:9

2K 246 150
                                    


Ertesi gün sınıfa girdiğimde Chanı etrafta bulamamıştım. Dün eve gittiğimde olan her şeyi gözden geçirmiştim ve evet bende Chandan hoşlanıyordum. Bunu kendime itiraf etmem lazımdı.

Hiçbir yerde Chanı bulamayınca bahçede bulduğum ve isminin Hyunjin olduğunu öğrendiğim kişiye gidip Chanın nerede olduğunu sormuştum.

Chanın kütüphanede ceza görevi vardı ne cezası olduğunu kendisi de bilmiyordu. Kütüphaneye gittim girdiğim gibi raflara kitapları dizen Chan ile karşılaştım. Bir süre kapıda durup onu izledim. Yorulmuşa benziyordu.

Kitap kutularını taşırken bir tanesi yere düşmüştü hemen yanına gidip kutuyu yerden almıştım. Chan bana döndüğünde şaşırmıştı. Aynı zamanda utanmıştı da. Konuşmadan ona kütüphanedeki işlerini bitirmesi için yardım etmiştim. 

Sonunda işleri bitirip oturma fırsatı bulduğumuzda ikimize de kahve getirmiştim. Chan sandalyede sırtını tutuyordu ben gelmeden önce bir sürü ağır kutu taşımıştı. Ne cezası almıştı?

-Chan ne cezası aldın? 

Direk konuya girmiştim. Bana bakmış ardından yere bakmıştı. Konuşmayacağı belliydi. Fazla üstüne gitmek istemedim. Ardından aklıma dün olanlar ve Chanın teklifi gelmişti. Sandalyemi Chanın sandalyesine yaklaştırdım.

-Chan bana dün sorduğun doruyu hatırlıyor musun? Kabul ediyorum. 

Chan aniden bana dönmüştü şaşırmış ifadesi ile. Şuan çok şirin gözüküyordu. 

-Seungmin sen gerçekten? Ne? Gerçekten mi?

O kadar şaşırmıştı ki cümleleri doğru düzgün söyleyemiyordu bile. Bu haline güldükten sonra kafamı olumlu anlamda salladım. 

Ardından sandalyesinden kalkmış direk bana sarılmıştı. Bende ona karşılık sarılmıştım. Orada öylece bir süre sarılmıştık ardından Chan ayrılıp tekrar sandalyesine oturmuştu. Şuan utangaç liseli kızlara benziyordu. 

Aniden elimi tuttu ve beni kaldırdı. Nereye gittiğimizi bilmiyordum sadece bakışlarım yakışan ellerimizdeydi. 

Tekrar etrafa baktığımda okulun çatısındaydık. Okulun çatısının manzarasını hep güzel bulmuşumdur. Harika bir manzarası vardı. Alt tarafta binalar üst tarafında ise bulutlar ve parlayan güneş. Harika bir manzaraydı. 

Chan ikimize de çatıya atılan eski sandalyelerden birini getirmişti. Oturup el ele manzarayı izliyorduk. Daha doğrusu ben manzarayı Chan ise beni izliyordu. 

Yüzümü ona döndüğümde göz göze geldik birbirimizin gözlerine bakıyorduk. Gözleri çok güzeldi her şeyiyle çok güzeldi. Bu kadar güzel olmayı nasıl başarıyordu? 

-Seni öpebilir miyim?

Sorusuna gülmüş kafamı sallamıştım. Ardından dudaklarımızı birleştirmişti. 

-------------------------

~SKY~ ChanminWhere stories live. Discover now