Bölüm 16: "Bir şey yasak olunca, insan ona karşı daha fazla çekiliyor."

52 4 136
                                    

1. Kısım

-

Seokjin yanındaki Jimin ile beraber şirkete girdi ve asansöre doğru büyük adımlarla yöneldi.

"Biraz yavaş ol hyung! Bu küçük bacaklarla sana yetişemiyorum!"

Jimin gülerken bir yandan da söylenmekteydi. Seokjin ona gülmeden edemedi. İnsanların moralini yükseltmekte Park Jimin gibisi yoktu.

Seokjin kapısı açılan asansör kabinine girdi ve Jimin de yanına geldikten sonra Yoongi'nin stüdyosunun bulunduğu katın düğmesine bastıktan sonra çalan rahatsız edici müziği suratını buruşturarak kapattı. Asansör kapısı açılıncaya kadar gözlerini kapatıp kafasını yana yatırdı.

Kapının açılma sesi geldiğinde vakit kaybetmeden, yeniden büyük adımlarla yürüdü. Stüdyonun önüne geldiğinde hiç de kibar olmayan bir şekilde kapı kolunu sertçe çevirdi.

Açılmıyordu.

"Nerede bu?"

"Bizden önce çıkmış olmasın?" Jimin fikir yürütmeye çalışırken Seokjin çoktan gencin numarasını tuşlamıştı bile.

Çalan telefon kısa süre sonra açılmıştı.

"Hyung? Geldiniz mi?"

Seokjin yorgun çıkan sese aldırış etmeden çıkıştı.

"Neredesin sen? Stüdyoda yoksun?"

Birkaç saniyelik bir sessizlik olmuştu. Karşısındaki bu çıkışı beklemiyor gibiydi.

"Kusura bakma hyung, Sejin hyung ile konuşuyorduk. Dalmışım."

Seokjin gözlerini kapatıp derin bir nefes verdi.

"Geliyoruz."

Şimdiden sesini yükselttiği için morali bozulmuştu fakat yorgun ve sinirliydi.

Jimin bir şey söylemeden gergin genci takip etti. Asansör yerine merdiveni tercih etmişti. Kısa bir süre sonra menajerlerinin bulunduğu odanın önünde durmuşlardı. Seokjin kapı kolunu tutacakken Jimin gence sessizce fısıldadı.

"Hyung, ben bir lavaboya gideyim. Hemen gelirim."

Seokjin genci başı ile onayladı ve odaya girdi.

Jimin de hızlı davranmaya çalışarak kattaki ortak tuvalete yöneldi. Geç kalarak Seokjin'i daha fazla kızdırmak istemiyordu. Yakışıklı genç sessiz mekana yaklaşırken içeriden gelen konuşma sesi de artmaktaydı.

"...bana çemkirme Eunjung! Sana ablanı ver dedim!"

Jimin içeri girdiğinde Taeyong'un arkası onda dönük bir şekilde telefonla konuştuğunu gördü.

"Peki, peki. Konuşmak istemiyor, evet, anladım. Birkaç saat içinde yeniden arayacağım. O zamana kadar kendinizi toparlayın lütfen-" Taeyong aynadan Jimin ile göz göze geldiğinde durdu ve karşısındakini dinledi.

Zayıf genç kafasını hafifçe sağa sola sallarken konuşmaya odaklanmaya çalıştı.

"Sadece dinlenin tamam mı? Gerisini biz halledeceğiz. Seunghoshi bu konu için fazlasıyla çalışıyor."

Jimin çok sıkışmış olsa da içeride konuşan hyungu yüzünden tuvaletini yapamıyordu.

"Bir daha ağzından şöyle kelimeler duymak istemiyorum! Anladın mı beni?.... Eunjung?....Eu- Tanrım!"

Taeyong sinirli bir şekilde telefonu kulağından çekti.

"İyi misin hyung?"

Jimin yavaşça pisuvara yaklaşırken Taeyong da genç ile arasında bir pusivarlık boş yer bırakacak şekilde diğer bir pisuvara yaklaştı.

Life Of BTS ~for Violet FlameWhere stories live. Discover now