0.5

3.3K 300 219
                                    

Aceleyle telefondan saatime bakıp çantamı omzuma astım.
Hoca beni konuşmaya tuttuğu için on dakikalık bir gecikme yaşamıştım yani aşağıya kadar koşmam gerekecekti.
Osamu'ya gittiğimi belli edercesine elimi salladığımda; defolup gitmem için eliyle beni kışkışlamıştı.

Koşar adımlarla aşağıya indiğimde azalmış olan kalabalık sayesinde görüş alınım daha da genişlemişti.
Omi-kun'un bana söylenmemesi için içimden dua ederken onu etrafta göremememin telaşını ve mutluluğunu yaşıyordum.
Ondan önce gelmiş gibi yapabilirdim; yani trip atma önceliği bendeydi.

Nefesimi düzenlemek için okulun girişindeki duvara yaslandım.
Yaklaşık yarım dakika sonra normale döndüğümü hissettiğimde Sakusa'yı aradım.
Aynı takımda olduğumuz için bir voleybol gurubumuz vardı, bu yüzden dolaylı yoldan numarasınıda almış olmuştum.
Telefon bir iki kez çaldıktan sonra açıldığında aktörlüğümü sergilemek için hazırdım.

"On beş dakikadır bekliyorum Omi Omi ne zaman gelmeyi düşünüyorsun?"

Sesimin sinirli ve sabırsızmış gibi çıkmasına özen göstermiştim. O sessizliğini korurken bende söylenmeye devam ediyordum.
Her zaman başarlı olurdum.
Şu zamana kadar tabii.
Karşıdan gelen gülme sesini solumda hissettiğimde istemsizce yutkundum.

"Ne zamandan beri otuz saniye on beş dakika sayılıyor?"

Telefonu kapatıp ceketini omuzuna attığında hareket bile edememiştim.
Onu ilk defa maske takmadan ve gülerken görüyordum. Garipti.
Saçlarının çoğu yüzünü gizlemek yerine yanlarına dağılmıştı. Tişörtünün kuru olmasına rağmen saç tutamlarından akan damlalara bakılırsa yorulmuş, yüzünı yıkamış ve üzerini değiştirmişti.
Derslerinin beden eğitimi olduğuna yemin edebilirdim.
Fazla süzdüğümü hissettiğimde boğazımı temizleyip telefonumu cebime attım.

"Maskeni takmadığından beri, sanırım."

"O da aseksüel olduğumdan dolayıdır sanıyordum."

Dalga geçer gibi söylediğinde benden bir kaç santim uzun olduğunu yeni fark etmiştim. Ama kesinlikle benden daha yakışıklı değildi.

"Evet tabii, birde o var."

Salak salak bakıştığımızda sebepsizce utanmış ve bakışlarımı kaçırma gereği duymuştum.
Önden yürümeye başladığımda arada peşimden geliyor mu diye arkamı kontrol etmek zorunda hissediyordum.
O da çocuğunlukla 'çocuk değilim ben' bakışı atıyordu.
Sapık sayılan bir filme ikimizin girmesi ne kadar garipse gişenin önündeki kadın sürekli filmlerdeki kötü karakter kahkahası atıyordu.
Bende sinir bozan bir gülüşle karşılık verip Sakusa'yı daha fazla oyalanmaması için çekiştirdim.

"Kadına bak, resmen psikopat."

Bana yandan bir bakış atıp maskesini taktığında omzundaki az kalsın düşürmesine sebep olduğum çantasını düzeltiyordu.

"Senden daha kötü değildi."

Kadına attığım gülüşün aynısını onada atıp arkalardaki koltuklara ilerlemeye başlamıştım.
Sonunda yerlerimize oturabildiğimizde nefesimi verdim.
Filmin başlamasına yakın ona bakıp kucağımdaki çantama daha sıkı sarıldım. Buraya gelirken aklımda hiçbir fikir yoktu aslında.
Ve görevim zordu ama iddayı kazanmaya kararlıydım.

asexualWhere stories live. Discover now