|s i x|⁶

2.5K 137 34
                                    

Barış Murat|

Geceye doğru uyuyamadığım için ormana doğru yürüyordum. Herkes uyuyordu büyük ihtimalle geç olmuştu. Üstüme hırkamı giyip kapüşonunu kafama geçirmiştim. Yürümeye başladığımda kafamı eğmiştim. Biraz düşünmek istiyordum. Hırkadan yükselen koku nisaya aitti gerçekten benim değil onun hırkası gibi olmuştu. O kadar çok giyiyordu ki kokusu sinmişti üstüme. Yürümeye devam ettim. Karanlıktı sessizdi ve tektim. Aklıma doluşan nisa ile gözlerimi yumdum.

Aklıma gelmemeliydi. Ya da bilmiyorum onunla konuşmak bazen dans etmek bana iyi geliyordu. İçimdeki bazı şeylerin iyileştiğini hissediyordum. Ben kimseye güvenememiştim doğru düzgün bugüne kadar. Ama nisa farklıydı. Bir kere gülse bende gülüyordum. Ağlasa da sanki bende ağlamak istiyordum. Önemliydi benim için.

Ona değer veriyordum.

Aklıma dolan anılar ile gülümsemiştim.

Nisa ve barış ormanda oturmuşken barış sırtını ağaca yaslayıp gözlerini kapatmıştı. Nisa da bir kaç saniye barışın yüzüne bakıp ayağa kalkmıştı.

"I love you baby!"

Nisa bağırarak dans ederken arada barışa da vuruyordu.

"Az dinlen dinlen hiç mi yorulmuyorsun?"

Nisa gülerek kafasını sallamıştı ve dans etmeye devam etmişti. Barışı kaldırmak isteyince barış kalkmamıştı. Nisa döverek kaldırdığında barışın kollarını hareket ettiriyordu.

"Bu şarkı da halay mı çekilir barış ya?"

Nisa kahkaha atarak hem şarkıyı söylüyor hemde barış gibi halay çekiyordu.

"Çekilir çekiyoruz işte."

Barış üstündeki yağmurluğu çıkarıp sallamaya başlayınca nisa hâlâ kahkaha atıyordu. En son yorulup yere oturduklarında nisa ağaca yaslanan barışın omzuna yaslanmıştı.

"Yabancı şarkıda halay çekmeyen de ne bileyim yani."

O gün kahkahalarla gülmüş eğlenmişlerdi. Yüzündeki tebessüm ile geçen sabah ki olayı hatırlayınca dışından gülmüştü.

Nisa uyanıp elini yüzünü yıkayıp erkekler barakasına gitmişti. Barışın hareketlendiğini görünce yanına gidip başına oturmuştu. Barış kalkıp nisayı görünce bir iki saniye olayı idrak edememişti. Gözlerini ovuşturduğunda uykulu sesi ile nisaya dönmüştü.

"Nisa?"

"Napıyon lan barış?"

Barış kaşlarını çattığında nisa barışın yüzüne vurmuştu.

"Kızım ne diyorsun sabah sabah?"

Bu barış için daha komik bir olaydı ikisi de daha açılmamıştı ama bu olay komikti. İkisi de anlatıp anlatıp gülüyordu. Barış güneşin doğduğunu farkedince adaya döndü o kadar çok yürümüştü ki döndüğünde herkes nerdeyse uyanmıştı ama kampa girdiği an nisanın endişeli suratı ile şaşırmıştı. Ona sarılan nisa ile daha çok şaşırmıştı.

"İyi misin?! Çok merak ettim. Nerdeydin?!"

"Sakin ol. İyiyim gece uyuyamadım yürümeye gittim kendimi kaptırmışım sadece."

"Gece boyu uyumadın mı?"

"Uyuyamadım. Bende dolaştım."

"Of çok korktum bir şey oldu sandım."

Bana tekrar sarıldığında bende kollarımı beline sarmıştım. En son ayrıldığımızda yan yana barakanın kenarına oturmuştuk.

"Şimdi sen çok yorgunsundur. Keşke beni de uyandırsaydın."

"Aslında yorgun değilim. Çok yorgundun uyudun işte ne güzel."

"Sende çok yorgundun."

Dudağını büzdüğünde gülmüştüm saçlarını karıştırdığımda o da kafasını kaçırmıştı. Benim için bu kadar endişelenmesi bilmiyorum sürekli sırıtma ihtiyacı uyandırıyordu bende.

"Dizime yat. Belki uyursun?"

Şaşırmış bir şekilde ona bakmıştım. Açıkçası bunu beklemiyordum. Hemde hiç. Bayağı hiç hemde. Benim battaniyemin üzerine oturduğunda ellerini dizlerine vurmuştu.

"Yok ya nisa rahatsız-"

"Yat diyorum."

Dediğini yapıp dizine uzandığımda aslında yorgun olduğumu anlamıştım.   Nisa alnıma düşen saçlarımı alnımdan iterken aslında atmayı bırakan kalbimin hızını duyar diye korkuyordum. Ama gözlerimi açamayacak kadar yorgundum.

Barakaya düşen sert şey ile bir anda uykumdan sıçramıştım. Nisa omuzlarımı tuttuğunda bir an idrak edemesem bile kendime gelince yavaşça doğrulmuştum.

"Günaydın."

"Günaydın."

Yere düşen şeye baktığımda matara olduğunu görmüştüm karşımda öfke ile bakan bir Sercan vardı bide.

"Kusura bakma uyandırdım."

"Dikkatli olabilirdin."

Nisanın dediği şey ile algılarım açılmıştı.

"Sorun değil."

Kendime gelince yanımda oturan nisaya bakmıştım.

"Seni de yordum."

"Saçmalama ya. Ben her uyuyamadığım da benimle ilgileniyorsun ama az bile yaptım."

"Oyuna gidiyoruz isterseniz kalkın."

Sercanın dediği ile kafa sallayıp ayağa kalkmıştık. Ama ondan gelen teklif ile birbirimize bakmıştık saniyelik.

"Nisa bir dakika konuşabilir miyiz?"

§|§|§

Beko elendi sad.

Aycan mal. Çok mal. Fazla mal. Ultra mal. PATAVATSIZ.

Ardahan ve Sercan İĞRENÇ tek kelime ile.

Cemalcan sercanı söylememek için direnmiş KARAKTERSİZ.

Ve son olarak BARIŞ İYİ Kİ SEN.

Dark with moonlight. ||NisBar||Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt