Bölüm 14 • "Hep"

731 66 45
                                    

Büyük evin bahçe kapısından dışarı çıkarken peşinden hareketlenen korumayı sol elini kaldırarak durdurdu. Evin karşısındaki büyük ağaca doğru ilerlediğinde arkasını dönüp korumanın peşinden gelip gelmediğini kontrol etti.

Peşinden birinin gelmediğini görünce ağacın arkasına geçip sutyenine sakladığı telefonu aldı. Önceki gece çektiği fotoğrafları telefondaki kayıtlı tek numaraya gönderdi. Telefonu kapatıp tekrardan göğsüne yerleştirdikten sonra bulunduğu ağacın dibine oturdu. Sırtını ağaca yasladığında duyduğu sesle öfkeyle gözlerini yumdu.

Duyduğu sesin sahibi az sonra yanına oturduğunda gözlerini açarak ona döndü. ''Bitti mi toplantın?''

Dan, başıyla onayladı.

''Siktiler beynimi yine.''

Sarı saçlarını, geriye doğru atarak boynunu açığa çıkardı. Dan eğilip açtığı boynuna bir öpücük bıraktı. Sutyenine sakladığı telefonu fark edecek endişesiyle kendini geri doğru çekti. Uzanıp Dan'İn yanağına bir öpücük bıraktı.

''Üzerimi değiştirmeye gidiyorum, sonra beni biraz dolaştırır mısın?''

Dan başıyla onaylayınca oturduğu yerden doğruldu. Hızla eve girip odasına çıktı. Sutyenine sakladığı telefonu çıkarıp yerine koyup kilitledi. Üzerindeki gömleği çıkarıp siyah bir bluz giydi.

Yanına ince bir ceket alarak odadan çıktı.

Yumulu gözleri yavaşça açıldı. Başına saplanan ağrı yüzünü buruşturmasına sebep olmuştu. Parmakları kaşlarının üzerinde sertçe dolaştı. Gün daha yeni yeni aymaya başlamıştı. Sol kolunun az da olsa uyuştuğunu hissettiğinde o tarafa doğru döndü. Yüzünde huzurlu bir gülümseme oluşmuştu. Gece dürümleri ve menemeni yedikten sonra çaylarını alıp geçmişlerdi salona, saatlerce sohbet etmişlerdi. Leyla anlatmıştı, Çağrı da dinlemişti. Anlattığı her şeyi dünyanın en önemli şeyiymiş gibi yazmıştı hafızasına.

Bir an olsun birbirlerinden ayrı duramamışlardı. Çağrı, Leyla'yı kendine çektiğinde bir süre öylece sadece oturmuşlardı. Işıkları da açmamışlar, karanlığın içinde birbirlerini dinlemişlerdi. Leyla, Çağrı'nın göğsünde uyuyakaldığında Çağrı da kalkmamış, Leyla'yı iyice sarmalayarak uyuyakalmıştı.

Göğsündeki ağırlığın sahibinin saçlarına burnunu yaslayıp derin bir nefes çekti. Leyla'yı iyice kendisine doğru çekip yüzünü örten saçları kulağının arkasına doğru attı. Dudaklarını alnına bastırdı. Geri çekilmeden bekledi. Gerçekliğine inanamadığı anlardan birisindeydi. Buradan kalkıp gitmek istemiyordu. Tüm günü şu koltukta, Leyla'ya sarılı bir şekilde geçirmek istiyordu.

Leyla'nın saçlarında dolaştırdığı elleri yanağına doğru kaydı. Yanağını hafifçe okşadığında Leyla yüzünü buruşturarak daha da sokuldu kendisine. Dudaklarının arasından kısık bir gülüş kaçtı. Eli, yanağından çenesine doğru uzandı. Çenesini nazikçe kavrayıp baş parmağıyla dudağının kenarını okşadığında Leyla kendini aşağı doğru çekip başını dizine yasladı. Sağ elini başının altına koymuş, sol eliyle de Çağrı'nın dizine sıkıca sarılmıştı. Çağrı'nın eli tekrardan Leyla'nın saçlarını bulurken geriye doğru yaslanıp gözlerini yumdu. Alarm çalana kadar uyuyabilirdi.

Odada yankılanan ses ile yumulu gözleri tekrardan açıldı. Leyla hala uyuyordu. Koltuğun yanındaki sehpaya bıraktığı telefonunu alıp alarmı kapattı. Dizinde uyuyan sevgilisine doğru eğildi. Dudaklarını şakaklarına bastırdı, yine orada soluklandı. Bir an olsun ayrı kalmak istemiyordu ama bu sefer geri uyumak gibi bir şansı yoktu. Leyla'yı dikkatlice kaldırıp başının altına yastık koydu. Oturduğu yerden kalktığında belindeki ince sızıyı hissetmişti. Salonun çıkışına doğru yöneldiğinde birkaç adım atıp duraksadı. Geri dönüp tekrardan sevgilisinin saçlarına bir öpücük bıraktı.

Dağ-ı LeylWhere stories live. Discover now