|T h e E n d|⁰

3.6K 140 83
                                    

Barış Murat|

"Ve geldik gecenin en merak edilen en çok sorular aldığı ödülün sahibine. Bu yılın en iyi Netflix dizisine. Bu dizi seneryosu ve yönetmenin ile de bu ödülleri almıştı."

Sunucu kadın kaldırdı başını gülümseyerek.

"Dark with moonlight. Barış Murat Yağcı!"

Koskoca salonda kopan alkış seslerine küçük bir tebessüm etmekle yetindim. Ceketimin düğmesini açıp sahneye çıktım. Tebessüm ederek ödülü aldığımda sandalyeye oturup gelecek olan soruları ve açıklamamı düşündüm. Bu gece biterse çok mutlu olacaktım.

Kimi kandırıyordum ki başıma ne gelirse gelsin mutlu olamayacaktım.

Mikrofona uzandım. Ödülü masanın üzerine bıraktım önümdeki kağıtları ittim.

"Öncelikle teşekkür ederim. Bu ödül için ve diğerleri için. 2 yıl önce kamera önündeydim. Ama bu 2 yıldır kamera arkasındayım. Ve bilgisayar başında. Hepinizin sorularını biliyorum. Neden yazdım? Neden oynamayı bıraktım ve benzeri sorularınızı biliyorum."

Derin bir nefes alıp gömleğimin bir düğmesini açtım.

"Survivor 2020. Bilenleriniz vardır büyük ihtimalle. O yarışmadan sonra hayatım tepetaklak oldu. Şampiyon oldum. Ama kazandığım hiçbir şey olmadı. Aksine her şeyimi kaybettim."

Tebessüm ettim hafifçe.

"Güneşin sonsuza kadar parlayacağına inandım. Güneşin karanlıktan korkabileceği aklımın ucundan bile geçmedi. Ah evet o sorunun cevabını da vereyim. Terk edildim. Rupi Kaur Güneş ve Onun çiçekleri eminim okuyanlarınız vardır. Bir sayfasında ki şiirinde şöyle diyordu. Güneşi de alıp gittin, beni terk ettiğinde. Onun benim güneşim olduğunu hissediyordum. Hâlâ da öyle olduğunu biliyorum sadece güneşin bir korkak olduğunu da biliyorum."

"Peki, Aşk?"

Barış tebessüm etti yine. Gülüşü gözlerine ulaşmadı.

"Artık aşkın o olduğunu düşünmüyorum. Eğer o aşk olsaydı şimdi burada olmaz mıydı? eğer doğru kişi olsaydı şimdi yanı başımda oturmaz mıydı? Eğer o  aşk olsaydı basit olurdu her şey. evet artık aşkın o olduğunu düşünmüyorum."

Tebessüm edip başını eğdi. Parmağını tuttu sıkıca. Kaldırdı başını tekrar.

"Aslında artık aşkın olduğunu düşünmüyorum."

"Nasıl yazmaya başladınız?"

"Gidişi.. beni bir hiç gibi hissettirdi. Var olmam, koşturmam gerekiyordu."

"Biri girdi mi hayatınıza tekrar?"

"Hayır. Aşk birine veya görünüme bürünemez. Eylemlerimizdir o ancak.
Aşk anlayıştır karşımızdakini acıtacak gücümüz varsa bile yine elimizden geleni yapıp asla incitmemektir onu."

Elini önce şakaklarına götürdü. Sonra kalbine.

"Burda ve burda hâlâ o var. Var olmaya devam edecek. Üzgünüm ama burası gerçek hayat ne kitaplardaki gibi ne dizilerde ki gibi terk edilince birini yeniden sevip yaralarınızı saramıyorsunuz. Kimsenin günahına girmedim bilerek. O güneşti. Karanlıktan korktu. Ay ışığı ile kaldım karanlıkta."

Suyunu içti. Canı yanıyordu.

"Defalarca kez onu aradım. Bazen sokak sokak aradım. Bulamadım. Şimdi ise sadece telefonla aramayı deniyorum. Yine aynı olay aradığınız kişiye ulaşılamıyor. Arıyorum. Ama açarsa ne diyeceğimi de bilmiyorum. Belki hesap sorarsın dersiniz bir kaçınız ama sanmıyorum. Onu çok sevdiğimi söylerim büyük ihtimalle. Ya da nefesini dinlerim. Hikayenin sonunda tadına varılır ya. Ben öyle hissettim hiçbir zaman."

Dark with moonlight. ||NisBar||Where stories live. Discover now