Seni seviyorum

752 47 1
                                    

Banu'nun sesi ile olduğum yerden zıplayarak uyandım. "Nazlı kalk artık saat 3 oldu" gözlerimi açmakta zorlanıyordum. Uyku haplarının etkisi daha geçmemişti sanırım yarın akşama kadar uyuyabilirdim. Tekrar gözlerimi kapattığımda üstüme dökülen su ile yerimden sıçradım.
-Banu bi sal ya önümüzdeki 20 sene uyumak istiyorum
-Kızım içki içen biziz uyuyan sensin
-Siz içki içtiniz bende uyku hapı aldım o yüzden.

Banu şaşkınlıkla yüzüme bakıyordu. Onu umursamadan banyoya gittim. Soğuk bir duş uykumu açacaktır. Soğuk suyun altına girdiğimde ilk başta irkilsemde sonrasında alıştım. Çıplak tenime değen her damla soğuk su bedenimi uyandırıyordu. Düşüncelere dalmıştım. Şimdi hiçbir şey olmamış gibi hayatımıza devam edecektik. Banu bile annesi ve babası öldü ama buna rağmen gülümsemeye çalışıyordu. Bornozumu giyip saçıma havluyu doladıktan sonra banyodan çıktım. Odamda Savaş vardı.
-İyi misin diye bakmaya gelmiştim Banu hap içtiğini söyledi
-Reçeteli uyku ilaçlarım uyuyamadığım zamanlar kullanıyorum.
-Tamam sen giyin kahvaltı edelim.

Dedi ve odadan çıktı. Üzerimdeki bornozu yavaşça yere bıraktım. İç çamaşırlarımı giydiğimde odaya tekrar birisi girdi. O filmlerdeli kadınlar gibi çığlık atıp saklanmaya çalışan kadınlar gibi değilim ben. Denize gittiğimde de böyle gidiyorum ve herkes görüyor aynı mantık evde birisi görünce benim için bir şey fark etmiyor. Arkamdan gelen ses Zeynep'ti
-Şist yavruya bak beee
-Kız Zeynep ne oldu haha
-Kanka bu gün sizin okula nakil aldırdım ayrıca Savaş, Barış ve Banu da aldırdı inşallah aynı sınıfa düşeriz.
-Yaaa ciddi olamazsın çok sevindim sen aşağıya in bende geliyorum.

Zeynep odadan çıktığında sevinçten çığlık atacak gibiydim. Yıllar sonra ilk defa okulda yanlız kalmayacaktım. Hızlıca hazırlanıp aşağıya indim. Masadaki yemekleri gördüm sanırım benim kahvaltım bizimkiler için öğlen yemeği. Masadaki boş olan yere oturdum. Kimsenin yüzünde en ufak bir asıklık yoktu. Sanki bunca olan şey olmamış gibiydi. Benimde onlar gibi davranmam lazım. Banu sessizliği bozdu
-Ne yani Savaş şimdi sen benim ağabeyim misin?
-Evet sanırım gerçek olan bu üzülme kız zaten sen benim kardeşimsin tek fark artık sana yenge demeyeceğim.

Herkes gülmeye başladı. Bu masadaki kimsenin ailesi yoktu. Banu da ailesinden kalan son parçayı dün vurmuştu. Bide benim annem var tabiki. Beni terk edip giden kadın. Artık biz birbirimizin ailesi olacaktık. Ben bunları düşünürken Zeynep Murat'a bağırmaya başlamıştı. Ne olduğunu anlayamadım.
Zeynep:Bana bak Murat ben seni terk etmedim tamam mı sen benim gitmemi istedin şu anda yaptığın büyük saçmalık
-Korktum kızım korktum sana bir şey olmasından korktum seni deli gibi severken neden gitmeni isteyeyim.
-Biliyorum ama yeter artık ben suçluymuşum gibi bana bakma yeter!

Zeynep ağlıyordu. Herkes bir anda gerilmişti. Anlaşılan bu katil ölse bile bizde bıraktığı anılar ölmeyevekti. Zeynep birden ayağa fırladı tam gidecekken Murat onu yakaladı ve sımsıcak sarıldı ona. Zeynep'in ağlaması daha da hızlandı. Murat fısıltı ile konusmuyordu ama hepimiz duyuyorduk.
-Zeynep beni affet yine eskisi gibi olalım sensiz yaşamak çok zor içkiye bile sen gidince başladım ama hiçbir alkol senin kokunu unutturmuyor bana.
-Murat seni seviyorum.
İkisi de sımsıkı sarılıyordu. Bir an gözlerim istemsizce Savaş'a kaydı oda bana bakıyordu. Gözlerimiz buluştuğunda hızla kafasını çevirdi. Banu konuşmaya başladı.
-Ay bayılıcam şimdi yeter lan bu kadar duygusallık oturun da yemeğinizi yiyin.
Zeynep:Yemin ederim öküzsün banı grupta tek sap olarak Savaş ve Nazlı kaldı onlara da birilerini bulmalıyız.
Banu:Onlar birbirlerini bulmazsa tabi

İmalı imalı bakan grup ve herşeyden habersiz balık gibi bakan Zeynep.
Zeynep:Ne siz çıkıyor musunuz.
İkimiz de aynı anda "hayır' dedik. Bu sefer Murat konuştu
-Canım ben sana olanları anlatırım.
Savaş"sakın" diye bağırırken Murat Zeynebi de alıp mutfaktan çıktı. 2 dakika sonra içerden yükselen "oha ciddi misin" sesi Zeynep'e aitti. Diğerleri de masadan kalkarken toplama işi yine bize kaldı. Savaş masayı toplarken bende bulaşıklara başladım. Savaş elimdeki son şeyleri de dolaba yerleştirdikten sonra beni izlemeye başladı. Ondan utanıyordum elim ayağım birbirine dolaştı. O masaya oturdu ve bir sigara yaktı gözlerini üzerimde hissediyordum ve bundan aşırı rahatsız oluyordum. Tam o sırada bir bardak dirseğime çarptı ve yere düştü. Telaşla kırk camın üstüne basarken ağzımdan küçük bir çığlık firar etti. Savaş telaşlı bir şekilde bana bakarken beyaz fayansın üstü kırmızı renge dönüşüyordu.
-Nazlı ayağın
-Dur ben hallederim buraları Savaş sen içeriye git
-Nazlı saçmalama otur şuraya ben hallederim.
Dedi ve beni sandalyeye itti. Elindeki faraş ve fırça ile yerdeki camları temizledi sonra da elimde bir peçete ve bir yara bandı ile yanıma geldi.
-Savaş ver sen onları bana ben halledebilirim sen git çocukların yanına
-Nazlı durur musun bir halledicem ben ayağını uzat.
İstemeyerek de olsa ayağımı uzattım. Yere çöküp ayağımı dizinin üstüne aldı. Küçük küçük kanı temizlerken arada bir de gözlerime bakıyordu.
-Ne vardı sanki dikkatli olaydın
-Savaş sen orda oturup bana bakmasaydın benim elim ayağıma dolaşmazdı.
-Ne yani suçlu ben mi oldum şimdi.
-Evet hem niye bakıyorsun ki zaten salona gidip oturabilirdin.
-Salona gidip otursaydım bu güzelikten mahrum kalırdım.

Bir an ne dediğini algılamaya çalıştım. Ağzımdan "ne" diye bir soru çıkmıştı. O sırada yara bandını yapıştırıp gözlerime baktı.
-Ne dediğimi duydun Nazlı ben ben seni seviyorum.
Şaşkınlıkla ağzımı açtım ama diyecek bir şey bulamadığım için yeniden kapattım. Tekrar konuşmaya başladı.
-Nazlı beni sevebilir misin?
-Savaş ben ne diyeceğimi bilmiyorum.
-Evet de evet de ki hayatımın geri kalanını boş yere değil senin için harcayayım.

Ben sustukça onun suratındaki reddedilme korkusu daha da büyüyordu. Ben böyle bakan gözleri nasıl reddedebilirim ki. Neredeyse fısıltı gibi çıkan sesimle "evet" dedim. Ayağa kalktığımda kocaman sarıldı bana. Kapıdan duyduğumuz alkış sesleri ile kapıya döndük. Utançtan ikimizin de suratı kıpkırmızı olurken ne zamandan beri orada olduğunu bilmediğimiz arkadaşlarımız sırıtıyordu. Zeynep heyecanla bağırdı.
-Yaşasın artık onlar da sap değil.

Herkes kahkahalar ile gülerken bizde Savaşla bakışıp gülümsemeye başladık. Hayal mi gerçek mi bilmiyorum ama bu hayat benim hayatım olamaz. Ben bunları hakedecek bir şey yapmadım. Ama oluyordu işte. Hak etmediğim kadar çok arkadaşım ve sevgisinin altında ezileceğim bir sevgilim vardı.

ÇETE (TAMAMLANDI)Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt