❦ 40 ❦

2.8K 326 387
                                    

Louis yatağının baş ucundaki saate bakıp oflaya puflaya vakit geçirmeye çalışırken alt kattan gelen seslerle doğruldu. Harry'nin sesini duyduğuna yemin edebilirdi, gelmiş olmalıydı.

Yatağından kalkıp aşağıya inmeyi istese de bunun için yeterli enerjiyi toplayamadı ve tekrar başını yastığa koydu. Hep çok hassas bir vücudu olmuştu, bazen iyileşemeden ikinci kez hasta olurdu.

Gittikçe odaya yaklaşan annesi "Mark doktora götürelim dedi ama Louis istemedi." dediğinde Anne "Gemma da böyle." diye cevap verdi. Yaklaşan sesler arasında sevgilisini duyamamış olan Louis "Harry'yi verin!" diye bağırmak istediği sırada odasının kapısı açıldı ve tam da istediği gibi Harry içeriye girdi. 

Üzerinde beyaz tişörtü, altında siyah kot pantolonu, elinde ise ufak bir papatya buketi vardı.  "Geçmiş olsun!" deyip elindeki çiçekleri komodine bıraktı, yatağa oturdu. "İyi misin?"

Louis "Sen gelince iyi oldum." deyip göz kırptıktan sonra öksürdü, Harry arkasından gelen iki anneden utanmadan ellerini onun yanaklarına koydu. "Ateşin var senin hala."

O sırada içeriye giren Anne "Geçmiş olsun Louis." dedi. "Hasta olduğunu duyunca ben de seni göreyim istedim, nasılsın? Neyin var?"

"Bolca öksürük, ateş ve burun tıkanıklığı." deyip gülümsemeye çalıştı Louis. "Geldiğiniz için teşekkür ederim. Nasılsınız?"

"İyiyim canım, teşekkürler. Yağmurda dışarıda gezinirseniz olacağı buydu. Gerçi Harry hemen iyileşti."

Johannah "Louis hep böyle, her hasta olduğunda en az üç gün yatar. Bünyesi zayıf." diyerek araya girdi.

Louis onlarla konuşmamanın ne kadar kaba bir davranış olacağını hiç umursamadan gözlerini Harry'ye çevirdi. "İyi ki geldin. Bak ölüyorum, gördün mü?"

"Off, deme öyle şeyler." Harry kaşlarını çatıp onun koluna hafifçe vurunca Louis sırıttı. "Bugün burada kalsana." dedi bu teklifi ilk kez yapıyormuş gibi. Harry annesinden izin almaya utanıyorsa, onun yerine Louis izin alırdı.

"Şey, bilmiyorum." 

Ortamda küçük bir sessizlik oluşunca Louis Anne'e baktı. Kadının gözleri Louis ile oğlunun arasında gezindi, sonra gülerek "Benim için sorun değil." dedi. "Zaten eve yalnız döneceğimi tahmin etmiştim."

"Teşekkür ederim!" dedi Harry. Louis'nin bunu yapacağını bildiği için sırt çantasına pijama takımını sokuşturmuştu bile.

"O zaman biz aşağı inelim?" diye önerdi Johannah. Anne de onu başını sallayarak onayladı. "Gitmeden önce tekrar gelirim Louis, geçmiş olsun canım."

"Teşekkürler Bayan Styles." Louis kolunu zar zor kaldırıp ona el salladı, sonra "Ay peçete!" diye bağırdı ve komodinden bir peçete almayı başarıp hapşırdı. "Evet artık burnum tamamen tıkandı."

Harry ayağa kalkıp çantasını çıkarırken "Evde derece var mı?" diye sordu. "Ateşin kaç acaba... Çok fazla gibi değil ama bilmiyorum, iyi görünmüyorsun."

"Öperek bakarlar genelde aslında." 

"Utandırırsan giderim." deyip odanın kapısını kapattı Harry. "Biraz oturayım, sonra sana meyveli bitki çayı getireceğim. Onu içip uyuyacaksın ve dinleneceksin tamam mı?"

"Tamam değil, sen geldin uyumak istemiyorum."

"Sen uyusan da gitmeyeceğim ki, yine buradayım." 

"İyi o zaman gel." Louis yatakta kenara kayıp üzerindeki örtüyü açınca Harry güldü, onun yanına geçti ve örtünün altına girdi. Louis'nin aksine o yatmadı, sırtını başlığa dayayıp ayaklarını öne uzattı. Bu sayede Louis de başını onun bacağına koyabildi.

HOMECOMINGWhere stories live. Discover now