8: Buldum seni.

6.6K 752 427
                                    


Bölüm sonu: M

"Jungkook?"

Şaşkın bakışlarım etrafta dolanırken bir süre daha boş koridora bakmaya devam etmiştim.

"Jungkookie?" Dudaklarım istemsizce büzülürken alt dudağım üst dudağımı esir almıştı. Jungkook etrafta görünmüyordu. O değil miydi yoksa bu hediyenin sahibi? O zaman kimdi?

Yavaşça yere eğilerek tatlı bir hediye paketiyle kaplanmış kutuyu elime almış ve içten içe heyecanlanarak son kez etrafa bakmış, kimseyi göremeyince de omuz silkerek kapımı kapatmıştım.

Yaklaşık iki saattir odada tek başımaydım. Uyandığımda Jungkook yanımda yoktu. Oysa ki en çok bundan nefret ederdim. Birlikte uyuduktan sonra tek uyanmak beni üzüyordu. Bunu o da biliyordu. Yine de onu sıkmamak için tekrar bir şey söylemiyordum. Sonuçta yaptığı onca şeyin yanında bazen unutarak veya bilse de gerektiği için yalnız uyanmama neden olmasına mızmızlanabilecek durumda değildim. Bu gerçekten nankörlük olurdu.

Daha fazla düşünmeyerek bacaklarımı uzatmış ve aradaki boşluğa koydugum paketi açmıştım. İçinden çıkan kahverengi kutunun kapağını açtığımda ise açıkçası biraz garip hissetmiştim çünkü bu Jungkookun hediye edeceği bir şey değildi. Kutunun içinde bir pijama takımı vardı. Lacivert-beyaz çizgili, üzerinde küçük küçük kalpli bir varlıkla süslenmiş bir pijama takımıydı.

Pijamayı kutunun içinden çıkarttığımda kutunun içine yapıştırılmış not dikkatimi çekmişti. Daha iyi okuyabilmek için eğildiğim sırada ise kapımın açıldığını duymuştum. Bakışlarım istemsizce kapıya kayarken yüzünde kocaman bir gülümsemeyle birlikte elinde tatlı bir saksıyla içeri giren sevgilimin beni görür görmez gülüşün soluşuna şahit olmuştum. Yani teknik olarak gülüşünü solduran ben değildim ama neyse, anladınız siz.

"O ne, Taehyung?"

Elindeki saksıyı bırakmadan yanıma geldiğinde ben de bakışlarımı elimdekilere çevirmiştim.

"Bunu kim verdi sana?"

"Bilmiyorum ki? Ben de sen sürpriz yaptın sanmıştım" dediğimde kaşları hafifçe havalanmıştı. Bakışları önce elindeki saksıya ve sonra benim elimdeki pijamaya gidince yüz ifadesi biraz daha bozulmuştu.

"Güzelmiş, kim aldı acaba?" Diyerek saksıyı bir kenara bırakmak için hareketlendiğinde onu durdurarak saksıyı elime almıştım.

"Orkide, değil mi?" Demiş ve ona teşekkür edercesine gülümsemiştim. "Teşekkür ederim Jungkook, bunlar çok güzel"

"Odan yeterince aydınlık olduğu için yetiştirme açısından uygun olduğunu düşündüm. Hem en sevdiğin çiçeğin de orkide olduğunu biliyorum."

"Teşekkür ederim" diyerek bir kolumu boynuna sarmıştım. Diğeriyle saksıyı tutmaya devam ediyordum çünkü. "Çiçekleri gerçekten çok seviyorum. Ayrıca böyle ince düşünerek aldığın hediyelerin önüne hiçbir hediye geçemez biliyorsun değil mi? Milyon dolarlık hediyeler yerine maneviyatı yüksek olan hediyeleri sevdiğimi de hatırlatmama gerek yok bence?"

"Biliyorum" demiş ve dudaklarını saçlarımın olması gereken yere bastırıp derin derin soluklanmıştı. "Ama bu pijamalar da güzelmiş. Kaliteli bir mağazanın vitrininde görmüştüm"

"Şansa bak" demiş ve gülümseyerek geri çekilmiştim. Bakışlarımı orkide dikili saksıya çevirip devam ettirmiştim cümlemi. "Ben de bu orkideleri kaliteli bir aşkın filizlendiği evin bahçesinde görmüştüm."

Dudakları tatlı bir şekilde kıvrılırken yanağımı kavrayarak beni kendisine çektiği gibi dudaklarımızı birleştirmişti. Sabah onsuz uyanmamın verdiği huysuzluk toz olup uçarken ondan ayrılıp saksıyı yandaki komodinin üzerine yerleştirmiş ve sonra ona dönerek kaldığımız yerden devam ettirmiştim öpücüğü.

Record! :taekookWhere stories live. Discover now