8 | "Aşka duyduğum saygıyı hiçbir şeye duymuyorum ben."

4.1K 472 183
                                    

"Jeon ile nasıl gidiyor, Taehyung?"

Taehyung, duyduğu sesle beraber gözlerini okuduğu kitaptan ayırarak esmer arkadaşına doğru çevirdi. Namjoon'a yaşananların hiçbirini anlatmamıştı çünkü dün akşama kadar bunun kontrolü altında olduğunu sanıyordu fakat ne yazık ki yanılmıştı ve bunu ancak idrak edebilmişti. Ona söyleyebilir miydi, bilmiyordu. Aklı çok karışıktı ve kendi içinde bir şeyleri çözmeden konuşmak istemiyordu ama bu sefer çözebileceğinden şüpheliydi. Namjoon, daima mantıklı biri olmuştu ve ondan tavsiye isteyebilirdi, onun kendisine seve seve yardımcı olacağını biliyordu ama aynı zamanda da korktuğu şeyleri duymak istemiyordu. Jeon'u kalbinden silmesi gerektiğini duymak istemiyordu çünkü bunu zaten biliyor, bilmesine rağmen çaresizce oturmaktan başka bir şey yapamıyordu ve bu hiç, hiç Taehyung tarzı bir davranış değildi. Derin bir nefes aldı ve salona giriş yapan Seokjin'e çevirdi gözlerini. İkisini de karşısına almalı ve konuşmalıydı.

"Size her şeyi anlatmam gerekiyor." Seokjin, yeni geldiğinden dolayı anlamazca kaşlarını kaldırdı fakat çok geçmeden Namjoon tek bir cümleyle olayı açıkladı eşine. Bunun üzerine en büyükleri anladığını belirten bir şekilde mırıldandı ve kendini sevdiği adamın tam yanına bıraktı. Taehyung, dudaklarını bir şey söylemek ister gibi araladı; ardından arkasına yaslanarak ofladı. Çok karışıktı ve stresli hissediyordu. "Bana kızmayın, tamam mı?"

"Hadi, Taehyung. Kızmayacağız, anlat." Seokjin, heyecanlı bir şekilde konuştu kollarını göğsünde kavuştururken. Konu buraya geldiği zaman hislerine engel olamıyordu çünkü Jeon Jeongguk, onun gözünde çok ilgi çekici biriydi. Elbette bunun sebebi psikolojik rahatsızlığıydı, her zaman bu kadar ciddi ve ilginç hastalığa sahip birini bulamıyordu ki kendisi bu alan için senelerini vermiş bir adamdı. Tanrı şahit, Jeon Jeongguk'u Seokjin'in eline verseler, onunla oynamaktan asla sıkılmazdı. Belki etik, insani değildi fakat Seokjin için o kadar değerliydi ki bu, onun üzerinde deneyler yapabilmeyi her şeyden çok isterdi ve belki, bu işin sonunda Taehyung'dan onu isteyebilirdi. Onunla bir oyuncakmış gibi oynardı, tâ ki Jeongguk aklını tamamen kaçırana ve insani yanlarından uzaklaşana kadar.

Taehyung, başını onaylar gibi salladı ve oturduğu yerde biraz dikleşti. Onlardan kızmamalarını rica ediyordu fakat her türlü azarlamalarına müsaade edecek değildi, bu yüzden daha kararlı bir duruş sergilemeye çalıştı.

"Luciel'den intikam almanın benim için ne kadar önemli olduğunu biliyorsunuz, çok uzun bir zaman boyunca bunun için uğraştık ve bir yılın sonunda Jeon Jeongguk'u bulduk. Onun ne kadar büyük bir koz olduğunu biliyorsunuz, zira kendisi Luciel'in en yakın adamlarından biri. Hatta, Seokjin, Namjoon sana pedofililik durumundan bahsetmiş miydi?" Seokjin, bilmediğini gösterir gibi iki yana salladı başını. Yoğun çalışıyorlardı ve bazen bazı şeyleri gözden kaçırabiliyorlardı. "Namjoon, Luciel hakkında pedofili olduğuna dair bir suçlama bulmuş ve bu suçlama bir yetimhane tarafından yapılmış. Eriştiği bilgilere göre Jeongguk'un ailesiyle ilgili hiçbir şey yok ve bu da onun yetimhanede büyüdüğünü kanıtlar derecede ve bu ikisinin beraberliği o kadar eski ki bir veri bile bulamıyoruz. Jeongguk, ilk ne zaman Luciel'in yanında görülmüş bilmiyoruz ve tüm parçaları birleştirdiğimizde ne olduğunu anlıyorsun, değil mi? Luciel'in Jeongguk'a cinsel istismarda bulunmuş olma ihtimali çok yüksek. Bu noktada çok fazla soru işareti ortaya çıkıyor."

Taehyung, birkaç saniye duraksadı. Çok fazla şey vardı, bu olay göründüğünden daha karışıktı ve hisleri, Tanrım, hisleri en karışık olandı.

"Sen, Seokjin, ilk konuştuğumuzda bu hastalığın cinsel istismar ya da şiddet gibi nedenlerden dolayı ortaya çıktığını söylemiştin." Taehyung bu konuşmadan iğrendiğini hissedebiliyordu, yine de durmadı. "Hastalığının bundan dolayı ortaya çıkma olasılığı oldukça yüksek, o hâlde?"

my strange addiction ;; taekookWhere stories live. Discover now