yokluğun

286 4 1
                                    

sıkıştım,

cenderenin ortasında

bir kıpırtı, bir ses

yok

söndü bütün ışıklar

saatler hücum ediyor üzerime

içimdeki bu hisler

sınırlıyor nefeslerimi

tarifi yok

şöyle bi silkelensem

çok şey var anlatacak

ama

off

işte öyle!

yokluğun

gönlümde bir çığır

sessizce kapanan...

donduğun yerde kalma misali

çıkarayım hislerimi

atayım gece vakti

okyanusun buz gibi derin sularına

donsun

ardından alamadığım

derin nefeslerim gelsin

rahatlayayım bir lahza

yokluğun

ıssız bir yabancı

davetsizce

çaldı yine kapımı

kapattım kaçıncı kez yüzüne

ısrarcı

niyeti yok dönmeye

açsam sonsuza dek gitmeyecek

hiç açılmasa kapım

günlerce kalacak betonun üzerinde

off deli mi ne yaa!

kaldım

karardım

mahveden bir kararsızlık

geceden daha gece

ıssız saatlerim, günlerim

yokluğun

çatlamış insan misali

insan nasıl çatlarmış!

bölünürmüş ortadan ikiye

bir yanı sevdiğinin yanında

diğer yanıyla yaşamaya çalışırmış

tabi buna yaşamak denirse

var ama yok gibi

yokluğun

sabrımı tartan bir terazi

güyâ tartıyor ama

hasret ağır basıyor devamlı

tartısı şaşmış anlaşılan

yokluğun

tarif edilemez bi dert içimde

off

işte öyle

yazmayayım,

üzmeyeyim diyorum

biliyorum üzdüğümü

olmuyor

harbiden çatlayacağım yazmasam

işte yokluğun böyle karman çorman

her gün kabre giren bir ölü misali

ölü ama gömen yok

sahte nefesleri var ya

sanıyorlar yaşıyor

ellemiyorlar

aniden dürttün beni

sordun

dedin 'nasılsın'

dedim 'iyiyim'

durdum,

nefesim fazla geldi göğsüme

dedim,

'iyiyim de, bi sen yoksun işte'

...

ben'ce biraz aşk olsunWhere stories live. Discover now