0.1

6.1K 357 305
                                    

"Ve sonra beni engelledi! Sikeyim hayatımda ilk kez böyle bir şey yaşadım. Biri beni engelledi. Kutsal Miya Atsumu'yu!"

"Bu ilk değildi abartma. Bende de engellisin."

Osamu'nun beni geçiştirdiğini fark ettiğimde sinirle nefesimi verdim.
Suna ve Shinsuke'nin yanına geçtiğimde dikkatlerini üzerime çekmek için boğazımı temizledim.

"Dün gece hayatımın en kötü olayını yaşa-"

"Biliyoruz Atsumu, bu altıncı anlatışın falan oluyor."

Suna kafasını telefonundan kaldırma zahmeti bile göstermeden konuştuğunda homurdandım.
Neyse ki Shinsuke vardı.

"Hayatım her geçen saniye berbat oluyor."

"Sadece kötü yönden bakıyorsun."

"Anlamıyorsun, gururumu yerle bir etti resmen! Ve aseksüelmiş, buna inanan var mı ki? Besbelli ilgi çekmek için böyle davranıyor. Okula yeni geldi ama her beş saniyede onu farklı bir kızla, farklı birileriyle görüyorum."

"Bence takıntılısın. Onlarla konuşması onlardan hoşlandığı anlamına gelmiyor, biliyorsun."

"Neden melek rolü oynuyorsun? Yabancı değiliz bana gerçek yüzünü gösterebilirsin."

Shinsuke'nin bazen ciddi anlamda melek yada barış tanrısı falan olduğunu düşünüyorum.
Biri nasıl bu kadar hayata pozitif bakabilir ve iyi olabilir ki?

"Atsumu, drama queenlik yapmayı bırakta kantin sırasına gir!"

En başından beri kantin sırasında beklediğimizi unutmuştum.
Arkalardan bana bağıran sınıf arkadaşıma yapmacık bir gülümsemeyle karşılık verip Shinsuke'nin arkasına geçtim.
Gerçekten insanlar tamamen özel hayata saygısızca davrandıklarının farkında değiller.

"Hahah, şuna bak."

Suna arkasına dönüp telefonundan birşeyler gösterirken sıkkınlıkla etrafa göz gezdirdim.
Gözüme çarpan kişiyle istemsizce elimi Shinsuke'nin sırtına yaslayıp ceketini sıkmıştım.
Kiyoomi Sakusa, hep gördüğüm ciddiyetiyle birileriyle konuşuyordu.
Maske takmıştı, nedenini anlamamıştım.
Çünkü kesin bir nedeni yoktu, benden kaynaklanmıyor.

"Atsumu, beni ne zaman bırakmayı düşünüyorsun?"

Shinsuke'nin sesiyle gözlerimi ondan çekip ellerimi ceplerime yerleştirdim.

"Üzgünüm,"

"Ne alacaksın?"

"Tost."

"Daha diğer tenefüs yedin sanıyordum."

"Tekrar yemek istiyorum."

"Beğenmediğini söylemiştin."

"Öyle söylediğim öyle düşünüyorum demek değildir Shin."

"Saçma sapan şeyler söyleme çocuğa."

Osamu elindeki krakerle bana laf atıp yanımdan geçtiğinde gözlerimi devirdim.
Bir de kardeşim olacaktı bu şerefsiz.
Shinsuke'nin beni beklediğini gördüğümde gülümseyip küçük bir öpücük attım.
Bazen onun kardeşim olması için teklifler yapıyordum ama mütevaziliğinden bir kere bile kabul etmiyordu.
Tostumu alabildiğimde sıradan çıkıp Shinsuke'nin koluna girdim.

"Sana bakıyordu,"

"Kim?"

Etrafa bakınıp kim olduğunu anlamaya çalıştım. Göz alıcı olduğumu kabul ediyorum ama tost alırken bile mükemmel göründüğümü bilmiyordum.

"Seni engelleyen çocuk, kesinlikle çok fenaydı. Önündeki masayı devirip seni dövecek diye endişelenmeye başlamıştım."

Göz ucuyla arkama bakmaya çalışsamda pek başarılı olamamıştım.
Shin'ne beni koruyabilecekmiş gibi daha çok yaklaştığımda tostumdan bir ısırık aldım.

"Beni nasıl tanıdı ki?"

"Alnında Miya Atsumu yazan bir tabela var."

"Ne?"

"Şaka yapıyorum."

Gülüp Osamu ve Suna'nın olduğu masaya oturduğunda bende onun yanına oturdum.

"Saat sekizde kulüp toplantısı var. Koç gelmeyenlere ceza verecekmiş, birde geç gelmeyin dedi."

Suna telefonundaki mesajı bize söylediğinde çilekli sütünü içmeye devam etmişti.
Geçenlerde iki dakika geç kaldığım için az kalsın pasörlükten top toplamacıya geçiş yapıyordum. Yani kesinlikle geç kalma gibi bir imkanım yoktu.
Dünden beri geçirdiğim duygu değişimlerini yok sayarak arkama yaslandım.
Geç kalmamdan daha kötüsü olamazdı.







Herkesin yaşıyla oynamısım resmen :O

asexualWhere stories live. Discover now