Bölüm On Bir: Mavi

75.1K 3.6K 18.8K
                                    

Selam! Yoruma geçmeden önce dehşet uzun bir bölüm yazdım. Yani yaklaşık yedi bin kelime falan... Bu yüzden ödül olarak sizden bol bol yorum ve oy bekliyorum. Bir de sizi kocamannn öpüyorum. İyi okumalar <3

/

Yorumlar, nedenler önemsizdi; kesin değildi. Önemli olan insanın edimleriydi. Değişmez tek bir kesinlik vardı insan için: Ölüm.

Yusuf Atılgan

25 Ağustos 2016

Ölüm gelecek ve bana senin gözlerinle bakacak.

Yankı zihninde çalan ve tam olarak anımsayamadığı müzik sesiyle birlikte kendisine şiir okuyan bu fısıltıyı duyar gibiydi. Duyduğundan emin değildi çünkü bu ses sanki zihninin içindeydi.

Evinin salonunda dolaşırken genç kadının kalbi deli gibi çarpıyordu fakat farkında bile değildi.

Bu, bitirmeye benzeyecek bir günahı.

Yankı bu şiiri hiç sevmemişti. Kimdi ona bu şiiri okuyan? Kapıya doğru yalpalayarak yürüdü.

Bu müzik sesi nereden geliyor? Sanırım pencere açık kalmış, üşüdüm. Ne diyordum? Evet, müzik. Şiiri kim okuyor acaba? Bazı şiirleri hiç sevmem. Bir kere şiir yazmak istemiştim ama olmadı. Müzik... Sesi çok yüksek. Neydi bu şarkının adı? Poison, evet evet Poison. Hava kaç derece acaba? Burası çok soğuk. Müzik sesi nereden geliyor, radyodan mı? Başım ağrıyor, uyumalıyım. BİRİ ŞU RADYOYU KIRSIN!

Aynada beliren bir ölü yüzü görmeye benzeyecek.

Yankı salondaki aynanın yanından geçerken yansımasına baktı ve orada yalnız olmadığını fark etti. Arkasında kırgın bakışlı, iç çamaşırlarıyla bir kız duruyordu. Doğrudan ona bakıyordu. Kızın bileğine siyah bir kurdele bağlanmıştı. Üzgün görünüyordu.

Yankı, kendisinden çok daha genç ve güzel olan bu kızı inceledi. Çok mutsuz bakıyordu. Hayat ona iyi davranmamıştı.

Kim bu kız? Neden bana öyle bakıyor? Beni sevmedi sanırım. Pencere neden açık? Biri kapatmalı, çok üşüdüm. Karnım acıktı sanırım.

Dinlemeye benzeyecek suskun bir dudağı.

Şiir zihninde okunmaya devam ederken genç kadın, bu şiiri okuyan sesin de aynadaki yansımadan ona bakan kız olduğunu anladı. Yavaş yavaş kızı tanıyınca gülümsedi.

Gökçe... Evet evet, bu Gökçe. Ne çok zaman geçti. Kesin çok iyi bir bölüme yerleşmiştir. Çok çalışıyordu. Biri şu radyoyu kapatmalı.

Dilsiz düşeceğiz ortasında burgacın.

''Gökçe,'' dedi Yankı yüksek sesle. ''Bu ne güzel sürpriz! Hava soğuk, pencereyi kapatmak lazım ama uzanamıyorum. Ortalık dağıldı. Neredeyim ben?''

O an birkaç şeyin farkına varır gibi oldu. Gökçe mi? O ölmemiş miydi?

Aklından binlerce düşüncenin geçtiği o anda sadece tek bir düşünce zihninde asılı kaldı: ''Ölüm geldi ve bana Gökçe'nin gözleriyle baktı.''

3 Gün Önce

Yankı, yavru köpeğin çıkardığı seslerle güne merhaba dedi.

Küçük varlık sürekli zıplıyor, kızın üzerine çıkmaya çalışıyor, tişörtünü çekiştiriyordu. Genç kadın sonunda direnmenin faydasız olduğunu anlayınca yatakta doğruldu. Kendine masum bakışlar atan köpeğe bakıp, ''Buna iyi alıştın,'' dedi. ''En sonunda bozuşacağız, ona göre. En yakın zamanda kendi mamanı kendin almayı öğrenmen lazım.''

ÖLÜLER KONUŞAMAZWhere stories live. Discover now