14: End of time.

9K 872 879
                                    

Final

__

Taehyung hayatını her zaman çok sevdiği yıldızlara benzetirdi.

Parlak, etrafında bir sürü arkadaşı olarak değil de bize yakın görünse de çok uzaklarda, yalnız başına parlamak zorunda olan bir yıldız olduğunu düşünürdü. Ben de bu hikayede onun güneşiydim. Ortalıkta olmadığı, görünmediği zamanlar benden güç toplardı ve gece olup sahneye geçmesi gerektiği zaman da tamamen benden aldığı güçle parlardı. "Güneşim olmasa parlayacak tek bir yanım dahi yok" derdi bana. Gözlerimden öper ve eklerdi. "Burada sen benim güneşim oluyorsun, parlamasına izin verdiğin de ben"

Filmlerine her zaman ilham kaynaklığı ettiğimi söylerdi Taehyung. Her sevişmemizin ardından elinden düşürmediği kalem ve kağıdına sarılır, özellikle ben arada kullandığım sigaramı ondan uzakta içerken bir köşeye geçip beni izler, izlerken de bir şeyler yazmaya devam ederdi.

Onun güneşi olmayı, gerçek güneş olmaya tercih edeceğim kadar seviyordum onu. Sonsuz güç, sonsuz ısı ve sonsuz bir enerjiyle parlamaktansa yeri geldiğinde biricik yıldızıyla arasına bulutlar yerleşen, onun parlamasının tek nedeni olduğune inanan güneşi olmayı seçerdim. Sadece ona ait olmayı, önüme serilen tüm güçlere tercih ederdim ve bu konuda kısa bir süre bile düşünmez, tereddüt etmezdim.

Zaten Taehyung, sonsuzluğun ta kendisiydi benim için. Sonsuz aşk, sonsuz sevgi, sonsuz üzüntü, sonsuz acı, sonsuz güven, sonsuz enerjiydi. Taehyung benim için sonsuz sıfatının başına eklendiği her isimdi. Tüm bunların en güzel yanı ise Taehyungun benim oluşu, benim sonsuzluğum oluşuydu.

Parladığı veya gücünü kaybedip sadece parlamaya çalıştığı her dönemde yanında oluşum, onun ilham kaynağı olmama neden olduğundan dolayı ve ilk filmini bana aşık olduktan sonra yazdığı gerçeğinden dolayı kapanışı da benimle yapmak istemişti. Ona son kez ilham olmuştum ve sonucunda tüm filmlerini unutmama neden olacak bir film çıkartmıştı ortaya.

Hayatımı anlattığım son filmimin üzerinde çalışıyorum ama lütfen ayrıntı sorma ve birilerinden öğrenmeye de çalışma, derdi bana hep. Benden saklamak isteyişini pek anlayamasam da ona saygı duyarak sadece ilham kaynaklığını yapmıştım. Merakımı filmi izlediğimde gidereceğimi söylediğinde ise filminin ana konusunun 'ben' olduğunu asla düşünmemiştim.

Hayatımı anlatıyorum dediği filminin başrolü bendim. Hayatını anlatmaya beni ilk gördüğü zamanla başlamış, hastaneden çıkıp bir sahilde sarmaş dolaş otururken görünen bizle bitirmişti. Anlatmak istediği şey ise basit ama bir o kadar da nefes kesiciydi.

Hayatı bendim.

Birinin hayatı olacak kadar büyük bir etkiye sahip olunduğunu düşünmezdim. Evet, geleceğe baktığımda Taehyungdan başka bir şey göremiyordum ve bu benim için zirveydi ama o, bunun da bir üst seviyesindeydi. Geleceğinde ve şimdiki zamanında sadece beni görüyor, geçmişinde benim olmadığım her anı unutmaya hazırlanıyordu. Bu his güzeldi. Sevildiğini bilmek, ne denli sevildiğini bilmek güzeldi ama korkutucuydu da. Etkimin büyük oluşu, en ufak bir hatamın yıkıma dönüşebileceği ihtimalini de önüme seriyordu.

Yine de bu ihtimal gözümü çok fazla korkutmuyordu çünkü sevgisi karşılıksız değildi. O beni kaybetmekten ne denli korkuyorsa aynı şeyleri ben de hissediyordum. O her sevişmemizden sonra bir aydınlık yaşıyordu, ben de her sevişmemizden sonra sorguluyordum. Onun gibi bir insanı nasıl hak ettiğimi sorguluyordum ve onun duru güzelliğini, temiz kalbini ve tamamen doğal olan tepkilerini izlerken parmaklarım istemsizce sigarama gidiyordu. İçimi yakıyordu güzelliği. Bazen oturup ağlamak isteyecek kadar yakıyordu beni.

Record! :taekookWhere stories live. Discover now