9

1.2K 178 61
                                    


"Jimin? Beni çağırmışsın ne oldu?"

Seokjin odaya girer girmez endişeyle sorarken, tabii yerde ikisini sarılı halde görmeyi beklemiyordu.

Jungkook Seokjin'in sesini duyunca kollarını Jimin'den çekip ayağa kalktı. Yalpalayarak Seokjin'in önüne yürüdü. Varır varmaz dizlerinin üzerine bıraktı kendini. Gözyaşları art arda düşerken, nefes nefese ağlıyordu Jungkook.

"Bir şey yap, yalvarırım bir şey yap dayanamıyorum ben!"

Seokjin, dizlerinin üzerine çöküp Jungkook'a sarıldı, "Sakinleş, söz veriyorum iyi olacaksın."

"Dayanamıyorum... Ah, dayanamıyorum! Dayanamıyorum ben!"

Seokjin Namjoon'la konuşması gerektiğinin farkındaydı. Bu iş ilaçsız bir yere varacak gibi değildi çünkü.

"Yakında iyi olacaksın Jungkook, biraz daha sabret olur mu? Bak biz senin hep yanındayız, korkma tamam mı?"

Jungkook başını sallayıp derin derin nefesler aldı. Geri çekilip Seokjin'in yüzüne baktı, "Korkmuyorum."

   ༄༄༄

"Namjoon, Jungkook bu şekilde iyileşemeyecek."

"Seokjin, biraz daha beklemeliyiz."

"Namjoon neden böyle yapıyorsun Tanrı aşkına? Çocuk her gün mahvoluyor."

Namjoon derin bir nefes verdi, "Bak Seokjin, bak güzelim, bunu başaran ilk doktorlar olabiliriz. Anlamıyor musun? Çok ünlenebiliriz, hayatımızı değiştirmemiz için bir fırsat bu."

"Gerçekten saçmalıyorsun. Çocuk acı çekiyor Namjoon. Ayrıca Jimin'e de zarar verebilir."

"İşte bu yüzden sürekli gözlem altında olacak. Daha önce böyle bir vakayla asla karşılaşmadık, elimizdeki bu fırsatı kaçıramayız. Bak, bana bir ay ver tamam mı? Bir ayda iyileşmezse o zaman ilaca başlayalım."

Seokjin kollarını göğüsünde bağlayıp sandalyesine oturdu. Namjoon ona arkasından sarılıp ensesine öpücükler bıraktı, "Kızma bana kızma, ikisi de zarar görmeyecek."

Seokjin başını sallayıp Namjoon'un kollarına ellerini koyup başını geriye atarak Namjoon'un omzuna yasladı.

Gelen yüksek ses ve ekranda yanıp sönen ışıkla Seokjin hızla ayaklandı, "Namjoon benimle gel, Jungkook yine kriz geçiriyor olabilir."

İkisi hızla odaya ilerlediler, Jimin yine kendi yatağına kapanmış, Jungkook ise küvetin başında oturmuş ağlıyordu. Seokjin, Jimin'in yanına ilerlemeden Namjoon'a dönüp sessizce konuştu, "İşte bu yüzden ilaç gerekiyor. Sakinleştiriciler yetmiyor Namjoon."

Namjoon bir şey demeden Jungkook'un yanına ilerlerken Seokjin de Jimin'in yanına ilerledi, "Jimin, benim Seokjin. Ne oldu burada?"

Jimin titreyerek örtüyü açtı. Ağlamaktan gözleri kızarmış, hafiften dudakları şişmişti.

"Hadi anlat bana."

"J-Jungkook yine bağırarak uyandı. Zar zor uyumuştu zaten biliyorsun, buna rağmen daha da kötü uyandı. Sürekli adımı sayıklıyor ama bana söylemiyor gibi. Onu anlayamıyorum, bu çok korkutuyor beni."

"Jimin, sen gerçekten sakin olmak ve onu da sakinleştirmeye çalışmalısın. Hikayesini sana anlattım, durumu gerçekten kötü Jimin. Biliyorum sen de çok rahatsızsın fakat birazcık idare etmemiz gerekiyor. İdare edebilecek misin?"

Jimin yanağından süzülen yaşı sakince sildi, "Deneyeceğim ama ben hiçbir insana bu kadar yakınlaşmadım. Benim için de çok zor."

"Biliyorum, ama senin çok güçlü olduğunu da biliyorum."

Bu sırada Namjoon, Jungkook'u küvetin yanından kaldırıp yatağına getirmişti. Jungkook'u yatırıp yatağın kenarına oturdu.

"Jungkook, söz veriyorum iyi olacaksın."

Jungkook, bakışlarını tavandan ayırmayarak kısık sesle konuştu, "Yeter artık lütfen. Sürekli iyi olacaksın diyorsunuz ama ben iyi olamıyorum. B-Bana bir anda tüm hayatımın yalan olduğunu söylediniz, ben nasıl iyi olabilirim ki?"

"Bize güven Jungkook. Tamam mı sorun olmayacak."

"Bak, bana bir ilaç verin. Sonsuza kadar uyuyayım."

Namjoon ayağa kalkacakken Jungkook sıkıca kolundan tuttu onu, "Lütfen, yalvarırım bir şey yapın. Ben böyle yaşamaktan çok yoruldum."

Namjoon yavaşça ayağa kalktı, "Hadi uyu Jungkook. Yarın bir şeyler yapacağız tamam mı? Hadi."

Saat sabaha karşı dördü geçiyordu. Bu gece herkes için zor geçmişti.

"Güzelce uyuyun tamam mı? Yarın sabah yanınıza geleceğiz."

Namjoon ve Seokjin odadan çıkınca Jimin vücudunu Jungkook'a döndürdü. Onun için fazlasıyla üzülüyordu. Jimin, Jungkook'un kısık kısık ağladığını fark edince dayanamayıp ayağa kalktı. Jungkook'un sırtı Jimin'e dönük olduğundan Jimin biraz daha rahat hissetmişti.

Küçük adımlarla yanına ulaşıp usulca omzuna dokundu, "Jungkook?"

Jungkook sakince ona dönüp karanlık olmasına rağmen gözlerinin içine baktı, "Jimin?"

"Benim Jungkook. Ağlaman beni kötü hissettirdiği için yanına geldim. Senin için yapabileceğim bir şey var mı?"

"Gerçeksin değil mi?"

Jungkook elini kaldırıp nazikçe Jimin'in yanağına dokundu. Jimin, beklemediği temasla gözlerini yumup derin bir nefes aldı.

"G-Gerçeğim Jungkook."

"Benimle beraber uyur musun Jimin? Lütfen."

Jimin gözlerini açmadan, bir süre düşündü. Aklından geçen tek şey herhangi bir zarar gelmeyeceğiydi.

"Tamam, uyurum."

"Gerçekten mi?"

Jimin başını salladı. Bunun üzerine Jungkook biraz kayıp Jimin için yer açtı. Jimin, içinde hâlâ ufaktan bir tereddüt olsa da yavaşça yatağa yatıp Jungkook'a arkasını döndü.

"Jimin, sana sarılabilir miyim?"

"Ama çekil dersem çekilirsin değil mi?"

"Söz veriyorum."

"P-Peki o zaman."

Jungkook, kolunu nazikçe Jimin'in beline sarıp bedenlerini yaklaştırdı, burnunu saçlarına yaslayıp derin derin nefesler aldı.

"Sen, ondan daha güzel kokuyorsun Jimin."


                                       ❁

Selam!

Namjoon birazcık, biirraazzccıııkk acımasız olabilir. Birazcık ama birazcık.

Sizi seviyorum! Kendinize iyi bakın!

Yakında görüşmek üzere~

~JikookShipperB

Diphylleia Grayi |Kookmin| ✔️Where stories live. Discover now