15

13.1K 1.1K 1.3K
                                    


Taehyung'un arkasından yürürken bile bütün okulun bize baktığını hissedebiliyordum.

Taehyung elinde telefonuyla baka baka ilerliyordu ve ben tabiki de ona bakıyordum.

Birlikte göründüğümüz her dakika okulda konuşmalar ve bana bakıp gülümsemeler başlıyordu, onu sevdiğim dedikodusu bir kere yayıldığından kurtulması imkansız gibiydi.

"Hayalet çocuk! Jennie! Hayalet çocuk! Jennie!" İnsanların bahçede alkışlamalarıma gülümsedim ama sonra Taehyung aklıma geldi.

Ona döndüm korkuyla.

Takmıyordu bile.

Ellerimi cebime koyup yanına doğru gittim. "Ne yapıyorsun?" Kafamı eğip telefona sokmak üzere olan yüzüne yakınlaştırdım.

Heyecanla geri çekildi.

"Ha?" Bir şey dinliyordu.

Okul sınırlarından çıktığımızda, hala sessiz oluşuna oflayıp adımlarımı hızlandırdım. "Taehyung. Dilini mi yuttun?"

"Belki." Açık sözlü gerizekalı çocuğum benim.

"Konuş benimle Taehyung. Talk to me! Talk to me!" Gülmeye başladı. Ne zaman aptallık yapsam gülerdi zaten.

"Endişeliyim." Dediğinde ona baktım. "Niye ki yakışıklım?"

"Ailem bir şeydir." Dudaklarını büzdü. "Sen de tam onlar gibisin."

"Bana kötü bir şey mi söyledin? Ağzını yırtarım ha."

"Hayır, hayır. Onlar çok konuşkandır, demek istediğim..." ofladı. "Onlarla çok konuşma lütfen."

"Peki, tamam." Dedim kafamı sallarken. Sonra ekledi. "Bir de, cimri değillerdir ama parayı çok severler. Bu yüzden, garipseme."

"Niye garipseyeyim ki? Baban oturup her gün para saymıyordur herhalde." Taehyung endişeyle bana baktı.

Gülmeye başladım.

"Aileni çok sevdim." Kaşlarını kaldırdı birden. "Gerçekten mi?"

"Aptal mısın? Bu sanat eserini yapan sanatçıya tapılır." Gözlerini devirdi. "Yine konu bana geldi."

"Yürü Taehyung yürü." Tekme atıyormuş gibi yaptığımda kaçtı.

Onu gerçekten çok seviyordum.

"Şurası." Dedi eliyle gösterirken.

Ha
sik
tir.

"Burası ev mi?"

Kafasını salladı. "Maalesef."

Taehyung anahtarını deliğe soktuğunda kalbimin ağzımdan çıkacağına çok emindim.

Kapı açıldığında, içerden gelen soğuk ama rahatlatıcı hissiyatla kaşlarım çatıldı. Anlaşılan ev mevsimin her zamanı ılık oluyordu. 

Zenginlik böyle bir şeydi demek ki.

"Taehyung? Sen mi geldim bebeğim?" Gülerek Tae'ye baktım. "Taehyung, sen mi geldin bebeğim?" Diye fısıldadığımda sağında duran şemsiyeyi 'kafana indiririm.' Dercesine kaptı. Gülmeye başladım.

Kapüşonunu indirip hızlı hızlı hızlı koridorda yürümeye başladı. Peşinden gittim.

"Biz yıkardayız." Annesi oturduğu yerden ayağa kalktı. "Biz mi?"

"Merhaba." Dedim gülümserken. Kadın ellerini önünde birleştirmiş, inci kolyesi ve beyaz eldivenleriyle çok narin duruyordu.

"Bu o konuştuğun kız mı?" Taehyung merdivenlere yürürken kafasını salladı. "Aynen." Anlaşılan onlarla konuşmayı pek istemiyordu. Annesine döndüm. "Sizi tanımak çok güzel!"

youandme!Where stories live. Discover now