yine kalırken göçükler altında
koklarken ayrılık şehrinin çiçeklerini
penceremde buğulu bakışlarım
görmezken giren çıkanı karşıdaki camiye
gözüm cenazelere odaklı
kalkarken gün aşırı
bazen her vakitte bir kişi
bazen ardı ardına bir kaç tanesi
bazen birkaç gün olmazken bırakıp giden
...
her giden de bana yaklaşırken sıra
bugün, yarın, bir saat sonra
bilmezken
...
kimi gözyaşı dökerken
gidenin, doldurulamayacak yeri için
en çok da ardındaki yalnızlık duygusu ağlatırken insanları
gidişinin açtığı günden güne büyüyecek koca delik,
gözlerde çaresizlik
yürek hızlı hızlı atışta
dar gelirken yer gök
cesareti yok ölenle ölmeye
yine de iç geçirirken sıramı öne alsa Yaratan diye
...
kimi koklarken
duyar mıyım son bir kez kokusunu diye sarılırken cenazeye
ıslak kirpikleri boğulurken yorgun hislerinin girdabında
ama razı yine de
hiç duyamayacak da olsa kokusunu!...
bir umut koklarken
sükut eşlik ediyorken sarılmalarına
kendimi bulurum sahnenin başrolünde!...
...
işte her gün bu ayrılık acıtır benliğimi
çaresizlik geçer bir film sahnesi gibi gözümün önünden!
...
ahh ayrılık!
vurdukça büyüyen katran karası bir his içimde
işte!
gittiğinden beri...
gün aşırı böyleyim ben
her gün koyarım musalla taşına kalbimi
izlerim ölmesini yavaş yavaş
...
işte bu
bendeki Sen'den ayrılığın resmi
...
#yorgunsavaşçı
#21/1/15
YOU ARE READING
ben'ce biraz aşk olsun
Poetrymasumdur minik damlacık bebekler bile gıpta eder nazlı nazlı buharlaşır gökyüzüne en nihayetinde buluşur sevda yüklü buluşma yerinde diğer aşık damlacıklarla kaynaşır hoş beş ederler birlikte 'hadi' der damlacık 'şimdi gönüllere akalım tek tek' başl...