6. BÖLÜM - KARANLIĞA BULANMIŞ YALANLAR

47.6K 2.9K 763
                                    

Karanlık

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Karanlık... Tek seçebildiğim buydu. Beynim uyuşmuştu sanki. Bedenimi hissedemiyor, uzuvlarımı hareket ettiremiyordum. Hissizlik... Tüm benliğimi ele geçirmişti adeta. Ölmüş müydüm? Aklımda yankılanıyordu bu soru. Ben, Pera Darıca... Gerçekten ölmüş müydüm? Hayır! Hayır ben ölemezdim. Hayallerim vardı. Daha yapmak istediğim onlarca şey vardı. Şimdi öylece tüm bunları geride bırakamazdım.

Denedim... Bir kez daha ve bir kez daha denedim uzuvlarımı hareket ettirmeyi. Defalarca denemiş olmama rağmen bir kez daha çabaladım. Ardından karanlığın yavaşça dağıldığına şahit oldum. Kulaklarımı dolduran uğultu benzeri sesler giderek belirginleşti ve anlamlı cümlelere dönüştü.

"Öyleydi," dedi birisi. Sesi tonlarca suyun altından geliyormuş gibiydi.

"... Ölmedi, ölmeyecek..." dedi bir diğeri. Cümleleri öyle kesik kesikti ki anlam vermekte zorlanıyordum. Benden mi bahsediyorlardı onlar? Bilmiyordum. Belirsizlikle mücadele ediyor ama her hangi bir sonuç alamıyordum. Sahi, ne olmuştu bana?

Bu konuşmaların kimlere ait olduğunu düşünmeye dahi fırsatım olmamıştı. Zira tarifi imkansız bir acı çöreklenmişti bedenime. Ardından bir inleme işittim. Çılız, çatallı bir inleme... Benim sesim miydi o? Bu aciz, zayıf ses bana mı aitti?

"Su..." dedim zor işittiğim bir sesle. Öyle cılız ve güçsüzdü ki sesim kendimi oldukça aciz hissediyordum. "Su..."

Büyük bir el başımı desteklerken, dudaklarıma dayanan bardaktan birkaç yudum su içebildim. Gözlerimi kısıkça açtığımda bulanık bir görüntüyle karşılaştım. Kimdi? Ben neredeydim?

"Biraz daha uyumalısın," dedi bir kadın. Onun Derya Teyze olduğunu anlamam vaktimi aldı.

"Ne oldu?" diye sordum fısıldar gibi.

"Sadece küçük bir kaza geçirdin," dedi Derya Teyze. Başım yeniden yastıkla buluşurken, "Biraz uyuyup dinlen, iyi olacaksın," diye devam ettirdi sözlerini.

Gözlerim bir kez daha kapanırken tüm sesler kesildi. Bu kez karanlık bakiydi ancak yalanlar da bir o kadar gerçekti. Olanları hatırlamasamda bunun bir kaza olmadığını biliyordum. İlginç bir şekilde Derya Hanım'ın yalan söylediğini hissediyordum. Nasıl olsa ne olup bittiğini öğrenecektim bir şekilde. Er ya da geç...

*

Ne kadar zaman geçti bilmiyorum. Fakat uyandığımda ilk farkına vardığım şey acının yok olmuş olmasıydı. Sanki bir önceki uyanışımda orada değilmiş de ben sadece hayal görmüşüm gibi gitmişti. Oysa hayal olmadığının farkındaydım. O acıyı hatırlıyordum ve hatırladıkça yeniden geri dönecekmiş gibi korkuyordum. İliklerime kadar sızlamıştı bedenim, o hissi unutmam kolay olmayacaktı. Öte yandan ne acı geri döndü ne de odaya her hangi birisi girdi.

Üzerimdeki örtüyü usulca kenara ittim. Yatakta doğrulup odayı inceledim. Tam karşımda kocaman bir giysi dolabı vardı. Onun yanındaysa büyük bir kitaplık. Kitaplık, ağzına kadar doluydu ve hatta önüne de bir kaç sıra kitap istiflenmişti. Kitaplığın yanında beyaz renkli perdelerle örtülmüş büyük bir pencere vardı. Diğer taraftaysa sadece bir kapı. Üzerinde oturmakta olduğum yatağın sağ ve sol taraftlarında, odadaki pek çok eşya gibi krem ve beyaz renkleri barındıran iki adet komodin bulunuyordu. Oldukça sade ama bir o kadar da şık döşenmiş bu odayı annemin dekore etmediğinden pek de emin değildim. Zira ben annemin zıttı olarak abartmaya meyilli bir insandım. Oysa o sadelik ve şıklığın asıl olması gereken olduğunu savunurdu hep. Nitekim bu düşüncesi sayesinde ünlü bir modacı olmayı da başarmıştı. Bu odaysa tam olarak onun tarzına uygundu.

DOLUNAY ||DÜZENLENİYOR||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin