Zulf-ü kâküllerin amber misali

36 4 4
                                    

Zulf-ü kâküllerin amber misali
buy-u erguvandan güzelsin güzel
kızarmış gonca gül gibi yüzlerin
şah-ı gülistandan güzelsin güzel

yüzünde yeşil ben aşikar olmuş
çekilmiş kaşların zülfikâr olmuş
gözlerin aleme hükümdar olmuş
muhr-i süleyman'dan güzelsin güzel

kurulmuş göğsünde bahçe-i vahdet
hatmolmuş kadrinle tûbayı hikmet
cemalin seyreden istemez cennet
sen huri gılmandan güzelsin güzel

gözlerin velfecri benzer imrân'e
seni seven âşık olur divane
yanakların şûle vermiş cihana
yüz mahı tabandan güzelsin güzel

çiğ düşmüş çayıra benzer yüzlerin
âşıkın öldürür şirin sözlerin
mısrın hazinesi değer gözlerin
zühre-i rahşandan güzelsin güzel

sıdkı der suretim hattın secdegâh
cümle güzellere oldum pişegâh
güzeller tacısın yüzün padişah
Yusuf-u kenan'dan güzelsin güzel .

Türkçe olarak yorumlanan bir şiiri bu kadar beğenerek ve usanmadan dinlediğimi hatırlamıyorum. Şiir hem biçim olarak hem içerik olarak benim istediğim tarzda yazılmış olması bir etkense de yorumlayan özellikle estrüman olmadan müziksiz yorumlaması Erkan oğur’un bir başka güzellik katmış şiire. Nette anonim olduğu söylense de son dörtlükte sanki şairin mahlesının SIDKI olduğu hissi uyanıyor bende.

Mevlana Cami (Abdurrahman Cami) FenafirResul bir zattır. Bir gece ALLAH Resulünün (صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ) aşkı tutar kendisini  kalkar yalınayak gece elbisesi ile baş açık beş parasız İran’dan Medine-i Münevvere’nin yolunu tutar.

Günlerce yürür Medine-i Münevvere’ye varır. Elhamdulillah ben sağ olarak Medine’ye vardım der. Bakar Medine çarşısında kimisi ALLAH Resulü için Kurban kesmekte kimisi köle azat etmekte kimisi fakir fukaraya sadaka dağıtmaktadır.

Benim ne köle azat edecek param var, ne kurban kesecek malım var, ne de sadaka dağıtacak servetim var. Ben ancak içimde kalbimde Resulüllah (صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ)’e olan aşkımı sevgimi dile getirecek bir kaside yazar şafaktan iki saat önce minareye çıkar ve Resulüllah (صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ)’e arz ederim ithaf ederim der.

Gece başlar kasidesini yazmaya hazırlığını yapar minareye çıkacak Kasidesini arz edecek Seyyid’ine . Minareye gitmeye teşebbüs eder. Bakar Minareden Muezzinin sesi gelir.

Subhanellah daha ezana şafaka iki saat var muezzinin minarede ne işi var der. Kulak kabartır dinler taaccüb eder. Gece yazdığı kasidesini kelimesi kelimesine muezzin minarede okumaktadır. Çok garib bir durumdur. Çok hayret eder taaccub eder.

Diyor;
+belki birisi ben yazarken duymuştur.

- Yok diyor kimse yanımda yoktu duyması mümkün değil.

+Belki birisi benden önce yazmıştır.

Bakar kelimesi kelimesine kendisinin yazdığı kaside, değişik bir kelime bile yok.

Bu garib bir durum diyor kendi kendine. Gider minare kapısında bekler. Muezzin inince minareden tutar muezzinin elinden sorar?
-"ALLAH rızası için nereden öğrendin bu kasideyi kim sana öğretti bu kasideyi?"

Müezzin,
-"Sen hac yapan bir insansın seni ilgilendirmez bizim kasidelerimizden ve salatlarımızdan. Sen haccını yap" der.

Mevlana Cami ısrar eder rica eder ilhah eder.

KISSADAN HİSSE 2 Where stories live. Discover now