Bölüm 7

652 31 0
                                    




Bölüm 7

Söylediğim sözlerden sonra sustum ve konuşmaya bir daha cesaret edemedim, benden açıklama beklercesine bakan annem ve kız kardeşime bakarken yüzümde hissettiğim yanma ile yüzümün kızarmış olduğunu anladım, bunun sebebini de çok iyi biliyorum utandığım ve mahcup olduğum için yüzüm kızarmış ve yanıyordu. Özellikle de annemin ve kız kardeşimin keskin gözleri üzerimdeyken hiç konuşamayacakmış ve onlara bakamayacakmış gibi hissediyorum, ses tellerimi güçlü bir yapıştırıcı ile yapıştırmışlardı sanki ve bu yüzden de ses tellerimden umut kesilmiş gibiydi. Sesim çıkmıyor, konuşamıyor, dudaklarım ve göz kirpiklerim dahi oynamıyordu. Az önce gözlerim annemin ve kız kardeşimin sarılı hâlde oldukları kollarına dikiliyken, şimdi ise ayrı oldukları için ikisinin göğüslerinin biraz altına karın kısmına dikilmişti bakışlarım. Benden cevap beklediklerinin ve bu yüzden de gözlerini üzerime dikip baktıklarının bilincindeydim ama onlara ne gibi bir cevap verebilirdim ki? Verecek bir cevap yok gibi hissediyordum şu an, beynimde bir düğmeye basmışlardı ve benim düşünme yetim ile hissetme duygularımı kapatmışlardı sanki, beynim ve duygularım işlevini yerine getirmiyordu sadece organlarımın çalışmasını sağlıyordu, hani entübe olur yan insanlar işte öyleydim ben de bir oksijen cihazına bağlanmıştım benim yerime nefes alıp verme işini o yapıyor, bunun yanı sıra diğer organlarımın işlevleri de sanki bir makineye bağlanmıştı da onların işlevlerini de makine yerine getiriyor gibiydi.

"Kızım az önce ne demek istedin bize açıklar mısın?" diyen annemin sesi ılıman olmaya çalışır gibiydi ama ses tonunda gizli kızgınlığı anlayabiliyordum.

"Ben-" dedikten sonra yeniden sustum ve konuşamadım.

Ne söyleyecektim ki? Ya da ne anlatabilecektim, sanki kuracağım tüm cümleler boş gibi geliyor anlatabilecek ya da söyleyebilecek hiçbir şey yok içimde hatta içimi geçtim konuşmaya yüzüm ya da hakkım olduğunu dahi sanmıyorum.

"Annem, anlat bize dinleyelim seni olur mu?" dediğin de bu defa sesinde yumuşamayı ve şefkati hissettim, gözlerimi ona çevirdiğim de Stêrbanû'dan uzaklaşıp bana yaklaştığını gördüm.

"Hadi güzel kuzum benim, anlat içini bize ki ağına düştüğün duygulardan seni kurtaralım!" dediğin de içimde bir yerler kırıldı sanki, böyle ağacın dalı ansızın kırılır ya heh işte öyle oldu, bana sıkıca sarılması da bu dalı sanki iyileştirecek gibiydi.

"Sen şu an yasak zamanında kaçak avlanılan bir balık gibisin, duygularınsa avcı. Ağlarını sana attıkları için o ağlardan kurtulamıyorsun, eğer kurtulmak istiyorsan da tek yapman gereken duyguların bunu biliyorsun öyle değil mi? Hadi anlat bana istediklerini ve seni zamansız avlamaya çalışan duygularının ağından kurtaralım." diyen annem ile bu defa daha rahat hissetmeye başladım, zihnim berraklaştı ve düşünmeye başladım.

"Anne ben senin okumayı bu kadar çok istediğini bilmiyordum, bize hiç hissettirmedin!" derken derken sesimdeki hüzne ve acıya engel olamadım.

Benim sesimdeki acı ve hüznü duyduğu anda annemin bakışları değişti, bu bakışları biliyorum telaş, korku ve suçluluk duygusuydu. Annem çok fazla telaş yapan ya da korkan bir insan değildi ya da kolay kolay suçluluk duyan ama şu an benim kurduğum cümleler onun üzerinde korku, telaş ve suçluluk duygularının su yüzüne çıkmasına sebep oldu. Aslında neden böyle hissettiğini anlayamadım, sonuçta sözlerimde onu suçlu hissettirecek ya da korkutacak bir şey yoktu öyle değil mi? Yoksa var mıydı? Bilmiyorum ama bence yoktu!

"Ben mi sana böyle kötü hissettirdim? Sana baskı mı yaptım?" dediğinde sesindeki endişeli ton ile neden üzüldüğü ve korktuğunu anladım bana baskı yaptığını sandığı için böyle telaşlanmıştı.

HEYVBANÛ ( Töre Hikayesi ) TAMAMLANDIOnde histórias criam vida. Descubra agora