Steve Rogers

872 97 85
                                    

Bir yerde baygın yatan Grant'a bir de Wanda'ya bakıyordum. Kalbim hızla atıyordu ama bu Wanda için değil, Grant içindi.

"Ne yaptın ona!?" diye tısladım üstlerine doğru giderken. Wanda, Grant'ın göğsüne ayağı ile daha fazla bastırdığında Grant acı ile inlemişti. Hızla olduğum yerde kalıp ellerimi havaya kaldırdım.

"Tamam! Gelmiyorum! Onun canını yakma."

"Ah! Bu çok tatlı. Beni unutmuşsun bile."

"Beni aldatan bir kızın arkasından aşk acısı çekmeyeceğim."

"Bak o konuya gelecek olursak; Steve'i hatırlıyor musun?"

"Evet. Beni onun için bırakmıştın."

"Aslında Steve ile çok mutlu ve uzun bir ilişkimiz oldu. Ona gerçekten aşık oldum. Ama o bana hiçbir zaman aşık olmadı. Daha sonra ben bir hata yaptım. Ona gerçek kimliğimi gösterdim, yanlışlıkla..."

Hayır, hayır, düşündüğüm şey olmasın. Lütfen.

"Kim olduğumu ve ona büyü yaptığımı öğrendi. Daha sonra beni bıraktı. Buna çok sinirlendim ve bir lanet yaptım. Onu çok sevimli bir köpeğe dönüştürdüm. Sonra kaçtı, aylarca aradım ve en sonunda onu buldum. Bil bakalım onu nerede buldum? İlk sevgilimin evinde. Şans mı desem şansızlık mı?"

Gözlerim hafifçe dolarken titrek bir şekilde Grant'a baktım. Yüzünde acı dolu bir ifade vardı.

Bunca zamandır her şey yalandı. Her şeyi biliyordu. Ama hiçbir zaman söylemedi.

Sadece beni kandırdı.

Aynı Wanda gibi.

"Galiba sizin bir konuşma yapmanız lazım. Şimdilik gidiyorum. Yakında tekrardan görüşeceğiz... Ah, Steve'i benim için öp."

Wanda ayağını Grant'ın göğsünden çekip yanıma adımladı ve omuzuma iki kez vurup evden çıktı. Ben ise ne yapacağımı bilemiyordum.

Hiçbir şey olmamış gibi devam edebilir miydim?

Grant'a eskisi gibi bakabilir miydim?

O da benim gibi bir kurbandı, değil mi?

Ama neden sakladı her şeyi?

Bu kadar mı güvenilmez biriydim?

İçime derin bir nefes çekerek adımlarını yukarıya çevirdim. Steve için birkaç parça kıyafet aldım elime. Daha sonra tekrardan yanına gelip tek dizimin üstüne çöktüm.

Yüzünü inceledim bir süre. Hâlâ çok masumdu.

Elimi saçına kadar götürdüm ama dokunamadım. Kaç saniye o şekilde kaldım bilmiyorum. Elimi yumruk yaparak geri çektim. Hızla yanımdaki t-shirtü alıp Grant'a giydirdim. Daha sonra baksırı ve pantolonu giydirdim. En sonunda ayakkabılarını giydirip onu yerde bıraktım ve karşısındaki koltuğa oturup öne doğru eğildim. Kafamda birbirini kovalayan yüzlerce cevapsız sorular vardı.

Kaç dakika boyunca Grant'ı inceledim bilmiyorum. Sanki her bir ayrıntısını zihnime kazımaya çalışıyordum. Her bir noktasını.

Grant yavaş yavaş kendisine gelirken ben duruşumu hiç bozmadan ona bakıyordum. Birkaç dakika sonra Grant gözlerini açıp sağına soluna bakındı. Daha sonra neler olduğunu hatırlamış gibi hızla doğrulup korku dolu gözlerle bana baktı.

İşte benim de savunmasız kaldığım bakışlar bu bakışlardı.

"T-tony."

"Grant."

"En son...-" dedi kaşlarını çatarken. Daha sonra hızla göğsüne baktığında ben de çattım kaşlarımı.

"Sana bir şey mi yaptı?" diyerek ayağa kalktım. Grant göğsüne birkaç saniye daha bakıp daha sonra bana baktı.

"Kırmızı büyü atmıştı."

"Seni insan formuna döndürmek içindir."

Grant bir şey demedi. Koyulaşmış mavilikleri ile utangaç ve suçlu bir çocukmuş gibi bana bakıyordu.

"Neden söylemedin?"

"B-ben söylemek istedim. Söylecektim de. Ama o gün bahçede güvercinler bulduk. Daha sonra söylemeye korktum. Benden nefret ediyordun."

"Steve..." diye mırıldandım. Daha sonra bir kez daha "Steve." dedim.

"Özür dilerim."

Grant yavaşça ayağa kalkıp bana doğru bir adım atmıştı ama hızla geriye çekildim. Grant ise daha da üzülerek bana baktı.

"Gerçekten de özür dilerim."

Grant başka bir şey demeden hızla evden çıktığında sadece arkasından baktım. Oysaki içim "Gitme!" diye bas bas bağırıyordu.

Kapının kapanma sesini duyduğumda gözümden bir damla yaşın akmasına müsaade ettim. 

Hâlâ ne yapacağımı veya ne düşüneceğimi bilmiyordum...

doɢ αɴd нυмαɴ » ѕтoɴyWhere stories live. Discover now