NERDESİNİZ

306 21 6
                                    

Yazardan:

Nazlı Savaşın kolları arasında rahatsızca kıpırdandı. Bir yerden telefonunun sesi geliyordu ama Savaş o kadar sıkı bir şekilde sarılmıştı ki ondan ayrılıp telefonu bulmak için kalkamadı. Tabiki de çocuklar arıyordu bu saatte başka kim olabilir zaten. Nazlı zar zor da olsa ayağa kalkıp telefonu açtı. Sabahtan beri uyuyordu hatta kısa yolculuğu saymazsak dün geceden beri uyuyordu. Saate baktığında 21.00 olduğunu gördü. Ne kadar da çok uyumuşum diye düşünürken telefonun tekrar çalmasi ile irkildi ve elindeki telefonu hızlıca açtı.
Banu: Nerdesiniz kızım siz sabahtan beri sizi arıyoruz
Nazlı:Merak etme sıkıntı yok iyiyiz bir haftalık bir tatil yapacağız dönünce konuşuruz.

Banu'nun bir şey demesini beklemeden kapattı Nazlı telefonu. Tekrar savaşa baktığında uyuduğunu gördü. Hızlıca üstünü çıkarıp duşa girdi çok fazla terlemişti. Suyun altında kendini öyle bir bırakmıştı ki gözleri kapalı bir şekilde adeta duşta uyuyordu. Omuzlarındaki hissettiği el ile irkildi. Sonrasında boynunda hissettiği öpücük ile iyice geriye doğru itti kendini. Sıcak suyun ve Savaşın kollarının etkisi ile iyice mayışmıştı. Savaşa yüzünu dönüp dudaklarını dudaklarına değdirdi. Ayak parmakları üstünde yükselmişti. Savaşın çıplak omuzları ile de kendini yukarıya doğru destekliyordu.
.
.
.
Duştan çıktıklarında ikisi de bitkin durumdaydı. Üstlerini giyinip salona geçtiler. 1 günü aşkın süredir uyudukları için artık uykuları yoktu. Yemek yemege karar verip önce mutfağa geçtiler. Sonrasında yemek yapmaya üşendikleri için pizza söyleyip salona tekrar geri geçtiler. Savaş Nazlının omzuna kolunu atıp fısıltı ile konuşmaya başladı "Çok güzeldi". Nazlı uyanmıştı ve bu yüzden yanakları kıpkırmızı olmuştu. Bunu fark eden Savaş yanağından öpüp "Benden artık uyanmana gerek yok" dedi. Nazlı sessizce kafasını sallamakla yetindi. Kapı çaldığında savaş önce pizzaları aldı. Ardından bir korku filmi açtı. Bilmiyordu ki bu film Nazlı'yı fazlasıyla korkutacak. Film Ümmü sıbyan zifir adında bir cin filmiydi. Yada onun gibi bir şey. Konusu : Lise son sınıfta okuyan bir grup arkadaş, mezun olmadan önce son bir çılgınlık yapmaya karar verirler. Gece okula gizlice girip öğretmenler odasına girip parti yapacaklardır. Okula kimsecikler görmeden girmeyi başarırlar. Parti başlar; çok eğlenmektedirler, ta ki içlerinden biri yıllar önce okullarında intihar eden Kevser isimli öğrencinin ruhunu çağırmayı teklif edene kadar... Başta hiçbirinin ciddiye almadığı bu ruh çağırma seansı Kevser’in ruhunun gerçekten de gelişiyle kontrolden çıkar. Kana susamış Kevser, geçmişte yaşadıklarının intikamını almak için dönmüştür. Halk arasındaki inanca göre “Ümmü Sıbyan”, hamile kadınların korkulu rüyası olan bir cindir. Kendi bebek sahibi olamadığı için hamile kadınlara ve bebeklerine musallat olur.
.
.
.
Filmi başından sonuna izleyen Nazlı deli gibi korkmaya balar. Ya o lanet cin Nazlı'ya da zarar verirse.
Nazlı:Ama ben korkuyorum.
Savaş:Neden korkuyorsun ki?
Nazlı:Ya o cin gelirse.
Savaş:Saçmalama aşkım o cin sadece hamile kadınlara ve çocuklara zarar veriyormuş sana neden zarar versin ki hem öyle bir şey var mı yok mu onu bile bilmiyoruz
Nazlı: Boşver şimdi onu benim hiç uykum yok ne yapalım?
Savaş:Gel içki içelim belki uyuruz.

Nazlı ve Savaş kalkıp içli içmek için mutfağa geçtiler. Savaş Nazlı'ya deli gibi korku hikayeleri anlatmak istiyordu. Nedenini bilmiyordu sadece içinden geliyordu. Ama daha fazla korkar diye ağzını açmadı. İçkileri yavaş yavaş içerken türlü konulardan da muhabbet ediyorlardı. En sonunda tekrar uykuları geldiğinde uyumaya karar verdiler. Kalkıp odaya gittiler sessizce ve yavaşça sanki odada onlardan başka birisi varmış da uyanacakmış gibi.  Nazlı sessizce yatağa geçtiğinde tutup savaşı da çekti. Savaş Nazlı'nın üstüne düşer düşmez aklına tanıdık bir sahne gelmişti. Banu "evlenecek siniz" demişti ya işte evleniyorlardı. Onlara göre ne kadar tuhaftı hayat. Sanki her bir adımlarında başlarına bir şey gelecekmiş gibi. Çok tuhaftı işte.
.
.
.
NAZLIDAN:
Yata kalka yaklaşık 1 hafta geçtikten sonra  nihayet eve gelmiştik. Akşama Esralar misafirliğe geliyorlardı. Buseler çoktan gitmişti bir daha gelmeyeceklerdi. Esra, Mert ve bebiş buraya bizim yaklaşık 2 sokak altımıza taşınmışlardı. Aniden midem alt üst oldu sanki çok değişik şeyler yemişim gibi bir anda midem bulanmaya başladı. Lavaboya gittim ve midemi ve yemek borumu klozete bırakıp aşağıya indim. Hafif bir mide bulantısıydı ama Savaş ille de hastaneye gidelim diye tutturmuştu. Çalan zil savaşın çenesinden kurtuluşum oldu. Esralar gelmişti.
.
.
.
Birlikte yemek yiyip konuştuk. Çay içerken de konuştuk sürekli olarak düğünü planlayıp durdular. Evet planlıyıp durdular diyorum çünkü bize fırsat vermediler. Her şeyi onlar planladı bize de sadece kafa sallayarak onaylamak kaldı.
.
.
.
Artık uyku vakti gelmişti biz bebişi de sevdikten sonra gitmişlerdi. Bacaklarım artık deli gibi ağrıyordu. Bir an önce yatıp uyumak istiyorum. Öyle de yaptım. Odaya gidip hemen yattım. Ben yattıktan yaklaşık 2 dakika sonra odanın kapısı açıldı ve içeriye ayak sesleri doldu. Kısa süre sonra yorgan kaldırıldı ve kollar bedenimi sardı. Kısık bir şekilde gözlerimi açıp baktım. Savaş çoktan gözlerini kapatmıştı. Hiç kıpırdanmadım ve güzelim yatağımın tadını çıkarttım.

ÇETE (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now