyle bir şey yapmasını mantığı almıyordu. Kim, neden bu kadar nefret ediyordu ondan?

Yankı'ya not getiren o çocuk ise ayrı bir sırdı. Genç kadın, daha önce hiç görmediği bir çocuktan ölümle uyarıldığını öğrenmişti.

Doktorun tahminlerini kendine geldikten sonra dinlediğinde aslında bunun bir uyarı olmadığını anlamıştı. O kişi, her kimse, Yankı'yı bilinçli olarak öldürmek istemişti.

Yankı'nın sağ kalmasının belki de tek sebebi keki yedikten bir süre sonra kusmasıydı. Kusmasına neyin sebep olduğu konusunda net bir tahmin yapılamasa da doktor kekteki bir malzemenin bozuk olabileceğini ileri sürmüştü. Onu bu hâle getiren ilacın ne olduğu hakkında hiçbir fikirleri yoktu. Doktor, birkaç madde söylemişti ama bunlar Yankı'nın zihninden gelip geçti.

Hem keki hem de parmak izinin incelenmesi için kabı polislere teslim ettiler. Polisler, sonucun birkaç gün içinde çıkacağını söyledi.

Tüm bunlar olurken Yankı; ablası Selin'in, Erdem'in ve Hakan'ın ısrarlarına karşı çıkarak evinde kalmak istemişti. Evet, bu isteği onun için bile aptallık derecesinde cesurcaydı ama o kişi her kimse ona boyun eğmek istemiyordu.

Bir tek Burcu. Tüm bu olaylar olurken Burcu hiçbir şekilde kızın yanında olmamış, sadece geçmiş olsun demek için bir telefon açmıştı, o kadar. Yankı'nın kalbi ona çok kırgındı.

Evde kalma isteği üzerine çevresindeki kimse onu yalnız bırakmadı. Hakan ve Selin, sırasıyla Yankı'da kalıyorlardı. Gündüzleri ise Erdem, genç kadının başından ayrılmıyordu.

Saat on buçuğu bulmuşken kapı çalınca Yankı düşüncelerinden sıyrıldı ve zoraki de olsa ayaklandı. Kapıyı açtığında Erdem, sıcak bir gülümsemeyle Yankı'ya bakıyordu.

ÖLÜLER KONUŞAMAZWhere stories live. Discover now