7. Bölüm

31.3K 1.5K 396
                                    

Medya; Cevahir Çelik

*

Bana döndü, yüz ifadesi gevşemiş olsa da şu anki durumdan hiç memnun olmadığını anlayabiliyordum. "Hadi gidelim." diyerek belime hafif bir baskı uyguladı ve gitmem gereken yönü gösterdi. Bizden uzakta olan adamın duyabileceği bir ses tonuyla devam etti.

"Gereksiz insanlarla muhattap olmana daha fazla izin veremem."

*

Hızla adımlarla yürüyen Etem'e yetişmek için neredeyse koşuyordum. Boyunun ona verdiği yetkiden dolayı uzun bacaklara sahipti ve büyük adımlarıyla bunun hakkını veriyordu. Onunla aynı hizada yürümeye çalıştığımdan yüzünü görebiliyordum ve az önceki adamla karşılaşmasından beri yüz ifadesi değişmemişti. En son dayanamayıp kolunu tuttum ve durmasını sağladım.

"Etem, biraz hızlı mı yürüyoruz sanki."

İlk başta anlamasa da farkettiği anda ki yüz ifadesi bana komik gelmişti.

"Fark edemedim üzgünüm. Alışkanlık hızlı yürürüm hep."

"Anladım. Sinirli gibisin biraz. Az önceki adam yüzünden mi?"

Adımlarını bana uydurduğunda sakince yürümeye başladık.

"Hayır diyemeyeceğim maalesef."

"Kim ki o?"

"Hani sana anlatmıştım ya mahallede kavga ettiğim biri var diye oydu işte. Onu nerede görsem anlamadığım bir şekilde sinirleniyorum."

"O yüzden sen geldiğinde farklı davranmaya başladı."

"Sana nasıl davranıyordu ki?"

"Seninle konuştuğu gibi laubali bir tavrı yoktu. Daha ılımlıydı diyebilirim."

"Eğer seninle yine konuşmaya çalışırsa ondan uzaklaş olur mu?"

"Nasıl?" dedim bir anda gelen uyarıya karşı.

"Yanlış anlama. Amacım senin hayatına ve kararlarına karışmak değildi. Onu biraz tanıyorum, sana da yaptığı şeylerden bahsetmiştim. Sağlam pabuç değil anlayacağın."

"Onu fark etmem hiç de zamanımı almadı."

"Yılışık herifin teki işte." diye mırıldandığını duyduğumda cevap veremedim.

Kısa bir mesafe yürüdükten sonra o durunca bende dürüm. Çaprazımda kalan küçük marketi göstererek "Bizimkiler bir şeyler istemişti. Onları alacağım." dedi. Onunla markete girip soda çekirdek gibi şeyler aldıktan sonra çıkmıştık.

"Uzak mı gideceğimiz yer?"

"Geldik sayılır. Yoruldun mu?"

"Hayır, yorulmadım. Burada yollar biraz dik, fazla yol gidiyormuşuz gibi geliyor da."

"Alışırsın yakında. Bir süre sonra bu yollar değil etraftaki meyve ağaçları, balkonlarda ki çiçek saksıları, kapı önlerinde oturan teyzeler dikkatini çekmeye başlar."

Dediği şeyleri teyit etmek için etrafı incelemeye başladığımda bir evin bahçesindeki iki dut ağacını ve bir balkonun tamamını kaplayan renkli çiçekleri görmüştüm. İç ısıtan bu görüntü karşısında gülümsemeden edemedim. Böyle bir yere kendimi ait hissetmeyi çok istiyordum. Yıllarımı geçireceğim ve de baktıkça mutlu olacağım bir mahalle de yaşamaya ihtiyacım vardı. İlkokulu annemin yanında ortaokulu babamın yanında liseyi de yatılı okumuştum. Yazları da daha çok babaannemin ve beş sene önce rahmetli olan dedemin yanında geçirirdim. Annem ve babam arasında benim velayetimin kimde olacağı gibi sorunlar olmamıştı. Daha çok benim isteklerim veya o şartlara hangisi uygunsa o gerçekleşirdi. Üç farklı evde üç farklı odam vardı ama bana ait değil gibiydiler. Belki bu mahallenin sıcaklığı ve kendime ait bir evimin olması bana istediğim hissiyatı ve güveni verirdi.

GÜN IŞIĞI GİBİWhere stories live. Discover now