3.4

2K 207 56
                                    

Elimdeki süpürgeyle kendi döktüğüm gül yapraklarını temizlerken Suna ve Osamu'nun yiyişmelerine kulak asmamaya çalışıyordum.
Samu çıkma teklifini etmiş; Suna'da dünden razı bir şekilde kabul etmişti.
Ne o kadar süslememe ne de yaptığım şovlara değmişti. Yaptığım hiçbir şeyin işe yaramaması, üstelik bütün salonun temizliğini üzerime yıkıp köşede vıcık vıcık ilişkilerini yaşamaları sinirimi bozuyordu.
Etraftakilerin dikkatlerini çekmek adına her seferinde süpürgeyi sertçe yere vuruyordum.
Kimsenin beni umursamaması ise moralimi yerle bir ediyordu.
Omii beyler ise daha teşvik edememişti.
Beni engellediği için de yazamıyordum.

Bütün umutsuzluğumla boş banklardan birine oturduğumda kulüptekilerden birinin olduğunu düşündüğüm şişeyi elime aldım.
Bir kaç yudum içtikten sonra şişeyi geri koyarken gelen kapı sesiyle kafamı çevirdim. Ve kafamı çevirerek düştüğüm hatanın bedelini içtiğim suyun boğazımda kalmasıyla ödemiştim.
Bir kaç öksürükle kurtulmaya çalıştığımda pekte başarılı olamamıştım.

Omii yavaş adımlarla yanıma gelirken bende onu karşılamak adına ayağa kalkmıştım.
Şimdi anlamıştım ki bu herifin istediğini giymesine izin vermek yaptığım en büyük hatalardandı.
Bunun yüzünden kendime kızarken karşımdaki bedeni süzmemi engelleyemiyordum.

Fark ettiğim üzere genelde kısa kollu gömlekler tercih ediyordu ve gömleklerine taktığı bronşlardan bu sefer üzerine küçük hoş bir kayan yıldız takmıştı; lacivert gömleğiyle fazlasıyla uyumlu duruyordu.
Siyah, kalın ve gri detaylarla süslenmiş kol saatinin ağırlığını ben bile hissedebiliyordum, ama bu Omii'ye göre sorun oluşturmuyor gibi görünüyordu.
Her zaman ki hayran olduğum kıvırcık siyah saçlarına verdiği özenden bahsetmek dahi istemiyorum.
Gözlerimi zorlukla ondan ayırıp elimdeki süpürgeye yükümün birazını verdiğimde üzerimdeki beyaz sweatin kirlenmemesi için özen gösteriyordum.

"Külkedisi falan mısın?"

Tuttuğum süpürgeye bakıp dudaklarımı büzdüğümde o da bu esnada gülerek ellerini ceplerine yerleştirmişti.
Aslında bakarsak benziyordum.
Samu ve Suna tarafından köle muamelesi görüyor ve dışlanıyor muydum? Şüphesiz.
Beni bu sefillikten kurtarması içinde peri olacak kişi Kita mı olurdu? Kesinlikle. Prensim Omii mi olacaktı? Elbette. Ama ayağıma tam olan bir ayakkabıyı düşerecek kadar salak mıydım? Hayır. Yani endişe edeceğim bir durum yoktu.

Sorusuna cevap vermeyip rahatsız edici bir sırıtmayla süpürgeyi duvara yaslamış; kolumu omzuna atmıştım.
Omii umursamaz bakışlarını üzerimde gezdirirken sıfıra inen yakınlığımızı sorun etmemiştim.

"Gelmezsin sanmıştım."

"Sadece yarım saat gecikmişim."

Saate bakma gereği bile duymadan cevap verdiğinde parmağımı maskesinin üzerinden dudaklarının üzerine bastırmıştım.

"Şş, süslü biri olduğunu biliyorum. Gerçi masaldaki prens bu kadar süslü değildi hatırladığım kadarıyla."

Parmağımı maskesinin üzerinden çekip kafasını bana çevirdiğinde birazcık gerilmiştim.

"Benim hatırladığım kadarıyla da külkedisi çakma sarışın değildi. Haksız mıyım?"

Derin bir nefes verip kolumu omzundan çektiğimde ondan ayrılmış; süpürgeyi arka odalardan birine götürmek için tekrar elime almıştım.

"Neden herkes saçlarıma taktı ki?"

Ben homurdanarak süpürgeyi götürürken Omii'de -muhtamelen- Samu ve Suna'yı tebrik etmeye gidiyordu.
Ne kadar hiçbir şey yokmuş gibi davransamda şerefsiz bu gün o kadar parlıyordu ki; üzerini bir örtüyle kapatmam gerekecek gibi duruyordu.







Bolum atlamisim :(

asexualWhere stories live. Discover now