Chapter Seven: Tears

145 13 5
                                    

2 ay sonra çıkışımızı yapmıştık, ilk sahnelerimiz bittiğinde hepimiz kendimizle gurur duyuyorduk. Artık yeni çıkış yapmış erkek idol grubu Astro'yduk. Şimdiden fan sayfalarımız olduğunu görmek çok hoştu, insanların ilgisini çekememek en büyük korkumuzdu bir zamanlar.
Şirkette yeni şarkılarım kayıtları ve koreografinin planlamasıyla uğraşıyorduk haftalardır. Sonunda işimiz bittiğinde arabalara binip şirkete doğru yol almıştık. Herkes mutluydu ve sohbet ediyorlardı, onları böyle görmek beni de mutlu ediyordu.

"Her şey fazla iyi gitti, umarım hep böyle olur."

Jinjin zafer kazanmış gibi gülümsüyordu. Gerçekten iyi iş başarmıştık... Ama son zamanlar bir şeyler yanlış gibi hissediyordum, kalbimdeki ağrı gitgide artıyordu. En mutlu olmam gereken zamanda karamsarlık vücudumu sarmıştı. Depresyona mı giriyordum? Yeteri kadar ünlü müydüm böyle kompleksler için?

Aklımı dağıtmak için telefonuma bakmaya karar vermiştim ama açar açmaz karşıma çıkan haberlerle tüylerim diken diken olmuştu. Doyeon ve benim sahte sevgililik haberimiz tüm sayfalarda yer alıyordu. Bundan benim haberim yoktu onunla sadece birkaç kere takılmıştık ama ne başbaşaydık ne de ciddiydik. Grup üyeleri telefonu elimden alıp baktıklarında onlar da şaşırmış görünüyorlardı, Sanha haberin tamamını okuduğunda gerçeği anladık; haberi Doyeon kendisi çıkartmıştı.

Kısa bir şoktan sonra aklıma Ayçiçeği gelmişti. Şu an nasıl hissediyordu? Neredeydi? Ona nasıl açıklayacaktım her şeyi? Her şey mahvolmuştu, her şey benim kontrolümden çıkmıştı artık.

"Eunwoo, üzülme..."

MJ teselli etmeye çalışıyordu ama her şeyin o da farkındaydı, bunun üstü asla kapatılamazdı. Ayçiçeği'nin  sesi kulaklarımda dönmeye başlamıştı gözlerim dolu düşüncelerimde boğuluyordum adeta.
Şirkete geldiğimizde grupça Pd-nim'in odasına çıkmıştık. Ne tek kelime edebiliyor ne de hareket edebiliyordum, kafam bomboş kalbim taş gibi ağırdı. Aklımdaki tek şey onun sesiydi ve hayal kırıklığıydı. Neden her şey şimdi mahvolmuştu? Tam hayatım yoluma girmişken neden şimdi mahvolmuştu?

Uzun bir konuşma ve planlamalardan sonra tekrar arabaya binip bu akşamki özel törene doğru gitmeye başlamıştık ama ben tek bir şey bile düşünemiyordum. Bir de üstüne törene katlanacaktım, herkes benden bir açıklama bekliyordu ve benim edecek tek kelimem bile yoktu. Daha ilk aylardan böyle bir skandalın olması benim kariyerimi mahvedebilirdi. En önemlisi onu kaybedebilirdim...

Ödül töreninde ikinci sahneyi biz sergileyecektik ve hazırlandıktan sonra diğer idollerin de olduğu bekleme alanjna girmiştik. Bir sürü idol beni tebrik etmek için bize doğeu geliyordu, şanslıydım ki arkadaşlarım ben tek kelime etmeden onları oylaıyorlardı. Sahne arkasında beklerken Twice grubunun ilk sahneyi aldığını görmüş, ekrana iyice yaklaşıp onu izlemeye başlamıştım. Gülümsüyordu ama kamera sadece onu çekmeye başladığında gözlerinden parlayan bir yaşın aktığını farketmiştim. Farkeden tek kişi ben değildim çünkü salondan büyük bir uğultu yükselmişti.
Kalbime bir ok saplanmış gibi hissetmiştim, onu bu halde görmek canımı çok yakıyordu. Her şey benim suçumdu, onu ben ağlatmıştım.

Tanıdık bir ses duyunca sonunda gözlerimi ekrandan çekip arkamı dönmüştüm, Doyeon oradaydı ve gülümseyerek bana doğru geliyordu. Bana sarılmaya çalışınca onu sertçe itmiştim, bu yaptıklarından sonra gözümde zerre değeri kalmamıştı.

"Dahyun'la konuştum, aramızdan çekilecek artık."

Duyduğum şeyle kan beynime sıçramıştı, nasıl onunla bunun hakkında konuşabilirdi? Ona saldıracakken Moonbin ve Rocky beni kollarımdan tutmuştu, Sanha ise Doyeon'u uzaklaştırmıştı. Ona neler söylemişti, neler yapmıştı da Ayçiçeği böyle ağlamıştı kim bilir. Ayçiçeğimin e kadar acı çektiğini herkesten daha iyi anlıyordum, onun göz yaşları kalbime bir ok gibi saplanmıştı suçluluk duygusuyla beraber. Oturup ellerimi kafama koymuş olanları düşünüyordum. Gruptakilerin dediklerini bile duyamıyordum, dünya sanki bulanıklaşmıştı.

Onlar sahneden inip sahne arkasına gelince ayağa kalkıp Ayçiçeğine doğru koşmuştum. Gözlerime acı ve keder dolu gözlerle bakıyordu, bense çoktan gözyaşlarına boğulmuştum. Ağlamamak için hâlâ kendini tutuyordu, ellerini sımsıkı yumruk yapmıştı. Ona yaklaştığımda bana sert bir tokat atıp kulisine ilerlemişti. Elimi tokat attığı yere koyup kalbimin ağırlığında boğulmaktı tek yapabildiğim. Onun narin kalbi şu an ellerimde paramparçaydı resmen. Kolumdaki dövmeye bakmak bile canımı yakıyordu artık.

Zorlukla da olsa sahnemize çıkmıştım, hâlâ onun göz yaşlarını düşünüyordum ve bu yüzden sahnede hata yapmıştım. Sonunda bu cehennemden kurtulduktan sonra yurda giderken bile tek bir kelime etmemiştim, tek istediğim sesim kısılana kadar bağırmaktı. Tek istediğim bu dünyadan kurtulmak ve onun kollarında olmaktı.

Yurda ilerlediğimizde üyeler kapının önündeki kutlama çelebilerine doğru koşmuşlardı ama sadece bir tanesi beni kendine çekmişti. Bir zamanlar ayçiçekleriyle dolu olan demet paramparça görünüyordu. Diz çöküp yerdeki ayçiçelerini avuçlarımın arasına almış ve sesim kısılana kadar bağırmıştım.

MOONFLOWER ; dahyun x eunwoo ✔Where stories live. Discover now