|t e n|¹⁰

2.7K 146 77
                                    

Barış Murat|

Gece yine uyuyamadığım için ayaklanmıştım. düşüş yüzünden omzumdan sakatlanmıştım ve geçen sefer ki parkurda da omzumu vurmuştum. Ağrıdan uyuyamıyordum. Vicdan azabı da vardı tabii. Düşen  performansım beni çok sinirlendiriyordu. 2/0, 3/1 bunlar yaşandıkça daha da sıkıntı doluyordu hayatım. Takıma iki kişi gelmişti. Berkan ve Cemal. İyilerdi. Berkanla iyi anlaşmıştım. Cemale pek ısınamamıştım. Ona ısınan başkası vardı. Nisa.

Onu kaybetmiş gibi hissediyordum. Eskisi gibi olamıyorduk. Yanına gitmeye çekinir olmuştum. Bu bana ağır geliyordu. Ağır bir sakatlık dönemi yaşıyordum. Vücudum ödem tutmuştu. Omzumda morluklar oluşmuştu. Tişörtümü kimsenin yanında çıkaramıyordum bu yüzden. Vücudumdaki ağrılar yüzünden parkurda nefes nefese kalıyordum.

Metin abinin verdiği 10 günlük raporun 6. Gününde takımım tarafından 'oyna' baskısı yüzünden oynuyordum ve çok yorgundum. Ağrıdan uyuyamıyordum bile. Ormanda dolanıp nehre bakan çardağa oturduğumda güneşin doğduğunu görmüştüm. Işıkta biraz da olsa sırtıma bakabilirdim. Kimse uyanmadan en azından. Yavaşça tişörtümü çıkardım. Işık omzuma vurunca acı ile baktım şişen ve moraran omzuma. Ağrım vardı. Basketbolu bırakma sebebim omzumda kırılan kapsüllerdi. Ve 6 ay yatağa bağlı kalmıştım. Gözlerim doldu o anları hatırlayınca. En çaresiz anlarımdan sadece bir tanesiydi.

"Barış?"

Berkanın sesini duyunca hızla tişörtü giymek için hareketlendim.

"Bir dakika dur dur."

"Bağırma."

Gelip omzuma baktığında yüzünü buruşturmuştu. Gözleri mi dolmuştu?

"Bu ne barış?"

"Ya şey işte. Önemli değil."

"Nasıl önemli değil? Şu haline bak. Morarmış ödem tutmuş barış bu çok ağrı yapar sen bu yüzden mi bu haldesin? Uyuyamıyorsun yemek bile yiyemiyorsun?"

Kafamı başka yöne çevirdiğimde yanıma oturmuştu.

"Takımdakilerde neler düşünüyordu. Vicdansız köpekler. Sen nelerle uğraşıyormuşsun. Özür dilerim barış. Oyna dediklerinde karşı çıkmadığım için."

Berkanın söyledikleri şaşırmıştım. Açıkçası bana bu kadar iyi olunmasına alışık değildim. Omzuna vurup sarıldığımda o da saçlarımı karıştırmıştı.

"Sorun değil. Sen sadece kimseye bir şey söyleme. Ben zaten bugün oynamayacağım. Ağrım yok var. Bir şey söyleme."

"Ama-"

"Beko."

"Acılarını hep saklamak zorunda mısın sen?"

Kaşlarımı çattığımda o da bana bakmıştı sinir ile.

"Ben salak mıyım? Nisa ile çok yakındın biz gelince cemalle olan samimiyetin de senden uzaklaştı bu seni yaralıyor bilmiyor muyum? Nisaya sadece arkadaşlık beslenmediğini de-"

Ağzını kapatmıştım hızla. Biri duyabilirdi.

"Tamam geçti gitti. Kimseye bir şey söyleme boşver tamam mı? Ben hallediyorum."

"Halledemiyorsun hiçbir şeyi. Dibe batırıyorsun kendini. Barış ben sana kardeşim dedim sen bana ikiz kardeşim. Bunları boşuna mı dedik biz? Anlatabilirsin bana her şeyi bunu unutma."

Gözlerim dolunca kafamı eğmiştim. Bir kaç derin nefesten sonra berkana baktım.

"Boğuluyorum Berkan. Hep daha iyisi diye diye kendimi daha da batırıyorum. Hep daha iyisini yapmak isterken kendi içimde boğulduğumu farkettim."

Berkanın gözlerinden bir kaç duygu geçti bilmiyorum tanımlayamadım. Ama benim için üzüldüğü açıktı.

"Nisa. Yanımda olduğunu hissetmiyorum. Bu çok berbat. Yanına gitmeye çekiniyorum artık. Acaba rahatsız eder miyim? Acaba başka biri ile mi konuşmak istiyordur? Ben daha iki üç hafta önce uyuyamadığım için nisayı uyandırıyordum. Ya da o beni uyandırıyordu sabaha kadar sohbet ediyorduk bazen. Şimdi ne o ne ben. Bunca şeyin üstüne kaldıramıyorum. Yanımda olan o insanın yokluğu ağır geliyor. Erkekler barakasına giriyor ama eskisi gibi gelip benim yattığım yere yatıp mızmızlanmıyor. Onu kaybetmiş gibi hissediyorum. Belki de hiç kazanamamıştım. bilmiyorum."

Berkanla ne kadar konuştuk bilmiyorum ama çok üzüldüğünü açıktı. Bir anda patlamış ve karşımdaki kişiyi de üzmüştüm. Ben anlatan biri değildim hiçbir zaman. Ama çok dolmuştum. Barakaya gidip uzanmıştık ikimizde. Belki uyurum diye. Uyuyabilirim belki diye. Gözlerimi kapattığıma aklıma doluşan anılar nisa olmamalıydı. Oldu.

Bir kaç saatin ardından bir kaç ses ile uyanmış ama gözlerimi açmamıştım.

"Cemo kalk ya çok sıkıldım."

"Ya niso sal beni uyumam lazım çok uykum var."

"Ya n'olursun çok sıkıldım."

"Git boya yap."

Nisa oflayıp barakadan indiğinde benim kapalı olan gözlerimden bir yaş düşmüştü. Birini özlemek, ona değer vermek..

Oyuna geldiğimizde parkura bakmıştım. İnat mı yapıyorsun lan şerefsiz? Ben bu parkurun sonuna gelene kadar yirmiye katlanırım.

Durum 7-2 olmuştu ve onlar öndeydi. Cemal 3/0 yapınca sinir ile mataranın kapağını firlatmıştı. Omzuma sert bir şekilde çarpan kapak ile inlemiş omzumu tutmuştum. Berkan endişe ile yanıma gelince ben de kıpkırmızı olan suratımı kaldırmıştım.

"Abartma ya! Oyun kaybettik adrenalin yüksek!"

Berkan sinir ile Cemale yürüdüğünde kolunu tutmuştum.

"Attığın şeylere dikkat et."

"Bakarım merak etme!"

"Lan özür dilesene!"

Berkanın yükselmesi istediğim bir şey değildi. Omzumu tuttuğumu gören metin abi yanıma koşmuştu. Gelme desem de gelmişti.

"İyi misin evlat?"

"İnanamıyorum ya resmen omzuna kapak geldi diye doktoru çağırdı adam pes."

"Cemal bak düzgün konuş. Bilip bilmeden."

Berkan ve cemal arasındaki tartışmaya girmek için ağzımı açmıştım ki nisanın bir bana bir Cemale baktığını farkettim.

Ve cemalin yanına gitti.

Berkan sinir ile nisayı süzdü son bir kez.

"Nisa yolda bulduklarını yola başladığına değişirsen sonucunda yolundan olursun. Bu lafima gelememen dileğimle."

Berkanın son sözü bu olmuştu. Benimde nisaya son kez umutla bakışım bu olmuştu.

§|§|§

Ruh halim bozuk ya burayı da karıştırmam lazımdı. Jsismchkshciemd.

Sorry ⁰

Dark with moonlight. ||NisBar||Onde as histórias ganham vida. Descobre agora