Bölüm•10 "Okyanus"

1.2K 78 37
                                    

Merhaba.
Baya uzun bir aranın ardından döndüm.
Beklemediğim kadar güzel bir ilgiyle karşı karşıyayım. Ve bu iyi hissettiriyor.
Bu bölümü yazmak için yeterli enejiyi bulamıyordum kendimde ama şimdi buradayım.
Hatalarımı görmezden gelirseniz sevinirim. 👀

İyi okumalar⚔️

Dışarıda bardaktan boşanırcasına yağan yağmurun sesini kendini bırakmış, uzanıyordu. Öylece, hiçbir şey yapmadan televizyonun ışığının aydınlattığı odada gözlerini tavana dikmiş, düşünüyordu.

Yorulmuştu.

İki gündür ne evden çıkıyor ne de başka bir şey yapıyordu. Annesi iki gün önce aramış, beş gün sonraya bilet aldıklarını söylemişti.

İlk başta umursamamıştı ama yıllar sonra ilk kez duymuştu babasının sesini.
"Eşyalarını hazırla Umay, benimle dönüyorsun." Bir nasılsın yoktu, iyi misin yoktu.. Ondan böyle bir şey beklemeyi çoktan bırakmıştı ama yıllar sonra hiç umursanmadığı babası tarafından bizzat vurulmuştu yüzüne  işte.

Bu sefer ciddiydi. Sesinin tonundan anlamıştı Umay.

Gözleri açık balkonun kapısından dışarıda yağan yağmura değdi. Yanındaki şişelerden birini alıp doğruldu. Ayağı yerdeki şişelerden birine çarpmış, şişe devrilmişti.

Savsak adımlarla evin kapısına doğru ilerledi. Vücudundaki her yerin ağırdığını hissediyordu ama kalbindeki ağrı hepsini bastırıtor gibiydi.

Arkasından kapattığı kapıdan basamakları hızla inerek uzaklaştı. Birkaç saniye sonra yağmurun altındaydı. Sokağın ortasında, gözlerini yumup bekledi.

İki saniye sürmemişti sırılsıklam olması.

Elimdeki şişeyi dikledi, büyükçe bir yudum aldı birasından. Yağmur damlalarına karışam gözyaşlarını hissetmiyordu bile.

Islak vücudu titremeye başlamıştı.

Olduğu yere diz çöktü.

Gök delinircesine yağan yağmura gök gürültüsü de eşlik ediyordu. Önce kuvvetli bir ses duydu, birkaç saniye sonra gökyüzü bembeyaz bir şekilde aydınlandı. Ardından sönen sokak lambalarıyla kaplaranlık bir anın içine düşmüştü.

Kendisini zorla, apartmanının karşısındaki kaldırıma attı. Park halindeki bir arabanın gerisinde, sırtını duvara yasladı. Başını kendisine çektiği dizlerine gömdüğünde hıçkırıklarını da serbest bırakmıştı.

Sokağı aydınlatan araba farını görmezden geldi.

Kimsenin onu burada bulamamasını diliyordu.

"Umay?" Duyduğu endişe dolu sesle başını kaldırdı. Gözleri Emir'in kahvelerini buldu.

Emir, evin bahçe kapısını açarken duyduğu hıçkırık sesinin sahibinin Umay olduğunu gördüğünde bütün vücudunu kaplayan endişeyi hissetmişti.

Hızla kendisine bakan mavi gözlerin yanına çömdü.

"Umay? İyi misin?"

"Oo! Yakışıklı yüzbaşı da buradaymış." Elindeki şişeden büyükçe bir yudum daha aldı. Emir, kızın perişan halinin yarattığı şoktan kurtulur kurtulmaz Umay'ın kolundan tuttu.

"Hadi, gel. Eve götüreyim seni." Umay itiraz dolu bir sesle kendini tutan kollardan kurtulmaya çalıştı.

"İstemiyorum." Yağan yağmuru gösterdi. "Yüzüyoruz bak, Ankara'da bulamazsın böylesini." Hüzünle gülümsedi.

Dağ-ı Leylحيث تعيش القصص. اكتشف الآن