1.7

2.7K 267 38
                                    

Elimdeki kağıtları okuyarak bir sağa bir sola gidiyordum.
Osamu ve Suna sahne arkasına, yanıma gelme zahmeti göstermemiş önlerden yer kapmaya çalışmışlardı.
Partnerim olan ilk sınıf kızı tanıyordum; Omii ile filme gideceğimiz günün sabahında onun nerede olduğunu söyleyen kızdı.

"Atsumu-san, ilk ben başlıyorum yani şimdiden gitsem iyi olacak."

O gülümseyip odadan çıkıp gittiğinde nefesimi verdim.
Değişik kıyafetler giyen kulüp oyuncuları koridordan tek tek geçmiş bütün odaları boşaltmıştı.
Alkışlardan sonra gösteriye başlamışlardı.
Sıranın bana gelmesine biraz daha vardı ama yinede hazırda olmak için perdenin yakınlarında bekleyecektim.
Kağıtlarımı toplayıp ayağa kalktığımda kapının pervazındaki kişi ödümü koparmıştı.
Yinede fazla tepki vermemeye özen gösteriyordum.

"Gelmeyeceğini sanıyordum."

"Gelmeyecektim,"

Omii omuz silip kapıdan çekildiğinde gözlerimi kıstım.

"Neden geldin o zaman?"

"Çünkü neden gelmeyeyim?"

Yine mesajlarda ki gibi 'good question' yapacaktım ama bu sefer gülüp geçmeyi seçtim.
Solumda kalan duvar saatine baktığımda elimdeki kağıtları dikkat çekmek istercesine salladım.

"Sanırım benim sıram."

Neden onun sahne arkasına geldiğini bile anlamanıştım ama aradan sıvışabildiğimde bir rahatlama gelmişti.
Bütün okula gösteri sunmak Omii ile konuşmaktan daha rahattı.
Çocuk beni aşırı geriyordu.

Okumam gereken yerleri okumayı bitirdiğimde son kalan yeride yanımdaki kız okuyordu. Sahneyi terk etmeyip, gösteri bittiğinde el ele tutuşmuş; herkese izlediği için teşekkür etmiştik.
Sunucu olmama rağmen gösteri hakkında hiçbir şey bilmiyordum.
Tekrar sahne arkasına geldiğimde Omii; yan yana dizilmiş sandalyelerden birine oturmuş, tiyatro kulübündeki biriyle konuşuyordu.
Adamın oturuşu bile karizmaydı.
Sürekli düşüncelerim yüzünden kendime küfrediyordum ve yine kendime küfrettiğim anlardan birini yaşıyordum. Sakusa'ın yanına oturduğumda konuşmasını bitirip benimle ilgilenmesini bekliyordum.
Sondan bir önceki dersteydik.
Evet, çıkışta hiçbir planım yoktu ama yinede beni beklemesini söylemiştim.

"Atsumu sende gelecek misin?"

Karşımdaki çocuğun bana seslenmesiyle yerdeki taşları izlemeyi kesip kafamı kaldırdım. Konuşanın sınıf arkadaşım olduğunu bile fark etmeyecek kadar salaktım bu aralar.

"Nereye?"

"Çıkışta yemek yemeğe, atari salonuna falan gideriz diyorduk."

"Yaa, bizde Omii'yle aynı planı yapmıştık!"

Muhteşem muzip gülüşümle az önceki garip sessiz modumdan çıkmıştım.

"Hay-"

Sakusa'nın beni reddeceğini fark ettiğim an susturmak için sertçe tişörtünü sıktım.
İşede yaramıştı.

"Geliyoruz, tabii ki."

"Tamam o zaman."

Çocuk üzerini çıkarmaya gittiğinde Omii'nin bana bakışlarını yakalamıştım.
Ve açıklama yapma gereği de duymuştum.

"Bu benim için bir fırsat. Hem çıkışta sana bunların yaptıkları iki yüzlülüklerini de anlatabiilirim."

Kaşlarını çattığında ellerimi iki yana açtım.
Zaten maske takıyordu çoğu zaman konuşacağı zamanı hesaplayamıyordum ve her seferinde ona konuşması için fırsat vermiyordum.

"Yani bu aslında çok eğlenceli oluyor, geçen sene neler olduğu bil-"

Daha fazla konuşmamam için eliyle ağzımı kapatmış ayağa kalkmıştı.
Cidden öylece kalakalmıştım.

"Atsumu tamam anladım, yeter."

Sesi yumuşak olmasaydı bunada kırılabilirdim ama aşırı nazikçe susturmuştu.
Zil çaldığında o odadan dersine geç kalacağını söyleyip çıkmıştı.
Bense hâla kendimi toparlamaya çalışıyordum.
Kesinlikle bana iyi gelmiyordu.

asexualWo Geschichten leben. Entdecke jetzt