final

3.1K 201 91
                                    

“Üşüyorum,” dedi, fısıldayarak. “Beni ısıtır mısın?”
Kimse yoktu etrafta, yine de fısıldıyordu. Sanki birilerinin onları yakalamasından korkuyordu hâlâ. Aldığı teklifle kollarını yanında uzanan bedene doladı, kumral olan. Başını göğsüne yatırmış, parmaklarını omuzlarına kadar inen saçlarında gezdiriyordu çocuğun. Sürekli içtiği sigaralara rağmen kokusu fazlasıyla güzeldi. Tıpkı cennet bahçelerinde gezinirken ciğerlerinizi dolduracak olan o koku gibi, diye düşünüyordu.

Saçlarından bir tutamı parmağına dolarken, uzun saçlı da bacaklarını onunkilere dolamıştı. Neredeyse bir saattir birlikte uzanıyorlardı. Dış dünyada yaşananlardan tamamen uzaklardı, bunları akıllarına dahi getirmek istemiyor, yalnızca birlikte geçirdikleri her anın tadını çıkarıyorlardı. Noel tatili için evlerine dağılan öğrenciler sayesinde sonunda başbaşa kalabilmişlerdi. Ne dostlarını, ne de düşmanlarını umursuyorlardı şimdi. İnsanlar yüzünden o kadar ayrı kalmışlardı ki, şimdi bu anı bozmaya hiçbir şeyin gücü yetemezdi.

Başını kaldırıp Sirius'un saçları arasına bir öpücük kondurdu. Onu çok özlemişti ve hâlâ da özlüyordu. Yanındayken de, onu öperken de özlüyordu. Sevgisini anlatmaya sözcükler yetmiyor, ona sunmaya ise gücü yetmiyordu. Yine de Sirius'un her şeyi bildiğinden emindi. Onu o kadar uzun süre, çaresizce, gerçekliğinden emin olamadığı umutlarına tutunarak sevmiş ve beklemişti. Şimdi bile hâlâ inanası gelmiyordu, sevdiği insanı kollarının arasında tuttuğuna. Tıpkı bir masalda gibiydi.

“Mutlu Noeller, Remus.”

Sirius, yüzünü gömdüğü göğüs yüzünden boğuk çıkan sesiyle konuştuğunda kumral çocuk gülümsedi. Mutluydu sahiden, hiç olmadığı kadar mutluydu hem de. Bu, okulda geçirdiği ikinci, Sirius ile geçirdiği dördüncü -çünkü birinci ve ikinci sınıftayken aile evinden çıkamamıştı- ama hayatı boyunca yaşadığı en güzel Noel'di. Sirius'un belini saran parmakları onu pijamasının üzerinden okşadı. Bir cevap uman çocuk beklentiyle başını kaldırıp da Remus'a bakınca, kumral çocuk bu fırsatı dudaklarından çaldığı bir öpücükle değerlendirmişti. Ona yumuşacık bir öpücük verdikten sonra başını çekip gülümsedi. “Mutlu Noeller, Sirius.” dedi, ardından bir anlığına duraksasa da devam etti. “Seni seviyorum.”

Bunun üzerine Sirius ise gözleri kısılana dek gülümsemiş, başını yeniden sevgilisinin göğsüne yatırmıştı. Sessizlik oluştu, Sirius'tan bir cevap gelmedi. Remus ise bunu sorun etmiyordu, çünkü biliyordu. Bir gün mutlaka söyleyeceğini biliyordu. Sirius'u tanıyordu, ona güveniyordu. Normal insanlardan farklı olarak buna kırılmamış, üzülmemişti. Tam tersine yüzündeki gülümseme genişledi, sonunda dile getirebildiği için çok rahatlamıştı. Bu büyük bir sözdü ama o da bu sözün ağırlığından haberdardı ve emindi. Hayatında en çok istediği şeyin Sirius olduğundan, hatta sırf o mutlu olacaksa hayatında olmamasına bile razı gelebilecek kadar onu önemsediğinden emindi. Evet, tam olarak buydu istediği; Sirius'un mutluluğuydu. Onun gülüşüyle güne başlayıp, onun kahkahalarıyla günü bitiremese bile bir yerlerde gülüp kahkahalar attığını bilerek mutlu olmaktı. Ama sonra sessizlik bozuldu ve Remus'un gözlerini ışıldatan sözcükler döküldü Sirius'un dudaklarından:

“Ben de seni seviyorum.”

Ve evet, yanılmamıştı. Bu geçirdiği en güzel Noel'di. Kolları arasındaki bedene daha sıkı sarıldı, Sirius başını ona doğru çevirdi. Gözleri buluştuğunda Remus gülümsüyor, Sirius ise yavru köpek gözleriyle ona bakıyordu. Kıpırdanarak yukarıya tırmandı ve kumral olanın dudaklarına yetişince sevgilisinden bir öpücük çaldı. “Biliyor musun,” diye fısıldadı. “Şimdiye dek göremediğim için kendime çok kızgınım.”

Remus kollarından birini geri çekip, Sirius'un yüzüne düşen bir tutam saçı kulağının arkasına ittirdi. Şefkâtle çocuğun yanağını okşarken, “Olmamalısın,” dedi ve sesine alaycı bir ton katarak ekledi. “Eğer onca kızla birlikte olmasaydın belki de en iyisinin ben olduğunu anlayamazdın.”

“Bunda haklı olabilirsin. Artık kimsenin senin gibi kokmadığını biliyorum, kimsenin senin gibi öpemeyeceğini de.” Sirius göz kırptı.

Remus bir anlığına düşünür gibi bir ifade takındı, ardından omuz silkti ve uzun saçlının gözlerini devirmesine sebep olan sözleri söyledi: “Aslında duş jelimi çalarlarsa kokabilirler.”

“Merlin aşkına, Remus... Senin hep umutsuz romantik olduğunu düşünmüştüm, ama sen romantik anları da batırıyorsun.”

İkisi de gülmüş, ardından Remus özür dilercesine esmer çocuğun dudaklarına uzun bir öpücük bırakmıştı. Dudakları ayrıldığında Sirius yeniden gülümsedi, başını yana çevirip yanağını tutan elin avuç içine de bir öpücük kondurdu.

“Pekâlâ, seni affediyorum.”

Şakayla mırıldandıktan sonra yeniden sevgilisine döndü. Remus'un sözleri ne kadar ortamı bozsa da, gözlerindeki parlaklığı görmek bile yetiyordu ona. Bunca yıl, o bakışlardaki sevgiyi göremediği için kendine kızmaması imkânsızdı. Bir öpüşüyle bile ışıl ışıl parlayan yeşillikler, ilkbaharda taptaze yapraklarını sergileyen bir orman dolusu ağaçtan çok daha güzeldi. Her zamanki yorgunluklarından eser yoktu, hayat dolulardı. Yüzündeki eski çizgiler bile çocuğun yaşam enerjisiyle daha az görünür olmuşlardı sanki. Remus'u tanıştıkları günden bu yana ilk kez bu denli huzurlu gördüğüne yemin edebilirdi. Bu, Sirius'un aldığı en güzel Noel hediyesiydi.

“Teşekkür ederim,” diye mırıldandı, Sirius.

“Ne için?”

“Görmemi sağladığın ve bana böyle baktığın için.” Sirius usulca söylediğinde Remus başını yana eğdi.

“Hayır,” diye karşı çıktı. Çocuğun yanağındaki parmaklarını dudaklarına indirip alt dudağını okşadı. “Asıl ben teşekkür ederim.”

“Ne için?” Bu defa soran Sirius olmuştu.

“Her şey için,” diye yanıtladı ve okşadığı dudaklara uzanıp onları tutkuyla öpmeye başladı.
⠀⠀⠀⠀⠀⠀
Son.
⠀⠀
⠀⠀
×××

Bugün Sirius'un doğum günü!
Ben de bu güzel günü şu yumuş yumuş final bölümüyle taçlandırmak istedim.

Ve biliyorum, bu kadar beklettikten sonra daha uzun bir final yapmalıydım ama bilen bilir, fluff yazma özürlüsü olduğum için beceremiyorum böyle şeyleri. O yüzden finaller hep sade ve kısa oluyor. Her neyseee.

Yolculuk boyunca bana ve WolfStar'a eşlik ettiğiniz için teşekkür ediyorum. Bu fic birçok açıdan kusurlu olsa da benim yazarken çok eğlendiğim ve çokça sevdiğim bir ficti. Bu yüzden umarım siz de sevmişsinizdir. Bittiği için üzgünüm doğrusu.

Belki ileride özel bölüm yazarım, belki yazmam. Bilemiyorum şimdilik.
Ama mutlaka başka ficler yazmaya devam edeceğim, takipte kalın. Sizi seviyorum. 💕

quarter past midnight | wolfstarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin