afraid

1.7K 123 137
                                    

Sabah neşeyle uyanmıştı küçük Tadashi. Sanki bugün mükemmel bir gün gibiydi. Kuşların cıvıltısı kulaklarını doldurdu.

Minik ayaklarını yatağından sarkıtıp esnedi. Gözü penceresinden içeri giren ışık şeritlerinde gezindi biraz. Yatağından atlayıp küçük,ince parmaklarıyla kapısını açtı. Merdivenlerden aşağı temkinli bir şekilde inmeye başladı.

Mutfağa ulaştığında kapıyı zor da olsa açmıştı. İçeri girdiğinde anne ve babasının sohbet ettiğini gördü.

Tadashi'nin geldiğini gördüklerinde sohbetlerine ara verdiler. "Günaydın oğlum.". Tadashi ebeveynlerine sevimli bir şekilde gülümsedi ve "Size de günaydın anne ve baba!"dedi.

Kahvaltılarını ettikten sonra Tadashi anne ve babasına dışarı çıkıp çıkamayacağını sordu. Ailesi bu soruya olumlu cevap verdi.

Çok heyecanlıydı çünkü yeni arkadaşlar edinmek istiyordu. Buraya yeni taşınmışlardı ve kimseyi tanımıyordu. Birileriyle tanışmak için can atıyordu.

Odasına gidip üzerini giyindi ve eline annesinin ona doğum gününde verdiği oyuncak ayıyı aldı. Onu hep yanında taşırdı. Uyurken,seyahat ederken,televizyon izlerken,misafirliğe giderken ve diğer gittiği her yere onu da götürürdü.

O oyuncak ayı,onun en iyi arkadaşıydı. Ta ki bugüne kadar.

Tadashi neşeyle evin kapısını açtı ve ailesine dışarı çıktığını,onun için endişelenmemelerini söyledi.

Annesi salondan dikkatli olması gerektiğini söylerken minik Tadashi çoktan ayakkabılarını giymişti bile.

"Görüşürüz!"dedikten sonra kapıyı kapattı ve yavaş adımlarla 3 katlı binanın merdivenlerinden inmeye başladı.

Evlerine yakın bir park vardı. Oraya gitmeyi planlıyordu. Zaten başka bildiği bir park yoktu.

Karşıdan karşıya geçerken elindeki kahverengi oyuncak ayısını düşmesin diye sımsıkı tutuyordu. Hiçbir şey olmadan karşıya geçmeyi başarmıştı.

Parka doğru kocaman adımlar attı. Parka gelmişti gelmesine ama nasıl arkadaş edinecekti? Ne kadar arkadaş edinmek için can atsa da utangaç bir çocuktu Tadashi ve hiçbir zaman da bu duygudan kurtulamıyordu.

Bir banka oturdu ve beklemeye başladı. Parkta çok fazla kişi yoktu. Bebek arabası olan bir kadın başka bir bankta oturuyordu. Ondan 1-2 yaş büyük olduğunu düşündüğü çok uzun bir çocuk bir diğer bankta kitap okuyordu. Kendi yaşındaki 3 iri yarı çocuk da aralarında şakalaşıyordu. 2 kız kendi arasında kum ile oynuyordu. Tadashi ise boş bakışlarla etrafı izliyordu.

Şakalaşmalarını bitiren çocuklar Tadashi'yi fark etmiş olacak ki ona doğru geliyorlardı. Tadashi arkadaş olmak isteyeceklerini sanmıştı. Bu yüzden onlara saf bir tebessümle bakıyordu.

Aralarından bir çocuk "Hey! O ayıcığı bana ver. Hemen!"dediğinde Tadashi'nin yüzündeki gülümseme anında kaybolmuştu.

"Hayır. O benim ve sana asla onu vermeyeceğim."dediğinde çocuk sinirlenmişti. "Onu hemen bana veriyorsun. Şimdi!"dediğinde Tadashi ne kadar tırssa da ayısını vermeyecekti.

"Hayır. O senin değil. Benim."dedi Tadashi. "O benim annemin hediyesi. O benim tek arkadaşım. Onu sana vermem. Kusura bakma."diye de ekledi.

"Zor mu kullanalım yani?"diye sorduğunda Tadashi ne yapacaklarını merak etmişti. Onu dövecekler miydi? O zaman annesi çok üzülürdü ama.

Tadashi artık rahatsız olmaya başlamıştı. "Beni rahat bırakın artık!"dedi Tadashi sinirle. "O ayıcığı almadan şurdan şuraya gitmem. Ayıcığı ver,uzatma.".

Tadashi tabi ki korkuyordu. Şu an yaptıkları tam anlamıyla zorbalıktı. İlk defa zorbalığa uğruyordu. Kendini korumaya çalışıyordu ama kelimelerinden başka kalkanı yoktu.

Dövüşmeyi bilmiyordu. Nereden bilebilirdi ki zaten. Daha çok küçüktü.

Çocuklar sıkılmışa benziyordu. "Aah yeter ama ver şunu."dediğinde Tadashi'nin elindeki ayıcığı çekiştirmeye başladılar.

Tadashi "Yardım edin!"diye bağırıyordu ama sanki herkes sağır olmuştu ve kimse Tadashi'nin yardım çığlıklarını duymuyordu.

En son birinin alayla "Neden bunun için tartışıyorsunuz ki?"dediğini duydu. Bir çocuk "Sen karışmasana sarı kafa."dedi. Az önce konuşan sarı saçlı çocuk Tadashi'nin kendinden büyük olduğunu sandığı kitap okuyan çocuktu. Sarı saçına ek olarak kare gözlükleri vardı.

"Aileniz size oyuncak bir ayı bile alamıyor mu? O yüzden mi gördüğünüz ilk oyuncak ayıya saldırıyorsunuz?"dedi sarışın çocuk.

Sarışın çocuğun ne kadar cesur olduğunu düşündü Tadashi. Kendisi ise çelimsiz ve utangaçtı. Onun gibi olması zaman alacak gibi gözüküyordu.

Tadashi bunları düşünürken sarışın çocuk tekrar konuştu"Çocuğu yanlız bırakın."dedi.

"Yoksa ne olur bay ukala? Bizi döver misin? Ay çok korktum(!). Hahahahaha.".

"Sizin gibi aciz biri olmadığım için zayıflığımı diğer insanlara zorbalık yaparak örtmüyorum. Güç sadece yumruk ya da tekmeyle olmaz ahmaklar. Şimdi defolun burdan."

Çocuklar istediklerini elde edemeyeceklerini düşündüklerinden ya da sadece daha fazla uğraşmak istemediklerinden oradan ayrıldılar. Ayrılırken o klasik lafı da söylemeyi unutmadılar tabi. "Tekrar görüşeceğiz.".

Onlar gittikten sonra sarışın çocuk Tadashi'ye bakıp "İyi misin?"diye sordu. Tadashi "Evet." anlamında başını salladı. "Teşekkür ederim. Beni o çocuklardan kurtardığın için. Ben kendimi korumakta çok zayıfım. Bu yönümden nefret etsem de değiştiremiyorum. Tekrardan teşekkürler. Sonuçta ba-".

Tadashi sözünü çocuğun bakışlarıyla kesti. "Çok konuştum değil mi?"diye kendi yaptığı şeye yakındı.Çocuk "Önemli değil."dedi.

Tadashi "Şu an bu çocukla arkadaş olmanın tam zamanı."diye geçirdi içinden. "Hadi Tadashi,yapabilirsin!". "Ben Tadashi Yamaguchi. Arkadaş olmak ister misin?"dedi gülümseyerek.

Çocuk da bekletmeden "Kei Tsukishima. Memnun oldum."dedi. "Tabi,eğer istersen arkada-". Tadashi Kei'nin sözünü kesti çünkü çok heyecanlıydı. "Tabi ki seninle arkadaş olmaktan çok mutlu olurum Tsukishima-kun!".

Kei gülümsedi. Tadashi belki şu an bilmiyordu ama ileride bu gülüşe aşık olacaktı.Şu an tek yaptığı onun gülüşüne masumca karşılık vermekti.

smells like teen spirit : tsukkiyamaWhere stories live. Discover now