Uf olmuş

4.4K 218 16
                                    

Düğün sonrası Esma Mert ve Demir'in takıntılı derken ne demek istediğini yaşayarak öğreniyordu. Demir gerçekten boğucu olabilecek bir ilgi gösteriyordu karısına. Klinikteyken bile rahat bırakmıyordu. Öğle yemeğinde beraberlerdi, akşam birlikte eve dönüyor, sabah beraber çıkıyorlardı.
Esma hiç şikayetçi değildi. İpleri adama vermiş, o ne isterse nasıl isterse öyle yapıyordu. Bu konuda gelen eleştirilere de cevabı hazırdı. "Biz şu anda yaşayamadığımız ne varsa telafi ediyoruz. Demir biraz baskıcı görünebilir size ama ben onu anlıyorum. Eğer imkanım olsaydı küçültür boynuma asardım kocamı. Lütfen siz de çok görmeyin bu mırç mırç hallerimizi." diyor herkesi susturuyordu.

Demir'in ev halini çok seviyordu. Huzurlu, sakin ahenk dolu bir ilişkileri vardı genelde. İlk büyük kavgalarını Esma'nın bir tedarikçi ziyaretini haber vermemesi üzerine evliliklerinin ikinci haftasında yapmışlardı. Zeynep "Sakın süngünü düşürme. Demir'e zaafını sezdirirsen kullanır, unutma." demişti. Esma kıyamıyordu ama Zeynep haklı olabilirdi. Yetişkin Demir'i tanımıyordu zaten. Hiç alttan almamış, öfkeyle bağıran adama sakin bir ses tonuyla ama net karşılık vermişti. Gün içinde yapılan bu tür kısa ziyaretleri söylemesine gerek yoktu ki.
"Ağzını yüzünü siktiğimin herifi neredeyse içine düşecekti Esma. Başlatma beni şimdi."
Esma bir de bu küfürlü konuşmalardan çok rahatsız oluyordu. Zeynep'ten alışık olmalıydı aslında ama Demir küfür ederek bağırdığında ister istemez ağlamak geliyordu içinden.
"O senin sorunun. Sana da yiyecekmiş gibi bakan kadınlar oluyor. Ben de boğazlarını dişlerimle parçalamak istiyorum. Ama sırf bu nedenle seni darlamıyorum."
"He ben darlıyorum seni şimdi öyle mi?" O kadar küskün ve üzgün duruyordu ki Esma hemen sarılıp yumuşatmak istedi ama kendini tuttu. Çünkü Lale "Sana kendini suçlu hissettirir. Hayatında görebileceğin en iyi manipülatörle evlendin Esma. Unutma karşındaki yaşına rağmen toy bir delikanlı değil. Baban tarafından yetiştirildi. Her mimiğini soluk alışını bile okur. Sonunda istediğini almak için sana küçük tavizler verir hiç anlamazsın. Uyanık ol kızım. Patronun değil kocan olsun." demişti.
"Evet aynen öyle yapıyorsun. Sana aşığım Demir. Yıllardır nasıl gözüm senden başkasına kapalıysa yine öyle. Benim için cansız nesneler gibi olan insanlar için beni kırma." diye karşılık verdi. Demir düşünceliydi. Hiç bir şey söylemeden arkasını dönüp gitti.
Esma çok ağlamıştı. Aramayı "Sen nasıl istersen öyle olsun yeter ki gel" demeyi istiyordu. Ama babasının sözleri geldi aklına.
"Bana benziyor. Keşke babasına çekseydi ama benim etkim daha fazla oldu. Lider olsa makul olanı seçer. Ama Demir hep sonunda adil olanı seçmeye çalışıyor. Bu da taraflardan biri kendisiyse zor oluyor tabi. Böyle zamanlarda biraz izin ver ona. Sonunda hep doğru yolu bulur." İçi kan ağlasa da sabırla bekledi. Kalktı yemek yaptı. Sofrayı hazırladı. Demir bir kilo ahududulu dondurma alıp gelmiş ve Esma'yı öpmüştü. Bu olaydan sonra ipleri gevşetmese bile kıskançlık nedeniyle tekrar tartışmamışlardı.
Esma yetişkin Demir'e hissettiklerine inanamıyordu. Adam onu her tavrıyla büyülüyordu. Kesinlikle kusursuz değildi. Ama kusurlarını kabullenişi hatta kabul ettirişi inanılmazdı. "Ben böyleyim" diyordu. "İşinize gelirse" Esma'dan başkasına eyvallahı yoktu. Eğlenceliydi, yatakta şahane bir aşık, her anında şaşırtıcı bir insandı. "Bilmiyorum" demekten, "anlatsana" demekten çekinmiyordu. Sıfır ego, sıfır kibir bir karakter geliştirmişti. "Sen Esma içimde öyle yerleri istemeden ezdin ki, şimdi attığın her tohum için aç oralar. Bir gülüşün, bana o gözlerle bakışın, dokunuşun ilaç gibi. Seni sevmek divane etti belki ama ben sana yanarken de mutluydum. Şimdi tuhaf gelecek sana. Ben senin başkasını düşündüğünü sandığımda bile mutluydum. Soluk alıyordun, yaşıyordun, yanımda ya da uzakta bu bile mutluluktu."
Esma yıllardır ağladığı her an kendinden başka kimsenin böyle üzülebileceğini düşünmezdi. Ona göre yaşadığı hasretin, acının aynısını çeken yoktu. Şimdi o bencilliğinden utanır olmuştu.
Demir hayır işlerinin gizlice yapılanını seviyordu. Tedavi ettirdiği yoksul hastaların haddi hesabı yoktu. "Hepsi birilerinin Esma sı." demişti bir seferinde. Esma kalbine yara almış gibi olmuştu. O da yardımı severdi ama yardım etmenin hazzını yaşamak için yapardı. Bunu kendine itiraf edebiliyordu. Demir ise sadece o insanın yerine, sevdiklerinin, sevenlerinin yerine kendisini koyuyordu. Pencerenin diğer tarafından bakıyordu.
Her çalışanının adını biliyordu. Onlara hem saygı duyuyor, hem de seviyordu. Yaşça büyüklerine "abi" "abla" diyordu. Bu kişi oteldeki kat görevlisi olsun, finans müdürü olsun fark etmiyordu.
Esma en çok bir çekmecede gizlenen fotoğrafları görünce şaşırmıştı. Esma'nın fotoğrafları. Birinde saçları çok daha kısaydı. Bisiklete biniyordu. Bir diğerinde kitap okurken uyuya kalmıştı. Bir fotoğrafta Mahir in sırtında diğerinde başı Lale Hanımın dizinde. Bunların çekildiği zamanları hatırladı. Tatil için geldiği vakitlerde çekilmişlerdi. Demir'in fotoğrafçılığa sardığı zamanlardı. Başkaları da vardı. Sanki Esma'nın kadraja kazara girdikleri. Ama hepsinde vardı. Pantolonunu yukarı çekerken, burnunu silerken, köfte yoğururken çekilenler bile vardı. Yüzlerce kare.
Şimdi kucağına almış hepsine tek tek bakıyordu yine.
"Bıkmadın mı kendine bakmaktan?" Demir onun bu halleriyle alay ediyordu. "Asla bıkmam. Kendimi senin gözlerinle görmek öyle güzel ki. Bu fotoğraflar bana aşk mektupları gibi geliyor. Onları okumak çok güzel."
Demir yanına oturup kucağındaki yığından bir kağıt seçti. "Bak burada yine burnun gözlerin kıpkırmızı. Yine ağlamışsın belli." dedi.
"Bu günü hatırlıyorum. Boynunda bir morluk vardı. Çok geç saatte gelmiştin koruya. Sabah da geç uyanmıştın."
Demir içini çekti. "Aptalca davrandığım zamanlardı. Sanki bedenimin ihtiyaçlarını giderirsem ruhum daha az acı çeker gibi geliyordu. Bunun işe yaramadığını zamanla öğrendim tabi."
Esma meraktan ölse de sormayacaktı. Onun sahip olmadığı bir zaman dilimiydi. Sessizce fotoğrafları karıştırmaya devam etti.
"Akşam Mahirle ablam yemeğe geliyormuş."
Esma güldü. "Kendilerini zorla davet ettirdiler."
"İyi ben de İpekten gelmesini istedim. Şu Mahirle aralarında ne olup bitti bilmiyorum ama canımı sıkıyor. Bir araya gelsinler, çözsünler meselelerini." Demir kızgın görünüyordu. Sanki bu durum canını fazlasıyla sıkıyor gibiydi.
Demir'e baktı şaşkınca. "Sen insanların durumlarını kafaya takmazdın, niye bozuldun bu kadar?"
"Kızı seviyorum. Çok iyi bir insan. Kendini her şeye rağmen gerçekleştirmiş, çözmüş. Yani küçücük yaşına rağmen pişmiş. Mahiri de seviyorum. Niye İpek'e böyle davrandığını bilmek istiyorum. Durup dururken ne oldu da içine şeytan kaçtı bu adamın?"

Susturma Kalbini Artık ( TAMAMLANDI) Korunun Çocukları İlk Kitap Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang