Giriş

1K 13 0
                                    

Hayatı boyunca her şey kontrolünün altında olmuş, istediği şekilde gerçekleşmişti.


Manhattan'ın en güzide gece kulüplerinden birinde oturup içkisini yudumlarken yine öyle olduğunu düşünüyordu. Onun için gayet sıradan, normal bir geceydi. Yalnızca eğlenmek için gelip gittiği ülkede, arkadaşının barında yüksek bir tabureye kurulmuş; tek başına bardağındaki içkisini yudumluyordu. Öfkesinin haricinde hiçbir duyguyu bariz bir şekilde yansıtmayan ela gözleri etrafta dolanıyor, dönmeden önce geçireceği son birkaç günü olabildiğince unutulmaz kılacak birini arıyordu.

Hayatında ilk defa hiçbir şeyden haberi yoktu.

Bu kalabalık insanların arasındaki herhangi bir kadını beğense dahi onunla olmayacaktı; bilmiyordu. Öfkeden rengi kararan buz mavisi gözlerin sahibi haricinde kimsenin, ama kimsenin şansı yoktu. Bu gece adamın hayatına girmesi, aklını başından alması ve onu kendine aşık etmesi için tek şansıydı. Tüm gücüyle saldıracak, tüm dişiliğini kullanacak ve adamla birlikte olacaktı.

Genç adam nesnesi olduğu düşüncelerden bihaber, elinde tuttuğu bardağın dibinde kalan son yudumu da kafasına dikti ve önündeki mermer tezgâha sertçe çarptı. Hareketleri her zamanki gibi sert ve yıkıcıydı. 

Onu tanıyan barmen, bir şey söylemesine kalmadan önündeki bardağı almış; yeni ve dolusuyla değiştirmişti. Adamın gözleri önündeki çerez tabağına takıldığında uzanıp ağzına bir yer fıstığı attı. Bardağını hazırlayan barmenin kendisine attığı kaçamak bakışları fark etse de onunla muhatap olmamaya çalışıyordu.

"Nothing interesting? (İlgi çekici bir şey yok mu?)"

Genç adam, barmene ruhsuz ve ters bir bakış atmış; ardından önüne bırakılan bardağı dudaklarına götürmüştü. Dost canlısı insanları; daha da ötesi insanları sevmezdi ve bu yüzden etrafında yalnızca gerekli olan kişiler vardı. Onlarla da çok konuşmaz, tek kelimelik cümlelerle iletişim kurardı. Birlikte olduğu kadınlar dahi seçkin ve sayılıyken bir barmenle mi konuşacaktı?

Sinirlerine hakim olmaya çalışarak bakışlarını tekrar dans pistine çevirdi. Ela gözleri önce sağ tarafta dans eden, kıvırcık saçlı sarışın kadına takıldı. Sarışınları sever, kıvırcık saçlı kadınların farklı bir albenisi olduğunu düşünürdü. Bakışları, kadının güzel yüzünden yavaşça bedenine inecekken arkadan bir adam yaklaşmış, kollarını o kadının beline sarmıştı. 

Adamın dudaklarında hoşnutsuz bir bükülme görüldü. Başkasıyla birlikte olan kadınların ilgisine birçok kez sahip olmuştu ama aldatmaktan ya da aldatılmaktan hoşlanmazdı, prensip meselesiydi.

Bakışları memnuniyetsizlikle başka bir tarafa yöneldi ve bu defa içinde bulundukları karanlık ortamda dahi beyaz teniyle parıldayan bir kızıla çarptı. Kadının baştan çıkarıcı biçimde sallanan kıvrak, geniş kalçaları hoşuna gitse de bakışları yukarı çıkar çıkmaz her an üzerine atlayacak gibi duran silikonlu göğüslerini gördüğü zaman anında vazgeçmişti. Abartıyı da sentetikliği de sevmezdi.

Memnuniyetsiz tavrı daha da belirginleşirken gözleri bu defa uzun siyah saçlı ve kırmızı rujunu dudaklarının hacmini iki katına çıkartacak kadar yayan bir kadına takıldı. Kırmızıyı her kadına -ki bu sayı bir elin parmağını geçmeyecek kadar azdı- yakıştırmaz, yanlış tende itici bulurdu ve bu kadın da onlardan biriydi. 

Bakışları birkaç kadını daha alıcı gözle süzdü ancak bir süre sonra içkisinin bittiğini fark edip ara vermiş, bardağını yine sert bir tavırla tezgâha çarpmıştı. Öyle dalmıştı ki ne kadar hızlı gittiğini fark etmemişti ancak umursamıyordu. Nasıl olsa bu gece eve yalnız gidecek, onu bir an dahi yalnız bırakmayan şeytanlarıyla uyuyacaktı.

Tahripkâr +18Where stories live. Discover now