13

1.1K 167 69
                                    

Bu bölüm pek Jikook yok... :(

"Baksana Jungkook, şu büyük yıldız ne kadar güzel."

"Sen tüm yıldızlardan daha güzelsin Jimin."

Jimin gülümseyip Jungkook'a baktı. Jungkook, usulca Jimin'in yanağını okşayıp alnından öptüğünde camdan onları izleyen Seokjin heyecanla gülümsedi.

"Namjoon baksana şunlara... Daha geçenlerde Jungkook'tan korkan, onunla aynı odada kalmayacağım diyen Jimin şimdi Jungkook'la el ele göz göze..."

Namjoon gülümseyerek Seokjin'e arkasından sarıkıp çenesini omzuna koydu.

"Gördün mü? İyileştirdiler birbirlerini. İlaçlara gerek kalmadı."

"O kadar emin konuşma Joon. Jimin sadece Jungkook'a karşı bu şekilde temas edebiliyor. Diğerleriyle doğru düzgün konuşamıyor ki Jimin'in ilaca ihtiyacı zaten yok, zamanla iyileşecek fakat Jungkook... Jungkook bu haldeyken ilaçsız dayanamaz. Hastalığı hiç geçmeyecek zaten fakat ilaca ihtiyacı var."

Namjoon, dudaklarını Seokjin'in bir omzunda bir boynunda gezdirdi. Minik minik öpücükler bırakıp derin derin kokladı.

"Sen içini rahat tut. Jimin Jungkook'u iyileştirecek."

Seokjin derin bir nefes verip gözlerini yeniden sarılarak yıldızları izleyen genç çifte kenetledi.

"Bugün, sen dışarıdayken Jimin'in annesi geldi."

"Ee, ne olacak? Jimin'i mi özlemiş."

Seokjin şimdi de Jimin'e baktı.

"Hayır, Jimin'le konuşmak istemedi..." Derin bir nefes verdi, "Jimin'in babası kendini öldürmüş Namjoon. Annesi iki mektup bıraktı."

"Seokjin, Jimin'e nasıl söyleyeceğiz bunu?"

"Daha bitmedi ki." Seokjin yanağından süzülen yaşı sildi, "Annesiyle uzun uzun konuştum bugün. Bana kendini öldüreceğini söyledi. Kocası olmadan yapamazmış, Jimin'in de burada güvende olduğunu biliyormuş." Seokjin burnunu çekip başını eğdi, "Vazgeçirmeye çalıştım... Saatlerce konuştum, kadının önünde ağladım, dizlerine kapandım. Jimin sensiz yapamaz dedim... Tamam dedi, gitti. İçim rahat etmedi polise haber verdim. Az önce haber verdiler, nehirde kadın cesedi bulmuşlar."

Namjoon, usul usul ağlayan Seokjin'i kendine çevirip sıkıca sarıldı. Saçlarını okşayarak az da olsa sakinleşmesini sağladı.

"O olduğu kesin değil, görmeye gitmedin değil mi?"

"Hayır gidemedim. Yalnız yapamam Namjoon, benimle gelir misin?"

"Gelirim bebeğim. Hoseok ve Yoongi'ye haber verelim, Jimin ve Jungkook'u da odalarına götürelim."

Seokjin başını olumlu anlamda sallayıp gözyaşlarını sildi. Gitmeden Namjoon ellerini Seokjin'in yanaklarına koyup nazikçe okşadı. Eğilip dudağına minik bir öpücük bıraktı.

"Sakinleşmen lazım güzelim, Jimin'in yanına gideceğiz."

Seokjin yeniden başını salladı, "Tamam, iyiyim."

İkili odadan çıkıp bahçeye indiler. Bahçede Jimin ve Jungkook'tan başka hasta yoktu. Zaten küçük bir hastane olduğundan çok hasta yoktu.

"Merhaba gençler."

Namjoon, Jimin ve Jungkook'a yönelik konuştuğunda ikisi de gülümsedi.

"Hadi artık odanıza çıkın. Yarın bahçeye tekrar çıkarsınız tamam mı?"

Diphylleia Grayi |Kookmin| ✔️Where stories live. Discover now