1.Bölüm ●SIRDAŞ●

1.6K 114 250
                                    

Bir hafta sonra (2 Nisan)🍷

Alesya'dan...

Yeni başlangıçlar, beklentiler, umutlar, hevesler, hayaller... Hepsi boşa çıkmıştı. Kime ve neye inanacağımı bilemezken ortaya başka nedenler çıkması beni her seferinde şaşırtıyordu. Her şeyin doğrusunu bildiğimizi sanırken bir anda hepsinin yanlış olduğunu öğrenmiştik. Her şeyi yerine oturttuk derken aslında hiç oturtamadığımızı anlamıştık. Şimdi ne olacak? Ne yapacağız? Nasıl işin içinden çıkacağız? Kendime bunları sormaktan yorulmuştum. Sevdiğim çocuğun iğrenç birisi olduğunu düşünüyordum ama aslında sandığım gibi birisi değildi. Peki Çağan niye bana bunları açıklamamıştı? Neden bir şey söylememişti? Hep yanlış kişiye güvendiğimi söyleyip durmuştu ama gelip de bana kanıt bile sunmamıştı.

Bizi depoya götürecek kadar güvenen insanlar neden bize orada ne yaptıklarını anlatmamayı seçmişlerdi? En başında o çocukları kurtardıklarını söyleselerdi, şuan böyle olmayacaktık. Belki yine başımız belada olacaktı ama en azından birlikte olacaktık. Benden bir şeyler saklayıp kaçtığı için bu durumda kalmıştık. Biz de hatalıydık tabii. Berkan'a güvenmek en büyük hatamızdı. Araf... Beni sevdiğini söylemişti ama başka birisinin emri altında gocunmadan bana arabayla çarpmıştı.

Piçizler gerçekten suçsuzlardı. Tek suçları bize güvenmemeleri olmuştu. Bizi dinlemeyip zarar vermişlerdi. Çağan bana çok zarar vermişti. Onu nasıl affedebilirdim ki? Bilmiyordum. Kafam o kadar karışıktı ki, bu işin içinden nasıl çıkacağıma dair en ufak bir fikir bile üretemiyordum. Kızlar da benden farksız değillerdi. Kalbimiz çok kırılmıştı, yıpranmıştık. Sevdiğimiz insanlar bize aylarca duygusal, fiziksel her açıdan işkence etmişlerdi. Bu affedilebilir miydi?

Dalga sesleri kulaklarımı doldururken, gözlerimi kapatıp derin bir nefes daha aldım. Bir süredir çoğu kişiyle iletişim kurmuyordum. O kadar kırgın ve düşünceliydim ki kimseyle konuşacak mecalim kalmamıştı. Son zamanlarda Piçizler ile aramız eskisinden düzgün olmuş olsa da gerçekler ortaya çıktıktan sonra kimseyle iletişim kurmamak bana daha doğru gelmişti. Kafam yeterince karışıktı. Daha içimde çözemezken Çağan'la konuşamazdım. Havalar ısınmaya başlamıştı ve staj zamanı da yaklaşıyordu. Kafamı hangi birine yoracağımı bilmiyordum. Tek istediğim rahatlamaktı. Dalga sesleri gittikçe biraz daha gürültülü olmaya başlıyordu. Sahile bisikletimle beraber gitmeye karar vermiştim. Belki biraz kafam dağılır diye çıktığım yerde bile aklım nerelere kayıyordu. Yanımdan hızlıca bir motorun geçmesiyle bisikletimle beraber sarsılarak kaldırıma devrilmiştim. Bir bu eksikti.

Dizimin acısıyla yüzümü buruşturup kendimi yere bıraktım. Canım çok acıyordu ve dizimin acısından yerimden kalkamıyordum. Sinirle doğrulmaya çalışırken bir megaloman yanıma gelip elini uzatmıştı. Kafamı kaldırıp bakmaya çalıştığımda anlayamamıştım çünkü güneşten yüzü gözükmüyordu. Uzattığı elini tutarak yardımıyla yerimden kalktım. Ayağa kalktığımda bu kişinin Uzay olduğunu anlamıştım. Şaşkınlıkla "Yine mi sen?" dedim. "Selam Liseli Kız." dedi otuz iki diş sırıtarak. "Senin amacın ne? Motorunla bana işkence falan mı yapmaya çalışıyorsun?'' dedim sinirle.

Bir kaç hafta önce aynı şekilde motorunun dumanıyla işkence eden bu çocuk yine karşımdaydı. ''Ne garip tesadüf değil mi? Yine motor, yine bisiklet...'' dedi o gıcık sırıtmasına devam ederken. ''Evet, senin şu değişmeyen egon da aynı şekilde.'' dedim yan yan bakarak. ''Bir şey oldu mu? Yere düştüğünü gördüm. Halbuki sana çarpmamıştım bile.'' dedi. ''Evet çarpmadın zaten, dalgın olduğum için kontrolümü kaybettim.'' dedim gözlerimi kaçırarak. ''Neden dalgındın?'' dedi sorarcasına. ''Boş ver. Neyse teşekkürler.'' diyerek bisikletime döndüm ama dizim hala çok acıyordu. Yerden almak için uzandığımda Uzay kolumdan tutarak durdurdu. ''Dur bir dakika. Bir yerine bir şey oldu mu?'' dedi kaşlarını çatarak.

PSİKOZLAR 2Where stories live. Discover now