12 | "Ne kadarını biliyorsun, Jeon?"

3.3K 445 141
                                    

Merhabalar, nasılsınız?

4k'yı geçtik, bunun için çokça teşekkür ederim, ve iyi okumalar!!

Jeon, gözlerini ilerideki havuzda gezdirirken elindeki kadehten küçük bir yudum aldı ve dudaklarına bulaşan şarabı temizledi diliyle. Ardından bakışlarını yavaşça Taehyung'a çevirdi küçük bir tebessüm eşliğinde. Planları arasında burada bulunmak yoktu fakat gelin görün ki geceyi Taehyung'ın lüks villasında geçiriyordu.

Bu öğlen Luciel'in kendisine verdiği bir görevi yerine getirmek için şehrin bir ucundaki, tatlı mı tatlı bir kafeye gitmek zorunda kalmıştı. Bu kadar samimi, genç, şirin yerler kesinlikle ona hitap etmiyordu; yine de müthiş oyunculuk yetenekleriyle hâlledemeyeceği bir şey değildi bu, ki öyle de oldu. Garson kızla tatlı tatlı flörtleşti, aslında bunun zor olmasını planlıyordu fakat dünyalar tatlısı gülümsemesine ve rahat kişiliğine teşekkür etmeliydi ki kızın kendisinden etkilenmesi pek de uzun sürmemişti. Vardiyası bitene dek orada durdu, sayısız defa kızı çağırdı ve menüdeki her şeyin içinde neler olduğunu, kendisinin ne önerebileceğini sorup durdu. Tatlıydı, eğer gerçekten amacı kızla flörtleşmek olsaydı kesinlikle çok tatlıydı fakat ne yazık ki işin gerçeği hiç de böyle değildi. Günün sonunda kız baygın bir şekilde aracın arka koltuğunda seyehat ediyordu, Jeon ise oldukça rahat bir şekilde aracı Luciel'in mekanlarından birine sürüyordu, yakaladığı yemi teslim edebilmek için.

Tüm bunlar bittiğindeyse eve gidip bedeni bir başkasına bırakmayı planlıyordu, zira Jeon'un bazı uyku sorunları vardı ve yatakta can çekişmeyi hiç ama hiç istemiyordu. Fakat işler planladığı gibi gitmemiş, telefonu durmaksızın titremeye başlamıştı ve şimdi de buradaydı. Taehyung, onu özlediğini söyleyerek yanına çağırırken tereddüt etmemişti bile. Elbette bunun sebebi Jeon'dan hoşlandığını kendine itiraf etmiş olmasıydı, bu yüzden bu kadar rahattı. Jeon ise elbette Taehyung'ı kırmamak adına bu teklifi kabul etmişti, yani en azından esmer olana böyle söylemişti. Oysa bunun bir kırılma meselesi olmadığının ikisi de çok iyi farkındaydı.

"Kendin hakkında konuşmayı sevmiyorsun."

Jeon, duyduğu şeyle onaylar gibi salladı başını ve bir yudum aldı elindeki şaraptan. Taehyung'ın lüks villasının bahçesinde, havuza oldukça yakın bir konumda bir tane çardak vardı. Çardağın etrafı küçük lambalarla doluydu, bu yüzden yeterince aydınlık ve bir o kadar da loştu. Elbette bu güzellik beraberinde bir sürü böceği getiriyordu fakat söz konusu Taehyung'ın yaşadığı bir yer ise, düzenli bir şekilde ilaçlanması zorunluydu. Bu yüzden rahatça şarabını yudumlayıp kucağındaki bedeni süzebiliyordu.

"Yani, pek gerek duymuyorum," diye mırıldandı Jeon kadehi kenara bırakırken. Kollarını yavaşça esmerin boynuna sardı ve başını sağ omzuna doğru yatırdı hafifçe. "Konuşmamı mı isterdin?" Taehyung, sanki sorunun cevabı çok barizmiş gibi başını salladı ve sağ kolunu Jeon'un tapılası beline sardı. Konuşmasını istiyordu fakat bu yalnızca bir istek meselesi değildi, konuşmasına ihtiyacı vardı.

"Evet, senin hakkında çok az şey biliyorum." İkisi de kısık sesle konuşuyorlardı, sanki etrafta birileri varmış gibi. Oysa ikisi de yapayalnızdılar bahçede. Kimse onları duyamaz ve rahatsız edemezdi, yine de geceye saygısızlık etmemek için uğraşıyormuşçasına fısıldıyorlardı birbirlerinin dudaklarına. "Oysa sen benim kumarhanemi bile biliyorsun, adil değil bu."

Jeon, Taehyung'ın haklı olduğunun bilincinde olduğu için birkaç saniye sustu ve büyüğünün yüzünü inceledi ağır ağır. Kendiyle ilgili ne söyleyebileceğini bilmiyordu, üstelik Taehyung'ın asıl öğrenmek istediklerinin farkındaydı ve bu işleri daha da çıkmaza sokuyordu. Bir süre nasıl davranması gerektiğini düşündü, ardından her zamanki rahatlığıyla araladı dudaklarını.

my strange addiction ;; taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin