Elçiye zeval oldu

43 14 34
                                    

dün düşürdüm bir düşümü daha
boncuk boncuk düşerken alnımdan terim, bir ayrılık doğurdum gecenin üçünde
sabahın köründe
bir öğle vakti
dört ayaklı minarede yükselen selam
Allah hep büyüktü
sizler küçük

gece derde yakın
yakındım kendime
yakındım dünün özlemine
yakındım ölüm döşeğine
yatırdılar döşek görmeyen ömrümü musalla taşına
alnımda mermi

vurulmuştum sabahı on geçe
düştüm yürek üstü
sırtımda arkamdan vurulmuşluk
umut desen açgözlünün midesinde
gözümde mermi

dost ne arar pusta
kanlar akarken paçalarımdan dicleye
akıp gitti yine zaman bir yas evine
unuttu oracıkta herkes gerçek yüzünü
pardon yüzümü
göğsümde mermi

saraylarda otopsim
doktorun gözünde mermi
bir cepten diğerine vergi
gemiler yürüyor karada
kasırgalar ana yüreğinde
sahi ben ölmedim
sıktığın kardeşliğe

kurtlar da kısık ses
aslanlar kırgın
çakallar pusuda
vicdana mermi

kargalar musallat şimdi bedenime
Seksenbir yerden kırık, sekseni bir kemik
yankılandı surlardan acının sesi
ben vatanın ta kendisi

ayaklarım dürüstlüğün batağında
çarpık kentin dar sokağında
karanfillere yazık
bir fatiha neyime yetmez
benim işte biraz Türk
gerisi Ermeni
hatta Alevi
belki Arap
çokça Kürt
hayır insan
benim işte
aynam kırık
adım Tahir

Sen ağacıWhere stories live. Discover now